Türkiye canlı hayvan ve et ithalatına 14 yılda tam 11,5 milyar dolar harcadı. Bu sürede göreve gelen yedi tarım bakanı da sorunu çözemedi. Bakanlardan 'Sorun bu modelle üç yıl içinde gündemden çıkar' diyenlerin tümü görevden alındı.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Ekol TV’de gazeteci Kübra Par’ın sorularını yanıtlarken yaptığı açıklamalar tarım sektöründe dikkat çeken bir tartışmayı yeniden gündeme taşıdı. Özellikle canlı hayvan ve et ithalatı konusundaki sözleri ertesi gün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan hayvan varlığı istatistikleriyle daha da ilgi çekici hale geldi. Büyükbaş hayvan sayısında düşüş yaşanırken küçükbaş hayvan sayısındaki artış Türkiye’nin hayvancılık politikalarına dair soru işaretlerini artırıyor.
Ancak bu meseleye girmeden önce iki önemli noktaya değinmek istiyorum. Birincisi, Bakan Yumaklı’yı konuk eden gazetecilerin tarım konusunda uzman olmaması nedeniyle kendisine yeterince zorlayıcı sorular sorulamadı. İkincisi Bakan Yumaklı’nın birbirinden bağımsız konuların tek bir soruda birleştirilmesinden faydalanarak soruları istediği gibi cevapladığıydı. Bu yaklaşım ona avantaj sağladı ve eleştirilmesi gereken bazı noktalara değinilmeden geçildi. Örneğin dilinin ucuna kadar gelse de et fiyatlarının yükselmesinin kötü ekonomik yönetimle ilgili olduğunu dile getirmedi. İlginç olan şu ki, et fiyatları aslında gıda fiyatları arasında fiyatı en az artan grupta yer alıyor. Mesele etin pahalı olması yanında alım gücümüzün ciddi şekilde düşmesidir.
Aynı programda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın seleflerini övmesine gerek yoktu. Zira bugün çözmeye çalıştığı sorunlar o dönemdeki politikaların bir sonucu. Sorunları çözmeye görev süresi yetecek mi bilmiyoruz. Üstelik gazeteci Fatih Altaylı’nın köşesinde yazdığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yumaklı’ya “Siz bu işi hiç bilmiyormuşsunuz” diyerek sert bir eleştiride bulunmuş. Eğer bu doğru ise gelecek yıl katılım sözü verdiği Kübra Par’ın programına en azından bakan olarak katılamayacak.
Televizyon yayınında Bakan Yumaklı et ithalatının üç yıl içinde biteceğini söylese de bu vaadi ondan önceki bakanlar da dile getirmişti.
Canlı hayvan ve et ithalatının ilk hikayesi ne zaman başladı. Biraz hatırlatmakta fayda var. 2010 yılının ilk aylarında serbest piyasada et fiyatları çok yükselmişti. O dönem Hürriyet Gazetesinde yer alan habere göre Başbakan Erdoğan kendisine verilen raporları yeterli görmeyerek et fiyatlarının halka gerçekten ne şekilde yansıdığını anlamak için ‘özel et ajanları’ görevlendirmişti. O günlerde Ankara’da son bir haftada dokuz bölgede belirlenen onlarca noktadan alınan fiyatlar Başbakan Erdoğan’a iletilmişti.
Haberin yayınlandığı gün Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Et ve Balık Kurumu’na (EBK) Türkiye’ye et ithalatı konusunda yetki verildiğini açıkladı. İşte o gün başlayan canlı hayvan ve et ithalatında 6,9 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş ve 384 bin ton et ithalatına 11,5 milyar dolar ödedik. Bugün ki parayla 392 milyar lira. Paranın büyüklüğüne bakar mısınız?
İşte bu paranın ödendiği dönemde Dr. Mehmet Mehdi Eker, rahmetli Kutbettin Arzu, Faruk Çelik, Ahmet Eşref Fakıbaba, Dr. Bekir Pakdemirli, Prof. Dr. Vahit Kirişci ve şimdiki bakan İbrahim Yumaklı görev yaptı. Son 14 yılda yedi bakan görev yapmasına rağmen bu sorun hep ithalatla çözülmeye çalışıldı. Ancak çözülmediği orta. Albert Einstein “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir” demiş. Demek ki ithalatla biz bu sorunu çözemiyoruz. Hani süreç düzelene kadar ilk seferde yaptıktan sonra bu sorunun kapanması gerekirdi. Ama kapanmadı. Dedim ya kendinden önceki bakanlara teşekkür etmesin diye. Önceki bakanlar görev sürelerinde bu konu hakkında neler yaptıklarına ve neler söylediklerine bakalım:
İlk olarak Mehdi Eker döneminde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı teşvik etmek amacıyla girişimcilere sıfır faizli (faizsiz) yedi yıl vadeli yatırım ve işletme kredisi verildi. Bugün bir kulis bilgisi olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tarım ve Orman Bakanına “Siz bu işi hiç bilmiyormuşsunuz” dediği gibi o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan et fiyatlarını düşüremeyen dönemin Bakanı Eker’e “Hayvancılığa bu kadar destek veriyoruz. Niye üretim artmıyor? Tabloda rakamlar çelişkili. Bazıları kat, bazıları yüzde yazıyor. Böyle tablo olur mu? Ben ‘matematik bilgimi mi unuttum’ diye düşündüm” şeklinde basına yansıyan haberler olmuştu. Ardından 88 gün görev yapan rahmetli Kutbettin Arzu’nun görev süresi içinde yapacağı pek bir şey yoktu.
