ABD’deki Temsilciler Meclisi krizi dünyaya da yansıdı: Başkan yoksa yardım yok
Hizbullah'ın geçen hafta çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılmasıyla hedef alınmasının ardından İsrail Lübnan'daki yüzlerce hedefi vurdu. Ölü sayısının 492'ye çıktığı saldırılarda aralarında kadınlar ve çocukların olduğu iki bine yakın yaralı var.
İsrail geçen haftadan beri Lübnan Hizbullahı’nı hedef aldığı operasyonlarına devam ediyor. Çağrı cihazları ve telsizlerinin eş zamanlı patlatılmasıyla başlayan saldırılar hava bombardımanlarına dönüştü. İsrail dün çok yoğun bir hava saldırısıyla Lübnan’ın güneyini vurmaya başladı. Lübnan’ın güneyinin yanı sıra Suriye sınırı ve Beka Vadisi de İsrail’in hedefleri arasında.
İsrail ordusu Lübnan’da Hizbullah’a ait olduğunu iddia ettiği 1300 hedefi vurduğunu açıkladı. Hava kuvvetleri gün boyunca gerçekleştirdiği 650 sortiyle bölgeye 1400’den fazla bomba yağdırdı. Ancak Lübnan’dan gelen karşılık da durmak bilmedi. Hizbullah gün boyunca en az 200 roketin İsrail topraklarına fırlatıldığı bildirildi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı ise saldırılarda 492 kişinin hayatını kaybettiğini, 35’i çocuk, 58’i kadın olmak üzere iki bine yakın kişinin de yaralandığını duyurdu. En önemlisi de, Gazze’deki savaş başladığından beri Lübnan en büyük günlük kaybını bu son saldırılarda verdi.
More than 80 Israeli airstrikes target various areas in southern Lebanon ⤵️ pic.twitter.com/NBpgSwaZXN
— Anadolu English (@anadoluagency) September 23, 2024
İsrail Ordu sözcüsü Daniel Hagari Lübnan’a kara operasyonu başlatıp başlatmayacaklarıyla ilgili gelen soruya “İsrail’in kuzeyinden tahliye edilen halkın evlerine güvenli bir şekilde dönmeleri için ne gerekiyorsa yapacağız” diyerek net olmaktan uzak bir cevap verdi. Hagari Lübnan’da sivilleri de hedef alan İsrail saldırılarını Hizbullah’ın evlere ve yerleşim yerlerine silahlar sakladığını gerekçe göstererek savundu. Dün İsrail’in hedef aldığı bölgelerde yaşayan 60 bin kişi 7 Ekim’den bu yana bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu büyük saldırıdan sonraki ilk açıklamasında “İsrail’in kuzeydeki güç dengesini değiştireceğini” daha önceden söylediğini, İsrail ordusunun şu anda tam olarak bunu yaptığını söyledi. Netanyahu bu saldırılarla İsrail şehirlerini hedef alan füze ve roketlerin vurulduğunu iddia etti. Ancak ölenler arasında kadın ve çocukların da olduğu biliniyor.
İsrail’in şiddetli hava saldırılarının ardından Hizbullah, İsrail’in kuzeyindeki bölgelere yaklaşık 35 roket attı. İsrail’in kuzeyindeki Aşağı Celile, Tabariye Gölü çevresindeki bölgelerde saldırı alarmları çaldı. İsrail acil yardım servisi Kızıl Davud Yıldızı’na göre Tabariye Gölü çevresindeki sağlık merkezine şarapnel isabet etmesi sonucu hafif yaralanan bir kişi sevk edildi.
Beyrut’ta yaşayan Lübnan vatandaşları pazar günü İsrail tarafından cep telefonlarına gönderilen bir tahliye mesajı aldı. İsrail ordusu aynı gün Hizbullah’ın operasyon yürüttüğü bölgelerdeki vatandaşları uyararak “yoğun saldırıların gerçekleşme ihtimaline karşı” evlerini terk etmelerini istedi. Lübnan Enformasyon Bakanlığı bu mesajları “psikolojik savaş” olarak değerlendirdi. Hagari Hizbullah saldırmaya devam ettiği müddetçe telefondan uyarı mesajları yollamayı sürdüreceğini söyledi. İsrail işgal süresince Lübnan’da yaşayanlara daha önce hiç böyle mesajlar yollamamıştı.
