Norbert Lynton'ın başyapıtı 'Modern Sanatın Öyküsü', güncellenen altıncı baskısıyla raflarda. Yeni bölüm ve resimlerin eklendiği kitabın yaklaşık 50 yıldır değişmez bir temel kaynak olması, zamana dayanıklılığı ve amaca uygunluğunun en önemli kanıtı.
Prof. Dr. AYDIN AYAN
Yayın alanında çeviri kitaplara ilişkin aydınlanmayı yaşadığımız 1940’lı yılları bir tarafa bırakırsak 1980’li yıllara dek telif ve çeviri kitaplar konusunda dünya sıralamasında çok gerilerde kaldık. Sonraki yıllarda artan telif ve çeviri kitap yayınları bu konuda bir nebze de olsa umutlanmamızı sağladı. Bununla birlikte, Yüksek Öğretim Kurumu’na bağlı üniversitelerin sayısının büyük bir hızla arttığı 2000’li yıllarda bu konuda beklentiler farklı, gözlerimiz yukarılardayken çıtanın gittikçe aşağılara düştüğünü gördük.
Bilimle ve sanatla ilgili yayınların sayısının artması, niteliklerinin yükselmesi beklenirken yayın sıralamaları konusunda yapılan istatistiklerde donanımsız olanlar bir yana, anlı şanlı üniversitelerimizin bile dünya sıralamasında aşağılara düştüklerini üzülerek gördük. Olması gereken; bulduğunu yitirmeden bulduğuyla yetinmemek olacakken bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek eldekiler de yere düşürüldü. Böylesi durumlarda tutunacak bir dal, gidilecek, katedilecek yolu aydınlatacak bir ışık beklentisi artar. Bu ışık bazen Godot’dur(!), bazen bir olay, bazen bir insandır, bazen de sadece bir kitap… Bu, ‘sadece bir kitap’ zamanında yazılmış, gereksinildiği bir dönemde ve yerinde yayımlanmışsa, bir de yeterince aydınlatıcı bir içeriğe sahipse, o sadece bir kitap değildir artık; çok daha fazlasıdır. Dijital yayıncılığın gölgesi üzerlerine düşmüş olsa da son yıllarda bazı bankaların ve özel yayınevlerinin yayımladıkları kitaplar arasında parmak ısırtacak denli keyifli ve değerli böylesi kitapların olduğuna ve sayılarının sürekli arttığına tanıklık ediyor ve mutlu oluyoruz.
Bu tür kitapların sayısının ülkemizde oldukça az olduğu 1970’li yılların ikinci, 1980’li yılların ilk yarısında, birkaç yıl arayla yayımlanmış, farklı yazarlar tarafından yazılmış birbirini tamamlayan ve büyük bir boşluğu doldurmuş olan iki kitap buna örnektir. Orijinalleri Phaidon yayınlarından olan, Türkçeleri Remzi Kitabevi’nden çıkan bu iki kitaplardan ilki E.H. Gombrich’in ‘Sanatın Öyküsü’ başlıklı, Bedrettin Cömert’in çevirdiği kitaptır. Çok sayıda basımı yapılan bu kitap sanat ve sanat tarihi eğitimi verilen kurumlarda uzun süre başvurulan temel kaynaklardan biri olmuştur. ‘Sanatın Öyküsü’ isimli kitabın bıraktığı yerden bayrağı alıp ‘Modern Sanatın Öyküsü’ adıyla sürdüren kitap ise Norbert Lynton tarafından yazılmış ve iyinin ehli sanatçılar Prof. Dr. Cevat Çapan ile Prof. Dr. Sadi Öziş tarafından Türkçeleştirilmiş ve gene Remzi Kitabevi’nden basılmıştır.
Türkçede ilk basımı 1982 yılında yapılan ‘Modern Sanatın Öyküsü’, güncellenmiş altıncı baskısı kısa süre önce yayımlandı. Bu güncel baskıya 80’li yılların sanatının ve sanat eleştirisinin gelişmesini içeren yeni bir bölüm eklendi. ‘Kısa Yaşam Öyküleri’ ve ‘Kaynakça’ bölümü güncellenirken bazı yeni resimler eklendi, eski basımlarda siyah-beyaz olan bazı resimlerin yerine de renklileri kullanıldı.
‘Modern Sanatın Öyküsü’nde, 1860’lardan 1980’lere uzanan Avrupa ve ABD merkezli dünya plastik sanatlar serüveninin en önemli sorunsalları görsel örnekler üzerinden ele alındı ve irdelenerek serimlendi. Yazar, bunu yaparken sadece estetik modernizm ile anti ya da karşı-estetik modernizmin tarihçesi üzerinde durmadı; aynı zamanda yer yer iç içe geçen bu iki modernist tavra ilişkin önemli saptamalarda da bulundu. Daha da önemlisi, estetik modernizm ile anti, ya da karşı-estetik modernizmin yer yer ve zaman zaman sınırlarının geçişkenleşerek bulanıklaştığı durumlarda sanat ve sanat tarihi bazlı bilgi birikimine dayalı mesafeli bir duruşla yaptığı çözümlemelerini ve öngörülerini zamana dayanıklı bir konuma taşıdı.
