Zülfü Livaneli’den Gazzeli çocuklar için şiir: Son nefesimi verdim ben
İsrail'in işgali Gazze'yi oradaki tüm Filistinliler için yaşanmaz hale getirdi. Ama bu savaşın en büyük acısını çocuklar çekiyor... Binlerce çocuk ebeveynini kaybederek yapayalnız kaldı, binlerce genç ise eğitiminden geri kalıyor.
Bazı çocuklar savaş günlerini anne ve babalarını tekrar görebilme umuduyla geçiriyor. Savaş hayatı yerle bir etmeden önce büyüdükleri Gazze’ye geri dönüp ailelerine yeniden kavuşmayı umuyorlar. Anne babasını kaybetmiş dört erkek kardeşe bakan teyze Samar yeğenlerinin ana babalarının onları Gazze’de beklediğine inandığını söylüyor. 13 yaşındaki Ahmed dışında hiçbiri anne babasının cesedini görmedi. Kardeşler her günü gözyaşları içinde, neredeyse hiç konuşmayarak geçiriyorlar. Teyze Samar’a göre anneler günü zorlu geçti. Kurban Bayramı da öyle… Dokuz yaşındaki Abdullah her akşam namaz kılındığında annesinin sesini duyduğunu söylüyor.
Bu, İsrail’in Gazze işgalinin çocuklar üstündeki etkilerine açtığımız ufak bir pencere sadece. İsrail’in “misilleme” bahanesiyle işgal ettiği Gazze toprakları tabiri caizse içinde 40 bin ölü bedenin yattığı bir toplu mezara dönüştürüldü. Başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği olmak üzere çeşitli uluslararası kurumlar Gazze’deki vahşetin olumsuz sonuçlarını azaltmaya çalışıyor ama savaş bitmiyor, ölen Filistinlilerin sayısı günden güne artıyor. İsrail’in “insani bölge” ilan ettiği alanlar dahil olmak üzere Gazze’nin sürekli saldırıya uğraması, Gazze’yi hâlâ orada bulunanlar için yaşanmaz bir yer haline getirdi. Gazze bomba seslerinin altında ölülerinin yasını tutuyor. İsrail ise savaş suçu işlemeyi sürdürüyor. İşkenceden sivil ölümlerine dek, savaşın karanlık ruhu Gazze’nin sokaklarında geziniyor. Binlerce Gazzeli çocuk annesini ve babasını kaybetti, yerinden edilen üniversiteliler eğitimlerine zor da olsa devam etmeye çalışıyor.
Savaş yaşamın doğasına aykırı biçimde binlerce çocuğu ebeveyninden ayırdı. Sayı o kadar yüksek ki Gazze’de bulunan insani yardım örgütleri bu çocukların tam sayısını belirleyemiyor. Gazze’de bulunan gönüllü doktorlar hastane koridorlarına terk edilmiş yüzlerce çocuğu tedavi etmeye çalışıyor. Bazı hastanelerde çocuklar “yaralı çocuk, ailesinden hayatta kalan yok” şeklinde kaydedilmek zorunda.
Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta ebeveyninden birini ya da ikisini birden kaybeden binden fazla çocuğu barındırmak için bir kamp kuruldu. Kampın bir kısmı “bir başına hayatta kalanlara” yani tüm ailelerini kaybetmiş çocuklara ayrıldı. Kamptaki gönüllülere göre uzun bir bekleme listesi var.
Bombardımanların durmaması nedeniyle çadırlara, sığınaklara ve hastanelere akın eden Gazzeli aileler o büyük kaosun ortasında sık sık birbirlerini kaybediyor. Bu sebeple kaç çocuğun ebeveyninin öldüğü, kaçının kaybolduğu takip edilemiyor. BM uzmanları önceki savaş çıktılarını baz alan bazı araştırma yöntemlerini kullanarak şu an en az 19 bin çocuğun ebeveyninden ayrı kaldığını tahmin ediyor. Fakat genel kanı sayının daha da çok olduğu yönünde.
Bu hazin tabloyu savaşın başından beri gözlemleyen Amerikalı doktor İrfan Galaria çoğu çocuğun elinden tutacak kimse olmadığını söylüyor. Doktorlar ve hemşireler tedavi ettikleri çocukların ebeveynini ya da akrabalarını bulmaya çalışıyor. Ellerinde çocuğun bilgileri olsa bile savaş nedeniyle çöken bürokrasi arama çalışmalarını felce uğratıyor.
Bir de kendilerine bakabilecek ama eğitim hakları hice sayılan Filistinli gençlere bakalım… 20 yaşındaki Shahed Abu Omar İsrail’in işgali altındaki Gazze’deki El Ezher Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okuyordu. Resmi verilere göre Omar Filistin’de okulundan edilen 90 bin üniversite öğrencisinden yalnızca biri. Filistin’de 12 üniversite işgal yüzünden eğitim veremez hale geldi.
10 aydır süren savaş Gazze’nin okul çağındaki tahmini 625 bin çocuğunun eğitimini kesintiye uğrattı. Ateşkes ihtimali konuşulan Gazze’de ateşkes gerçekleştiğinde hayatın normal akışına nasıl ne zaman döneceği belirsiz…
İşgal, işgale direnmeyi günlük uygulama haline getiriyor. Omar eğitimine çevrimiçi devam edebilmek için zaman zaman neredeyse bir gün süren yolculuklara çıkıyor. Gazze’de kesintiye uğrayan internet erişimine “Ne okula gidebiliyoruz, ne de bilgiye internetten erişebiliyoruz” diye isyan ediyor.
Üniversite eğitimine devam etmekte kararlı olan öğrenciler derslerini cep telefonuyla takip etmeye çalışıyor. Omar’ın final sınavları sadece iki hafta sonra. Üniversiteye dönmeyi, sınıfta oturmayı, profesörler ve arkadaşlarıyla buluşmayı hayal ettiğini söyleyen Omar birçok sıra arkadaşıyla ortak kaderi paylaşıyor.