Altar Kaplan’ın Camus Dansı’na neden eşlik ettim

17 Ekim 2024

Altar Kaplan’ın 'Camus Dansı' modern edebiyatın sınırlarını zorlayan, yenilikçi, çarpıcı, çok katmanlı bir roman; hepsinden önemlisi samimi. Matematiğin soyutlamasını yetkin kullanan Kaplan, okuyucusunu sürekli metinle etkileşime geçmeye zorluyor.

HİKMET AKYÜZ

Öncelikle itiraf edeyim ki ‘Camus Dansı’na kazaen eşlik ettim; gerçi “Hayat bir kazadır” denir. Bu cümleden kastımın Altar Kaplan ile tanışma sürecimiz diyerek manada müphem bir husus bırakmayayım. Kişisel olanın saklı kalması gerektiğine inanan biri olarak gelgelelim romana.

Altar Kaplan’ın yayımlanan altıncı eseri olan ‘Camus Dansı’ romanı, modern edebiyatın sınırlarını zorlayan ve okuyucusunu hayrete düşüren bir eser olarak öne çıkıyor. Roman, yalnızca anlatısıyla değil, aynı zamanda metinlerarasılık, sembolizm ve yapısal oyunlarıyla da dikkat çekiyor.

‘Camus Dansı’ üç saç ayağından meydana gelmekte. Ana metin diyebileceğimiz, ki romanın nüvesini teşkil eden ara metin ve bu metni besleyen diğer iki metinden birisi fotoğraf değerlendirme yazıları, diğeriyse dipnotlarda yer alan kısa hikâyelerdir.
Bütün romanlarını henüz yayımlanmadan bir kısmını ise taslak halindeyken okumuş biri olarak, benim gibi sadık okurların da hemen fark edeceği üzere, Kaplan’ın yayımlanan ilk romanı ‘Papadopulos Apartmanı’nda yer alan karakterlerden; Mehmet karakterinin yazdığı yüksek lisans tezinden nasıl ‘Halifeler Köyü’; ana karakterin okuduğu lipogram tekniğiyle yazılmış kitaptan ‘Aloda’; İrfan karakterinin İkinci Dünya Savaşı’na olan ilgisinden nasıl ‘İki Nehir Arası’ romanları ortaya çıktıysa, ‘Camus Dansı’da yine ‘Papadopulos Apartmanı’nda yer alan Ferdi M. isimli karakterin romanda yazdığı söylenen eserin ismidir. Bu yönüyle, ‘Papadopulos Apartmanı’ halen yazılmaya devam eden bir romandır. Bu hususa Altar Kaplan, kendisiyle yaptığımız bir röportajda değinmişti, o nedenle bu bahsi uzatmayacağım, merak edenler internetten bulabilirler…

Bütün anlamlarıyla Camus

Altar Kaplan’ın kendi ifadesiyle romana neden Türkçe imlaya uygun bir şekilde, ‘Camus’nün Dansı’ değil de ‘Camus Dansı’ ismi verdiğine gelince: “Bu tercihin temelde, romandaki ana karakterin betimlenmesine olan ihtiyaçtan kaynaklandığını söyleyebilirim. Fakat aynı zamanda kesme işaretinden sonra gelmesi gereken eklerdeki estetik uyumu gözettiğimi de buna eklemeliyim. Bu sayede, hem 20. yüzyılın en etkili Fransız yazarlarından, düşünürlerinden biri olan Albert Camus’yü hem de Türkçede, ‘su sığırı, manda, kömüş’ manalarına gelen ‘camus’ kelimesi ile birlikte kelimenin telaffuzuyla halk, devlet organlarının tümü anlamına gelen ‘kamu’ kelimesinin okuyucunun zihninde aynı anda çağrışım yapacağını düşündüğümü belirtmeliyim. Diğer taraftan romanın bu şekilde isimlendirmesinin bilinçli bir tercih olduğunu göstermek adına aynı ifadeyi, metinde Türkçe imla kurallarına uygun bir şekilde ‘Camus’nün Dansı’ şeklinde kullandım…”

Kaplan, ‘Camus Dansı’nda klasik anlatım kalıplarını yıkarak okuyucusunu sürekli olarak metinle etkileşime geçmeye zorluyor. Roman, geleneksel bir olay örgüsü yerine, anılar ve düşünceler arasında gidip gelen bir yapıya sahip. Bu yapısal oyunlar, okuyucunun romanı farklı açılardan değerlendirmesini sağlamakla kalmıyor okuyucusunu aktif bir katılımcı haline getirerek, anlatının bir parçası yapıyor. Bu manada, “Romanda Murat Germen’in bir fotoğrafı hakkında yazılan ‘Bir Fotoğrafı Öğrenmek’ isimli yazıda romanın kurgusunun dayandığı edebi, sanatsal arka planı anlamak mümkün” diyerek size bir ipucu vereyim.

