Bence Sezen Aksu’nun eksiği yok, fazlası var.
Ne yazık ki değer bilmeme, değerleri aşındırma konusunda üstümüze yok. Onore edeceksek de öldükten sonra üzerlerine titriyoruz; yaşarken her fırsatta en küçük hatalarını fırsat bilip yerin dibine batırıyoruz, onları küstürüyoruz.
Sezen Aksu Türkiye’nin kültürel hafızasında yer eden ve müziğiyle nesiller boyunca milyonların hayatına dokunan eşsiz bir sanatçı. Onun şarkılarıyla büyüdük, sevdik, sevildik, hüzünlendik ve teselli bulduk. Müziği sadece melodilerden ibaret değil; Türkiye’nin toplumsal dönüşümüne, acılarına ve sevinçlerine tanıklık eden birer günlük gibi hepsi. Sezen Aksu’nun müziğe, sanata ve topluma katkıları, Fransa’nın Catherine Deneuve’ü ulusal bir miras olarak kabul etmesi gibi, Türkiye’nin de onu “ulusal bir hazine” olarak görmesini gerektiriyor bence.
Catherine Deneuve 80 yaşını devirdi ama hala o masum, gizemli cazibesini koruyor. Hem devlet hem de medya onu gerçek bir hazine olarak görüyor, kolluyor. Makyajsız, dağınık ve habersiz çekilmiş fotoğrafları yayınlanmıyor. Devlet protokolü hazırlıklarını şimdiden yaptı; vefat ettiğinde Fransız ulusal bayrağına sarılacak, belki yas ilan edilecek, onun için özel yaptırılmakta olan anıt mezara devlet töreniyle defnedilecek on binlerce hayranının ve devlet erkanının katılımıyla. Bana kalsa aynı şey geçenlerde vefat eden Alain Delon için de yapılmalı. Sophia Loren de hak ediyor benzeri bir sembolizmi.
Catherine Deneuve Fransız sinemasının en parlak yıldızlarından biri olarak yalnızca oyuncu değil, Fransa’nın kültürel kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak da kabul ediliyor. Deneuve Fransa’nın zarafetini, estetiğini ve sanatsal gücünü temsil eden bir ikon. Fransız devleti ve halkı Deneuve’e sahip çıkarken onu yalnızca bir sinema sanatçısı olarak değil, ülkenin kültürel değerlerinin ve mirasının bir sembolü olarak da görüyor.
Sezen Aksu da seveni sevmeyeniyle Türkiye için benzer bir anlam taşıyor. Onun şarkıları toplumsal değişimleri, insan ilişkilerini ve bireysel duyguları anlatan birer hikâye oldu. Aksu’nun müziği Türkiye’nin modernleşme sürecinin, kültürel dönüşümünün ve toplumsal dinamiklerinin bir yansıması. Sesi Türkiye’nin her köşesinde yankı buldu, farklı kuşaklardan insanları bir araya getiren bir köprü oldu. Özellikle kadınların hayatına, duygularına çok dokundu, dokunuyor adeta bir terapist etkisiyle.
Ancak, tıpkı Catherine Deneuve gibi Sezen Aksu da zaman zaman eleştirilerin odağında oldu. Bazı kesimler onun sanatını ve kişisel duruşunu hedef aldı, geçmişini sorguladı. Babasının FETÖ bağlantısı, Kürt sorununa bakışı ve hatta kişisel tercihleri tartışma konusu oldu. Ancak Sezen Aksu’nun topluma kattıkları bu eleştirilerin çok ötesinde bir değere sahip. Aksu’nun müziği bireysel ve toplumsal hafızamızda derin izler bıraktı ve milyonların hayatına ilham verdi.
Fransa Catherine Deneuve gibi sanatçılarını nasıl koruyor ve yüceltiyorsa Türkiye’nin de Sezen Aksu’ya aynı şekilde sahip çıkması gerekiyor. Sezen Aksu Türkiye’nin kültürel mirasıdır. O bu ülkenin müzik tarihinde bir mihenk taşıdır ve eserleri gelecek nesillere miras kalacak birer sanat hazinesidir. Aksu’nun müziği, tıpkı Deneuve’ün filmleri gibi bir ulusun duygusal ve kültürel yolculuğunu anlatan birer sanatsal eserdir.
Aksu’ya gösterilecek saygı ve verilecek değer Türkiye’nin kültürel mirasına ve sanatsal birikimine sahip çıkmanın bir yansımasıdır aslında. Tıpkı Catherine Deneuve’ün Fransız kültürünü temsil ettiği gibi Sezen Aksu da Türkiye’nin kültürel kimliğinin bir parçasıdır. O yalnızca bir sanatçı değil, Türkiye’nin toplumsal hafızasında yer eden bir ikon, bir semboldür. Sezen Aksu’nun sesi ve şarkıları toplumun kolektif bilincinde yankılanmış, bir araya getirdiği kuşaklar arasında bir köprü işlevi görmüştür.
Sonuç olarak Sezen Aksu’yu korumak ve ona hak ettiği değeri vermek aslında Türkiye’nin kendi kültürel mirasına ve sanatsal değerlerine sahip çıkması anlamına gelir. O bu ülkenin Catherine Deneuve’ü olabilir; ancak bunun için toplumsal bir bilinç ve değer verme anlayışı geliştirilmelidir. Sezen Aksu Türkiye’nin ulusal varlığıdır ve ona bu şekilde davranılmalıdır. Sanatı ve mirası gelecek kuşaklara aktarılacak birer hazine olarak korunmalı ve yaşatılmalıdır.
24 Ağustos 2024 - Sezen Aksu’nun Catherine Deneuve’den neyi eksik?