Lübnan, İsrail’in hava saldırılarını “kelimenin tam anlamıyla bir soykırım” olarak niteledi. Lübnan Başbakanı Nijab Mikati İsrail’in bu hava saldırılarıyla Lübnan’ın kasaba ve kentlerini yok etmeyi hedeflediğini söyledi. Mikati Birleşmiş Milletler’e de çağrı yaparak bütün uluslararası kurumları “saldırganlığın durdurulması için baskı yapmaya” davet etti.
İsrail Hükümet Sözcüsü David Mencer, bu saldırılar sayesinde “Hizbullah’ı kuzeyden uzaklaştırarak sınırlarını güvence altına aldıklarını” söyledi. Mencer, Lübnan’da üçüncü kez savaş başlama ihitmaline dair sorulara “Her daim diplomatik çözümlerden tarafız. İsrail kuzey sınırını güvende tutmak için diplomatik ve askeri bütün araçları kullanacaktır. Kim olsa bizimle aynı şeyi yapardı” diyerek cevap verdi.
Mencer “Şunu söylememe izin verin. Hiç kimse ülkesi saldırı altındayken böyle bir müdahaleyi yapmak için 11 ay beklemezdi. 11 ay…” diyerek savaşın “geç bile kaldığı” imasında bulundu.
Hizbullah’ı ve İran’ı da hedef tahtasına koyan Mencer “İran elbette Hizbullah’ın arkasında. Biliyoruz ki İran nereye destek verirse orası çöker. Dün İran destekli Hizbullah Lübnan’ı da çökme noktasına getirmiştir. Lübnanlılar dahil bölge halkı bu ittifaka oldukça karşı” dedi. Bu açıklama İsrail’in bölgede yürüttüğü siyasi planının da ipuçlarından biri. Direniş Ekseni’ni ısrarla işgalcilikle ve ülkeleri çökertmekle suçlayan İsrail, bölge halkının bu örgütlere desteğini kesmesini de istiyor.
İsrail basınında yer alan haberlere göre bu sabah saatlerinde genişletilmiş siyasi ve daraltılmış güvenlik kabineleri bir araya gelerek kritik bir karar aldı. Lübnan’dan gelen roket yağmurunun ardından, İsrail’in hava saldırılarıyla karşılık vermesi, bölgedeki tansiyonu hızla yükseltti. Bakanlar telekonferans yöntemiyle bir araya gelerek 30 Eylül’e kadar ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmesini onayladı.
Bu olağanüstü halin amacı, İsrail hükümetine daha geniş yetkiler tanımaktı. Lübnan Hizbullahı ile çatışmalar hızla değişen bir boyuta ulaşmıştı ve bu kararla hükümet gerektiğinde anında müdahale edebilme kapasitesine sahip olacaktı. Ancak İsrail ordusunun iç cephe komutanlığı tarafından yapılan güvenlik uyarılarının bu kararla doğrudan bir ilişkisi olmadığı açıklandı.
İsrail’in kuzeyindeki stratejik liman kenti Hayfa sabah saatlerinde adeta alarma geçti. Lübnan’dan atılan roketler gökyüzünde belirdiğinde, halk siren sesleriyle uyandı. Gökyüzünde ışık izleri görülürken güçlü patlamalar tüm kenti sarstı. İsrail’in hava savunma sistemleri devreye girse de bölge sakinleri büyük bir korku yaşadı.
İlk gelen bilgilere göre Hayfa’ya düşen bir roket henüz herhangi bir hasar ya da can kaybı hakkında bilgi verilmedi. Ancak gökyüzünde beliren füze izleri bölgedeki gerginliğin açık bir kanıtıydı.
İsrail’in hava saldırıları sürerken Başbakan Binyamin Netanyahu video mesajla Lübnan halkına seslendi. Netanyahu, İsrail ordusunun hava saldırılarını şiddetlendirdiği Lübnan’da halktan evlerini terk etmeleri gerektiğini öne sürerek saldırılar sona erdiğinde “güven içinde evlerine dönebilecekleri” iddiasında bulundu.