Kitabın ilk bölümü olan ‘Yeni Barbarlar’, 19. yüzyılın akademik öğretisine karşı tavır alan ilk modernistlerin Avrupa merkezli sanattan uzaklaşarak ‘ilkel’ kabilelerin sanatlarına ilgi göstermeleri ve bu yolla kendilerine çıkış aramalarının ayrıntıdan uzak genel bir öyküsünü sergileyen çok sayıda olay ve olguyu özetler.
‘Gerçeklikle İlgili Sorular ve Yanıtlar’a ayrılmış olan ikinci bölümde; özelde farklı sanat dallarının, genelde sanatın en temel ilgi alanlarından biri olan ‘yansıtma sorunsalı’nı modernizm öncesi ile modernizmi karşılaştırarak, modernist sanat akımları ve tek tek yapıtlar üzerinden değerlendirir.
‘İlerlemenin Görüntüleri’ başlıklı bölümde Kübizm çıkışlı Fütürizm, Orfizm, Rayonizm, Süprematizm, Konstrüktivizm ve Dada gibi post-kübist akımlar tek tek örnekler üzerinden ele alınarak irdelenir. Bu bölümde ilk kez sentetik kübizm döneminde sanatta kolaj kullanımıyla başlayan, asamblaj ve ‘hazır nesne / hazır yapım’ (ready-made) ile devam eden sanatsal örneklere de yer verilir.
‘Sanat Öldü: Yaşasın Sanat’ başlıklı bölümde geçmiş çağlardan günümüze dek ‘sanat’ kavramının geçirdiği evreler üzerinde düşünce üretilerek bugüne, yaşanan zamana ilişkin bir konumlandırma yapılır.
5., 6., 7., 8. ve 9. bölümlerde bölgeler, coğrafyalar, farklı kültürler bazında zamandizinsel (kronolojik) olarak plastik sanatlarda modernist yaklaşımlar ele alınır, tarihsel ve sosyolojik sorgulama ve değerlendirmeler yapılır.
‘Resim ve Heykelin Ötesi’ ve ‘Post-İzmler, Neo-İzmler ve Sanat’, ‘Modern Toplumda Sanatçı’ başlıklı 10., 11. ve 12. bölümler, karşı-estetik modernist yaklaşımların düşünce ve uygulama bazındaki başlatıcılarından olan Marcel Duchamp’ın 1913 yılında söylediği bir sözü ile başlar: “İnsan hiç de ‘sanat’ yapıtı olmayan yapıtlar yaratabilir mi?”
Duchamp’ın harekete geçirdiği dönemden, yani 20. yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana, özellikle de 1960’larda ortaya çıkan Fluxus hareketi ile ivme kazanan ve etkileri günümüze dek gelen karşı-estetik tavırlı modernist akımlardan kitapta da değinilen bazılarını burada anımsamakta yarar var: Minimalizm, Kavramsal Sanat, Beden Sanatı, Süper-Gerçekçilik, Video Sanatı, Yoksul Sanat, Yeryüzü Sanatı, Mekana Özgü Sanat, Postmodernizm, Ses Sanatı, Transavangard (Avangard Ötesi) ve Yeni Dışavurumculuk. Bu akımlardan önemli bir kısmı günümüzde hala etkin bir konumdadır. Okunduğunda, kitabın kapsamı ile ilgili pek çok şeyin bu kitapta yer aldığı görülecektir.
Bununla birlikte, kitapta bulunamayacak tek şey, ‘Çağdaş Sanat’ kavramının sadece karşı-estetik modernist yaklaşım bağlamında iş üretenlere mal edilerek kitap yazıldıktan çok sonra kullanılmaya başlanmış bir terim olması nedeniyle bu kitapta kendine yer bulamamasıdır. Bunun tersi olamazdı zaten. Bir kesimin yaptıklarının genel bir şemsiyesi olarak kullanılmaya başlanan ve kapsadığı alanla ilişkisi tartışma götürür olan bu zorlama isimlendirmenin kitapta olmaması, kullanımdaki yanlışlığı ve ona yüklenen zorlama anlam açısından olmasından daha doğrudur ayrıca.
Her şeyin büyük bir hızla değiştiği ve akıp gittiği bu hız çağında, günümüzden yaklaşık 50 yıl önce yazılmış ‘Modern Sanatın Öyküsü’ kitabının, konuyla ilgilenenler ve araştırmacıların kitaplıklarında, ayrıca sanat derslerine yer verilen üniversitelerin ilgili bölümlerinin programlarında kaynak kitap nitelikli değişmez bir ders kitabı olarak yer alıyor olması, bu kitabın zamana dayanıklılığı ve amaca uygunluğuyla açıklanabilir ancak.
Söylemek bile fazla, ‘Çağdaş Sanat(!)’ kapsamına alınan akımların temel özelliği ‘karşı-estetik’ bir yaklaşımın ürünü olmalarıysa; öz ve biçim uyumunda oluşacak ‘estetik biçemi’ çağdaş sanat kapsamına almayacak, diğer bir söyleyişle çağdaşlığı tekeline alacak böylesi bir yaklaşım, varsın ‘insansız sanat’la oyalansın. ‘Modern Sanatın Öyküsü’nün de bazılarına göre eksiği bu olsun.
Modern Sanatın Öyküsü
Norbert Lynton
Çeviren: Prof. Dr. Cevat Çapan, Prof. Dr. Sadi Öziş
Remzi Kitabevi 2024 (6. baskı)
sanat tarihi, 400 sayfa.