Sonra Faruk Çelik et fiyatları ile ilgili Antalya’da Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Üreticilerimizi desteklemek gerekiyor. Ağıllarımızın ve ahırlarımızın dolması gerekiyor. İşin çözümü o noktada. Bazı yerlerde ‘Efendim bu fiyat düşük’ gibi değerlendirmeler yapılıyor. Tekrar ediyorum, Türk hayvancılığının gelişmesinden yana olanlar, halkın zaruri olarak tüketme durumuyla karşı karşıya olduğu ürünlerle ilgili bir taraftan maliyetleri aşağıya çekecek çalışmalarımızı birlikte yapmamız gerekiyor. Bir taraftan da tavan fiyatı birlikte belirleyip hep birlikte arkasında durmamız gerekiyor. Aksi takdirde ithalat kendi hayvan varlığımızı bitirmek demektir. Kendi hayvan varlığımızı bitirip kısa dönem ucuz et yemek bizim hedefimiz değil. Serbest piyasa demek 78 milyonun hukukunu korumamak değil ki. 78 milyonun hukukunu koruyan bir anlayış serbest piyasa” açıklamasında bulunmuştu. O gün Bakan Çelik çok doğru bir şey söyledi “ithalat kendi hayvan varlığımızı bitirmek demek.” O da biliyor ithalatla bir çözüm olmayacağını ama üstüne sekiz yıl daha devam etti.
O dönem hayvan sayısını artırmak için Bakan Çelik “Biz artık hayvan üretim fabrikaları kuruyoruz. Yani hayvan sayısını kendi bünyesinde, kendi coğrafyasında artıracak bir mekanize kurmamız gerekiyor. Yani fabrika derken yanlış anlaşılma olmasın, bu mutlaka sağlanmalı. Yani hayvan varlığını kendi topraklarımızda, şartlarımızda çoğaltmamız gerekiyor. Bunun için TİGEM, yaygın bir şekilde damızlık üretimi çalışmalarına ağırlık veriyor şu anda. Hibe kapsamında 51 bin damızlık hayvanı genç çiftçilerimize hibe ediyoruz. Bu genç çiftçilerin 11 bini de kadın” dedi
Faruk Çelik’ten sonra göreve gelen Ahmet Eşref Fakıbaba “Et ithalatını 3 yıl içinde bitireceğiz” dediğinde takvimler 2017 yılının yaz ortası idi. Üstünden yedi yaz geçti. Hatta konuşmasının devamında “Üretmeyen ülkeler bağımsız olamaz, üreten insanların elini öpeceğiz, desteğimiz mutlaka ve mutlaka devam edecektir” dedi. Demek ki son iki bakan da ithalatın çözümün olmadığını bu işin üreterek çözüleceğini biliyordu.
Bakan Fakıbaba’dan sonra göreve gelen Bekir Pakdemirli döneminde de canlı hayvan ithal edilmesine rağmen ithal hayvan sayısı her geçen yıl azalıyordu. İşte bu azalma dönemini Bekir Pakdemirli çok kötü kullandı. Görev yaptığı ilk yıl “2021 yılı içinde artık Türkiye bu konuda ithalata bağımlı olmaktan kesinlikle çıkacaktır” demişti.
Görevden ayrılmasına neden olan et krizi sonrası Prof. Dr. Vahit Kirişçi o da çözümü et ithalatında buldu. Hiç unutmuyorum, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Tokat’ta katıldıkları toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan diretmese yerli besicinin hayvanını almayacaklardı.
Gelelim bugüne. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ da “Yeni Hayvancılık Yol Haritası” ve “Yeni Hayvancılık Destekleme” modeliyle bu sorunun üç yıl içinde gündemden çıkacağını söylüyor. Vallahi Sayın Bakan, siz siz olun üç yıl demeyin. Kim üç yıl dediyse görevden alındı. Umarım Sayın Yumaklı bu kez haklı çıkar ve ülke hayvancılığı adına olumlu adımlar atılır.
20 Kasım 2024 - TÜSEDAD ve USK verileri çatışıyor: Çiğ sütte kimin hesabı doğru?
17 Kasım 2024 - Mütevazı sofraların vazgeçilmezi tavuk ve yumurta artık lüks mü olacak?
15 Kasım 2024 - Süt üreticileri deli para kazanıyor (!)
13 Kasım 2024 - Ekim ayında yağış azaldı, tarımsal üretim için tehlike çanları çalıyor