İsrail ordusunun bu sabah itibarıyla Lübnan halkını “tehlikeden uzak durmaları” konusunda uyardığını ileri süren Netanyahu “Bu uyarıyı ciddiye almanızı tavsiye ediyorum” dedi. İsrail Başbakanı, Hizbullah’ın Lübnan halkını “canlı kalkan” olarak kullandığını ima ederek Hizbullah roketlerinin İsrail’i ve vatandaşlarını hedef aldığını savundu.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise İsrail ordusunun düzenlediği hava saldırılarıyla Hizbullah Hareketi’nin Lübnan’da 20 yıl boyunca inşa ettiği altyapıyı “çökerttiğini” iddia etti. Gallant “Geçtiğimiz gün Hizbullah’ın 20 yıl boyunca inşa ettiklerini yerle bir ettik” iddiasında bulunarak Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın “en tepede tek başına kaldığını” ve “Rıdvan Gücü’nün tüm birimlerinin hizmet dışı bırakıldığını” öne sürdü.
Lübnan’ın Al Mayadeen televizyonunun haberine göre ise İsrail savaş uçakları Baalbek kentinin batısındaki Tariya beldesinde iki evi vurdu. Saldırıda aynı aileden 9 kişi hayatını kaybetti.
İsrail ordusu, sabah saatlerinden itibaren Lübnan’ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Saldırılar nedeniyle ülkenin güney bölgelerinden başkent Beyrut’a ve kuzey bölgelerine göç dalgası devam ederken Lübnan Sağlık Bakanı Firas El Ebyad İsrail’in dünkü saldırıları nedeniyle ülkede 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana ‘en kanlı günü’ yaşadıklarını söyledi.
Tüm bu gelişmelerle birlikte gerilim giderek tırmanırken ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Patrick Ryder gazetecilere yaptığı açıklamada “Tedbir amacıyla bölgede halihazırda bulunan kuvvetlerimizi güçlendirmek için az sayıda ek ABD askeri personeli gönderiyoruz” dedi. Ancak askerlerin tam olarak hangi bölgeye ve ne kadar sayıda gönderileceği konusunda sorulan sorular karşısında Pentagon “operasyon güvenliği” gerekçesiyle ayrıntı vermekten kaçındı.
ABD’nin Ortadoğu’daki mevcut askeri varlığı ise oldukça dikkat çekici. Şu an bölgede yaklaşık 40 bin Amerikan askeri bulunuyor. Pentagon’un bu ek güç gönderme kararı hem İsrail hem de Lübnan’daki artan çatışmaların ciddiyetine işaret ediyor.
Bu arada ABD’nin ek kuvvet göndermesi bölgede hızla tırmanan bu çatışmaların uluslararası boyut kazanabileceğine dair endişeleri artırıyor.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada İsrail’in saldırına sert tepki gösterildi. Açıklamada “İsrail’in Lübnan’ı hedef alan saldırıları, İsrail’in tüm bölgeyi kaosa sürükleme çabasının yeni bir aşamasıdır. İsrail’e kayıtsız şartsız destek veren ülkeler, Netanyahu’nun siyasi çıkarları uğruna kan dökmesine yardım etmektedirler. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere, uluslararası barış ve güvenliği korumakla sorumlu kurumların ve uluslararası toplumun gerekli tedbirleri gecikmeksizin alması şarttır” dendi.
İsrail’in Lübnan’a Yönelik Saldırıları Hk. https://t.co/uheRBbggTW pic.twitter.com/NJPjMDEjEj
— T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) September 23, 2024
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen haftaki açıklamasında savaş sebebiyle Lübnan’ın güneyinden tahliye olan vatandaşlarının evlerine geri dönmesini yeni hedefi olarak açıklamıştı. Bu çağrının ardından başkent Beyrut’ta beş bine yakın telsiz ve çağrı cihazı hedef alınarak patlatılmıştı. İsrail durmadan el yükseltti, geçen cuma 16 Hizbullah savaşçısı öldürüldü. Bunlardan biri üst düzey komutandı. Militanları hedef alan bu saldırı İsrail’in savaş suçlarına bir yenisini ekledi çünkü aralarında kadınlar ve çocuklar dahil sivillerin de bulunduğu hedefler vuruldu. Bütün bu gelişmeler hem Hizbullah hem İsrail tarafından “yeni bir dönem” olarak adlandırılıyor. Peş peşe gelen saldırıların ardından taraflar “intikam yeminleri” ediyor.