Pamphylia: Antalya’nın bereketli ovalarında farklı kültürlerin ahengi

5 Ağustos 2024
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı

Tüpraş'ın katkılarıyla yayımlanan 'Pamphylia - Bereketli Ovada Halkların Ahengi', Antalya çevresine arkeolojinin gözüyle bakmak için zengin bir kaynak. Perge, Side, Aspendos gibi bölgeleri kapsayan Pamphylia birçok farklı kültürü barındırıyor.

Bugün Antalya sadece Türkiye’nin en güzel ve ilgi çekici şehirlerinden birisi değil antik çağdan bugüne uygarlıkların odağı olmuş özellikli bir bölgedir. ‘Denizcilerin, bilginlerin, seyyahların uğrak noktası’ olması boşuna değildir. ‘Bereketli ovada halkların ahengi’ni temsil etme kapasitesi, modern zamanlarda onun cazibesini daha da artırmış, ‘19. yüzyıldan itibaren ise arkeologların, tarihçilerin, epigrafların gezi notlarında, anılarında, yayınlarında önemli bir yer edinmiştir.’ Tarihte ilk kez Miletoslu, Hekataios tarafından Pamphylia ismiyle anıldığından bu yana, çevresindeki akarsular, limanlar, tarıma elverişli alanlar Ortaçağ’da da onu çekimli kılmış, önce Selçuklu sonra da Osmanlıların ilgisini çekmiştir.

Aşkın Özdizbay ve İpek Dağlı’nın editörlüğünde hazırlanan Pamphylia – Bereketli Ovada Halkların Ahengi- kitabı, Antalya’ya deniz turizminin ötesinde ve arkeolojinin gözüyle bakmak isteyenler için zengin bir kaynak. İbrahim Yemenoğlu sunuşta, çalışmanın Cumhuriyet’in yüzüncü yılıyla örtüşmesinin önemini vurguluyor. Böylece, Cumhuriyet birikiminin projeksiyonuyla bölge yeni bir bakış düzeyi kazanıyor. Kitaptaki bölüm başlıklarına dikkat edildiğinde, Pamphylia’yı kuran temel espri çerçeveleniyor. Tarım, ticaret, ulaşım, kültürel dinamikler gibi unsurlar, bölgenin geçmişini derinleştiriyor. Sırtını Toroslara dayamış, eteklerine Akdenize açmış, Batı ile Doğu arasında, Side ve Alanya’ya dek genişlemiş ve biraz da gevşek doğu sınırıyla kendisine göreceli de olsa bir güvenlik hattı kurmuş gözüken Pamphylia geride kalan arkeolojik şaheserlerin gerekçesini de sunuyor.

Perge, Side, Aspendos gibi bölgelerle parlayan Pamphylia

Yunanlıların pek çok halk gibi ‘Pamphylia Lehçesini’ kullandıkları için barbar diye niteledikleri bölge halkından kalan eserler, dil, iletişim, yönetim organizasyonu, ‘erken döneme dair bilgiler sınırlı da olsa’ gözlemek mümkündür. Anadolu Arkeoloji tarihinin pek çok vazgeçilmez parçasının buraya ait olması yeterince açıklayıcıdır. İskender’in bile içinden geçtiği, Perge, Side, Aspendos, Sillyon, Attaleia gibi bölgelerle parlayan Pamphylia, sikkelere yansıyan iktidar sembolleriyle ( bir sikke antolojisi bile yapılabilir) de göz doldurur. Ve elbette mermere kazınan her belge, her heykel buradaki yaşama izlerini gösterir. Dahası sonradan gelen her tür yıkıma rağmen irili ufaklı pek çok kalıntı Pamphylia uygarlığının sıradışılığını kanıtlar.

Eski uygarlıkların en renkli iz belgeleri biraz da çanak ve çömleklerde görülür. Bir bakıma Anadolu çanak ve çömlekle yoğrulup yorumlanır. ‘Terra incognita’ karakteriyle Pamphylia kendi vasfını pekiştirir. Mimari ve heykeltraşlık ise Pamphylia’ya başta sur yapılarıyla öne çıkar. Zenginlik güvenlik ihtiyacını artırır.

Surlar arasında müreffeh bir yaşam

Bir diğer dikkat çekici açılım suyu kullanma ve bu uğurda yapılan hamlelerdir. Su zenginidir Pamphylia. Dionysos frizi, Gigontomakhia, Herakles Heykeli vb eserler, heykelle kurulan ilişkiyi gösterirken, anıtsal mezarlar, ölümle kurulan bağı simgelerler. Ki, pek çok antik uygarlıkta olduğu gibi burada da ölüm belirleyicidir. Perge Batı Nekropolis detayları hayli çarpıcıdır. İpek Dağlı’nın kaleme aldığı ‘Tanrıçalar, Tanrılar ve Kültler’ bölümüne odaklanarak da yerel ve genel karakterli yüceltişletin, mitleştirme ve tapınışların, Düden, Aksu, Köprüçay ve Manavgat suları arasında müreffeh bir yaşam süren Pamphylia’nın başka yüzünü görmemize imkan verir.

Pamphylia: Bereketli Ovada Halkların Ahengi
Hazırlayan: Aşkım Özdizbay, İpek Dağlı
Yapı Kredi Yayınları, 2024
arkeoloji, 486 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.