Venezuela’da siyasi kriz bitmiyor: Muhalefet Batı’ya ‘sığındı’, küresel çağrıda bulundu
Venezuela'da hem Maduro'nun hem de Gonzales'in galibiyetini ilan ettiği seçimlerin tansiyonu sürüyor. Maduro yönetimi muhalefet liderlerine soruşturma başlatırken güvenlik güçleri de "vur-kaç" operasyonuna başladı.
Latin Amerika ülkesi Venezuela’da seçim sonuçlarının yarattığı kaotik atmosfer sürüyor. Hem muhalefetin hem de Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun zafer ilan ettiği seçim sonuçlarının yarattığı olaylar her geçen gün daha da tırmanırken asker ve polisi şiddete teşvik ettiği gerekçesiyle muhalefet liderlerine soruşturma açıldı. Bu soruşturma haberi dün Maduro’nun kendisine yönelik tehditleri öyle ya da böyle ortadan kaldıracağını söylemesini takip etti.
Soruşturmanın duyurusu başsavcı Tarek Saab yaptı. Saab’ın soruşturma duyurusu muhalefet adayı Edmundo Gonzalez ve muhalefet lideri Maria Corina Machado tarafından X sosyal ağında yayınlanan ve güvenlik güçlerini “halkın yanında durmaya” çağıran mektubun ardından geldi.
Maduro’nun oyların yüzde 51’ini alarak üçüncü dönemi söylediği seçimlerde muhalefet de oyların neredeyse yüzde 67’sini alarak zaferini ilan etmişti. Haliyle Venezuela’nın birçok şehrinde protestolar patlak verdi. Maduro yanlıları ve muhalefet destekçilerinin karşı karşıya geldiği protestolar devam ederken ABD de Gonzales’in zaferini tanıyınca işler daha da karıştı. Venezuela güvenlik güçleri protestolar sırasında şiddet suçu işlediği iddia edilen kişileri hedef almaya başladı ve gayri resmi olarak “vur-kaç” adı verilen bir operasyonu devreye soktu.
Üç farklı insan hakları grubundan Reuters’e demeç verenler güvenlik güçlerinin gözaltına aldıklarını “terörizmle” suçladığını ve avukat dahi verilmediğini belirtti. Aynı kişilere göre gözaltına alınanlar arasında çocuklar da var. Başsavcılık ise tutuklananların protestocu olduğunu reddediyor. Onların eski başkan Hugo Chavez’in heykellerini yıkmak da dahil olmak üzere vandalizm eylemlerinin arka planındaki kişiler olduğunu belirtiyor.
Venezuela’da sağcı ve muhafazakarları Maduro’ya karşı birleştiren Demokratik Birlik Masası koalisyonunun adayı Gonzales ve destekçileri seçim zaferinde ısrar ediyor. Latin Amerika’da Rusya ve Çin etkisini kırmak isteyen ABD ve sağ hükümetlerce yönetilen bölge ülkeleri de Gonzales’e destek veriyor. Maduro’ya göre ise Gonzales ve ona destek verenler “faşist suçlular”dan ibaret. Bu yüzden de başlattıkları “vur-kaç” operasyonunu “meşru” görüyorlar. Sivil toplum örgütü Foro Penal’in başkan yardımcısı Gonzalo Himiob “Vur-kaç” operasyonunu şöyle tanımlıyor: “Bazı hükümet sözcüleri tarafından gayrı resmi olarak artan baskıya verilen isimdir.”
Himiob bu operasyonların şafak baskınlarını içerdiğini de söyledi.
Maduro geçen cumartesi protestolarda iki bin kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı. ABD merkezli Foro Penal de pazartesi günü 1010 kişinin gözaltında olduğunu doğruladıklarını, protestolarda 20 kişinin öldüğünü duyurmuştu. Pazartesi günü imzalanan ortak mektupta Gonzalez ve muhalefet liderlerimden olan Machado şunları yazmıştı: “Ordunun ve polisin vicdanına sesleniyor ve onlardan halkın ve kendi ailelerinin yanında durmalarını istiyoruz.” Maduro pazar günü devlet televizyonunda askerlere “Her şeyi yapmaya hazırım ve düzenin hakim olması konusunda size güveniyorum” demişti.
Yerel hak grubu Provea’nın koordinatörü Oscar Murillo “İktidarda kalmak, toplumsal hoşnutsuzluğu etkisiz hale getirmek ve ezmek anlamına geliyor” dedi.
Venezuela seçim otoritesi Maduro’nun oyların yüzde 51’ini alarak galip geldiğini duyurmuştu. Burada 2013’ten bu yana ülkeyi kesintisiz bir şekilde yöneten Maduro’nun ülke kurumları üzerindeki etkisini de gözetmek gerekir. ABD yanlısı Gonzales ve onu aday gösteren partiler de sandık çıkış anketlerinin kendi zaferlerini teyit ettiğini iddia ediyor. Buna göre Gonzales’in oyların yüzde 67’sini aldığı ifade ediliyor. Bu da yaklaşık dört milyon oya tekabül ediyor. Muhalefetin bir iddiası da aldıkları yaklaşık dört milyon oyun Maduro’nun oylarının iki katından fazla olduğu…
Venezuela’da Maduro yönetimi 2019 yılındaki seçim döneminde benzer durumlarla karşılaşmıştı. Venezuela’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya karşı Ulusal Meclis Başkanı muhalif Juan Guaido’nun kendisini devlet başkanı ilan etmesi ülkede tansiyonu artırmış, Maduro da ABD destekli bir darbe girişimine maruz kaldığını belirterek ABD ile ilişkileri kesmiş, Amerikalı diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre vermişti.