Fitness Çağı: Başarı, fit olmak, özbakım ve sağlıklı yaşam takıntımızın kökleri

27 Ağustos 2024
Bu haber 5 ay önce yayınlandı

Sağlıklı yaşam takıntısının köklerini 18. yüzyıldaki Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'ne dayandıran Alman akademisyen Jürgen Martschukat, 'Fitness Çağı’ kitabında kapitalist dünyada yapayalnız bırakıldığımızı yüzümüze çarpıyor. 

Pandemi dönemini hatırlıyorum. Hayatımızın neredeyse iki yılı evde geçti. Evde ekmek yapanlar, sıkıntıdan kendini yemeğe verenler, sonuçta herkes çok kilo aldı ve bu kez de insanlarda sağlıklı yaşam takıntısı başladı. Online fitness, pilates dersleri, hayatımızda duymadığımız spor türleri ortaya çıktı. Instagram’ın özbakım, fit olma ve sağlıklı beslenme takıntımızı beslediği yadsınamaz. Bu takıntının kökleri, 18. yüzyılda Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanıyor:

“Bağımsızlık Bildirisi mutluluğun kendisini değil, aktif olarak mutluluğun -kendini gerçekleştirme, güvenlik, refah, mülkiyet- peşinde koşmayı insan olmanın temel şartı ilan ediyordu.”

Alman akademisyen ve yazar Jürgen Martschukat, İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Fitness Çağı’ kitabında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra neoliberal ekonominin sağlıklı yaşam, doğru beslenme ve kendi sağlığımızdan sorumlu olma saplantımızdan sorumlu olduğunu savunuyor.

“Bu ekonomi görüşü bir yandan ince yapılı, üretken bedenler talep ederken öte yandan endüstriyel olarak hazırlanmış, yüksek kalorili gıdaların maksimum miktarlarda tüketilmesini makul gösterir…birden fazla işte çalışmak zorunda olanlar da ev yemeği yerine atıştırmalık ve hazır yemekleri hızlıca (ucuza) tüketmeyi daha kolay tercih ederler.”

Her yurttaş kendi beden sağlığından sorumludur, akıllı saatlerle kaç adım attığını, kaç km koştuğunu kontrol etmeli, kalp sağlığına dikkat etmeli, alt sınıflar gibi yıpranmış olmamalıdır. Şu sıra sosyal medya sürekli kendimizi geliştirip kendimize yatırım yapmamız gerektiğini söyleyen yaşam koçlarının videolarıyla dolup taşıyor.

“Fitnessin düzenleyici bir ideal olduğu bir kültür ve toplum ‘fit’ ve ‘fit olmayan’ bedenler arasında ayrım yapar…Beden yağı tembellik, acizlik, disiplinsizlik ve bilgisizlik, ‘yanlış’ ve sağlıksız davranış işareti kabul edilir.”

Kişi bedenini en iyi hale getirmeli ve bedenini simgeleştirerek onunla gurur duymalıdır. Fark ettiyseniz akla yatırım yapmaktan hiç söz edilmiyor.

Medya, kalp hastalıkları ve kansere karşı sağlıklı yaşam ilkelerini, doğru gıda seçimlerini anlatan doktorlarla dolu. Bu da bir sektör haline geldi.

“Beslenme, alkol ve tütün tüketimi, stres, çalışma ve ayrıca bedensel aktivite derecesi, artık kalp hastalıklarının görülme sıklığıyla ilişkilendiriliyordu. Önleyicilik artık merkezi kavram oldu ve kişisel sorumluluğun gücüne güvenilir oldu. Çünkü önleyicilik tek tek her insana, kendi sağlığına ve fitness’ine dikkat etme ve hastalıklara karşı önlem alma görevini yüklüyordu.”

Yazar, Japonca ‘karoşi’ kelimesinden söz etmiş. Karoşi, ‘aşırı çalışmaktan dolayı ölüme varabilen işle ve şirketle kendini aşırı özdeşleştirme’ anlamında. Japonya’da fazla mesailer nedeniyle ve neoliberal politikaların neden olduğu rekabet yüzünden genç yaşta kalp krizi, felç ve intihar vakaları görülüyor.

‘Fitness Çağı’nı sevdim çünkü başarı, özgürlük, sağlık kisvesi altında bize olumlu olarak sunulan her şeye rağmen aslında kapitalist dünyada yapayalnız bırakıldığımızı yüzüme çarptı. Her türlü eksiklik veya başarısızlığınızdan siz sorumlusunuz. Tıpkı ruh sağlığınızdan ve ruhsal sıkıntılarınızdan sorumlu olduğunuz gibi iyi bir vatandaş olabilmek için sürekli üretken, mücadeleci, rekabetçi aynı zamanda fit vücutlu, güçlü, güzel ve çekici olmalısınız. Aklınız mı? Entelektüel varlığınız tüketim toplumunda çok da mühim değil.

Fitness Çağı –
Beden Nasıl Başarı ve Performansın Simgesi Haline Geldi?
Jürgen Martschukat
Çeviren: Erol Özbek
İletişim Yayınları, 2024
256 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.