Her okuyuşta yeni anlamlar keşfetmek

Romanın ana metnini bir yönüyle omurgasını besleyen dipnotlar ve fotoğraf yazıları kısmındaki felsefi sosyolojik göndermeler, Kaplan’ın yarattığı edebi dünyanın zenginliğini gözler önüne seriyor. Bu unsurlar, metni çokkatmanlı hale getirerek, okuyucunun her okuyuşta yeni anlamlar keşfetmesine olanak tanıyor. Ne var ki benim de halen anlayamadığım hususlar yok değil; örneğin Geppetto isimli karakter gerçekten var mı yoksa ana karakterin bir sanrısı mı ki bu yargıya metnin sonlarına doğru ona yolladığı bir mesajın (!) işaretiyle karşılanmasından anlıyoruz. Metinde yer alan şifreli mesajın anlamı ne? Bölüm numaralandırmalarının gelişigüzel olduğunu da düşünmüyorum ki ‘Papadopulos Apartmanı’ romanında Apartman Karar Defterleri hep asal sayılı dairelerin altında yer alıyordu, ‘Aloda’ romanında boşuna 18. sayfa boş bırakılmamıştı, ha keza ‘Halifeler Köyü’nde köylülerin ödedikleri vergileri gösteren kayıtlar ile ‘İki Nehir Arası’ndaki resimlerin sıralamasının kurgunun ana unsuru olduğunu romanı bitirince anlamanız ya da ‘Kırmızıyı Sevenler Derneği’nde ana karakteri metinden değil metne belli bir mantık çerçevesinde yerleştirilen görseller üzerinden tanımamız gibi say say bitmeyecek hususlar bunlar.

Matematiğin soyutlamasını yetkin kullanıyor

Kaplan’ın romanlarına aşina olanların hemen fark edeceği üzere, muhtemelen eğitimi ve mesleğinin ona kazandırdığı bir beceri olsa gerek kendisi matematiğin soyutlama yetisini eserlerinde gayet yetkin bir şekilde kullanıyor. İleride eserleri hakkında yapılacak daha kapsamlı çalışmalarla bakalım daha neler öğreneceğiz, inanın ben de merakla bekliyorum. Hak vereceğiniz üzere her ne kadar arkadaşınız da olsa bir yazara bu soruları yöneltmek abesle iştigal. Nitekim ilgi duyanlar için romanlar rafta okurunu bekliyor…

Sözün özü, ‘Camus Dansı’ metinlerarası ilişkilerle, sembollerle dolu; derin ve çok katmanlı bir roman. Bu durum, okuyucunun romanı farklı açılardan yorumlamasına olanak tanıyor ve eserin zenginliğini artırıyor. Kaplan, eserinde yalnızca Camus’ye, onun hayat ve absürd üzerine düşüncelerine değil, aynı zamanda diğer edebi ve felsefi metinlere de göndermeler yaparak, metinlerarasılığın en güzel örneklerinden birini sunuyor. Bu göndermeler, romanın ana temasını daha da zenginleştiriyor ve okuyucunun farklı metinler arasında bağ kurmasını sağlıyor.

Altar Kaplan’ın ‘Camus Dansı’ modern edebiyatın sınırlarını zorlayan, yenilikçi, çarpıcı bir roman; hepsinden önemlisi samimi, bunu her satırında hissediyorsunuz. Yapısal ve dilsel yenilikleri, görsel ve edebi imgeleriyle edebiyatın sınırlarını zorlayan bir deneyim sunan ‘Camus Dansı’ modern edebiyatın önemli örneklerinden biri olmaya namzet bir eser.
Ve en başta söylediğim sözü şu şekilde tamamlayayım: “Camus Dansı’na eşlik ettim çünkü her kaza aynı zamanda bir hayattır.”

Camus Dansı
Altar Kaplan
Alfa Yayınları, 2024
roman, 376 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.