CHP için geçen hafta ‘Eskisi gibi değiller’ diyen Erdoğan fikir değiştirdi: Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremedikleri ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin bazı dış politika konularında hükümeti şikayet etmekten vazgeçmesinden çok memnundu ama Somali teskeresine CHP red oyu verince fikrini değiştirdi, CHP'yi yeniden Türkiye'nin çıkarlarına aykırı hareket etmekle suçladı.

Siyaset 31 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Yerel seçim sonrası, bu seçimden birinci parti olarak çıkan CHP’nin lideri Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında oluşan diyalog ortamına bazen ‘Yumuşama’ bazen de ‘Normalleşme’ adı verildi. Ancak iki liderin bu diyalogdan anladıkları oldukça farklıydı, bu fark Özgür Özel ile Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuna açıklamalarına da yansıyordu.

Özgür Özel’e göre yaşananın adı ‘Normalleşme’ydi. CHP lideri, kendisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakaretlere başvurmadan konuşabilmesini, zaman zaman bir araya geldiğinde el sıkışabilmesini ve selamlaşabilmesini bir ‘kazanım’ olarak görüyordu. Ona göre ‘normalleşme’ yani kavgasız medeni tartışma ortamı seçmenden de destek görüyordu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise yaşanan sürece ‘normalleşme’ değil ‘Yumuşama’ adını veriyordu ve ona göre bu sürecin en önemli kazanımı, CHP’nin Türkiye’nin milli meselelerinde, en çok da dış politika meselelerinde iktidarla yan yana durmaya başlaması, Türkiye’yi yurt dışına şikayet etmekten vazgeçmesiydi. Bu sebeple Özgür Özel’i Kıbrıs Barış Harekatının 50. yılı kutlamalarına davet etti, oradan gelen sıcak görüntülerden de memnuniyetini Kıbrıs dönüşü gazetecilere dile getirdi, CHP için ‘Eskisi gibi değiller’ dedi.

Ama adı ister ‘normalleşme’ ister ‘yumuşama’ olsun, bu süreç içindeki bahar havası çoktan dağıldı. Erdoğan ile Özel arasında yeni bir görüşme olup olmayacağı belli değil. İç politikada zaten tansiyon gerek sokak köpekleri yasası gerekse belediyelerin SGK borçlarının tahsili tartışmalarıyla gerildi, karşılıklı sert eleştiriler başladı.

Şimdi ‘Yumuşama’ veya ‘Normalleşme’nin geri kalan son ayağı olan dış politika dayanışması konusunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan fikrini değiştirdi, CHP’yi bir kez daha milli çıkarlara aykırı davranmakla suçladı. Bu suçlamanın sebebi, CHP’nin bir kaç gün önce Meclis’de oylanan Somali teskeresine red oyu vermesiydi. Meclis’te kabul edilen teskereyle Türk askerinin Somali’de kalma süresi uzatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün CHP’ye bu sebeple dış politika üstünden yüklendi. Üstelik çok uzak geçmişe kadar giderek yaptı bunu.

CHP’yi PKK’lıları aklamakla suçlayan Erdoğan şunları söyledi: ”Muhalefetin millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini fildişi kulelere nasıl hapsettiklerini topluma dair her konuda görüyoruz. Son 22 yılda birkaç istisna hariç, milletin gerçek gündemiyle aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar, milli meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar. Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri ‘çiçek çocuklar’ diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz FETÖ’cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken, CHP’li yöneticiler örgütün paçavraları önünde poz veriyor, destek açıklaması yapıyordu. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık. Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı.”

‘CHP’nin Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir?’

Erdoğan CHP’nin Libya, Somali ve Doğu Akdeniz konularında kendilerinden farklı tutum almasına da çıkıştı: ”Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. Türk askerinin Libya’da ne işi var korosunun as solisti CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Açlık ve terörle boğuşan Somali’ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk. Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleriyle bizi hedef aldılar, hükümetimizi eleştirdiler.  Son olarak geçtiğimiz hafta DEM’li ortaklarıyla beraber Meclis’te Somali tezkeresine ‘Hayır’ dediler.

7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden soykırım konusunda Hamas’ı şeytanlaştırma üzerine kurulu, nasıl bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine terör yaftası vurmakta gösterdikleri mahareti, maalesef İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler.

Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarımızdan Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki dengeli tutumumuza kadar, her konuda aynı yalpalamalara şahit olduk. Şimdi benzer bir basiretsizliği Mavi Vatan konusunda görüyoruz. Türkiye’nin çıkarlarını savunmak yerine bakıyorsunuz masal diyerek, ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye’nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine bu tezleri Meclis kürsüsünden dillendirmek, ne zamandan beri CHP’nin görevi oldu? CHP, milletle ve milletin menfaatleriyle aynı yerde durma erdemini bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP’nin Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir?

‘Gölge etmesinler yeter’

İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Bakınız biz CHP’den her konuda bizimle aynı düşüncede, aynı sayfada yer almasını asla beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Sadece milli meselelerde, yerli ve milli bir duruş bekliyoruz. CHP yönetimi, böyle konularda eğer katkı sunmayı beceremiyorsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesinler yeter. Biz onlardan başka ihsan istemiyoruz.

‘Mavi Vatanımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız’

Ana vatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatanımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilsinler. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

‘Biz başına vurunca ekmeği alınan bir ülke değiliz’

Dış politika bağlamında şu gerçeği özellikle vurgulamak isterim. Biz 2200 yıldan fazla devlet geleneği olan, devlet aklı olan bir milletiz. Hadiselere bakarken, başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil binlerce yıllık köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz. Planlarımızı buna göre şekillendiriyoruz, hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz, hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir. Biz başına vurunca, ekmeği alınan bir ülke değiliz.

Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız ne birilerine hakkımızı yediririz. Kardeşlerimizi de en zor günlerinde yalnız ve çaresiz bırakmayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde Libya’da bunu yaptık. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Irak’taki bölücü terör yuvalarına karşı bunu yaptık.

Hakkımıza sahip çıktık, kardeşlerimize sahip çıktık, bekamıza sahip çıktık; tehditler karşısında ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garantiye aldık. Gerilimi körükleyen değil, bölgesinde ve ötesinde barışı, istikrarı, sükûneti savunan taraf olduk.”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.