Mola vermek, hem kişisel hem de profesyonel yaşam kalitesini artırmak için kritik bir adım. Uluslararası firmalar 'sabbatical' adı verilen izinlerle çalışanlarının bu ihtiyacını karşılayarak sağlıklarını ve motivasyonlarını artırmayı hedefliyor.
Gerçekten ama gerçekten mola vermeyi, durmayı biliyor muyuz?
Mola vermek sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal, zihinsel ve duygusal sağlığı korumak için kritik bir unsur. Yıllarca kişisel ve profesyonel zorluklarla başa çıkarken durmaksızın devam etmenin uzun vadede büyük yük ve stres oluşturmadığını söyleyebilir miyiz?
Kanser oldum, mola vermedim.
Babam öldü, mola vermedim.
Evlendim, balayı için mola vermedim.
Boşandım, mola vermedim.
Annem hastalandı, mola vermedim.
Ve hayat bir anda bana mola ver dur dedi… Durdum.
Peki, ne değişti…
Ruhsal Mola: Kişisel zorluklar ve stresli dönemler ruhsal olarak tükenmeye neden olabilir. Ruhsal mola bu yüklerden uzaklaşmamı, duygusal dengemi yeniden kazanmayı, yenilenmeyi ve enerji toplamamı sağladı.
Zihinsel Mola: Sürekli düşünmeye ve her an odaklanmaya ara vermek dinlenmemi sağladı, stresimi azaltmama yardımcı oldu, böylece daha yaratıcı ve etkili düşünmeye başladım.
Rutini Değiştirme: Bilgisayar başında sürekli oturmaya son vermek fiziksel ve psikolojik sağlığımı yeniden kazanmama yardımcı oldu ve hareket kabiliyetimi geliştirdi.
Bakış Açını Tazeleme: Rutinin dışına çıkmam dünyadaki farklı konulara kulak kabartmama destek oldu, yeni deneyimler kazanmamı sağladı ve içimden farklı bir ben çıktı.
Maalesef ülkemizdeki pek çok firma çalışanlarının duygusal durumlarına yeterince önem vermiyor. Bu durum olumsuz ruh hâllerinin zamanla ilerlemesine ve tükenmişlik sendromu olarak kendini göstermesine yol açıyor. Oysa mola vermek hem kişisel hem de profesyonel yaşam kalitesini artırmak için kritik bir adım. Uluslararası firmalar ve küresel ağlar, “sabbatical” adı verilen izinlerle çalışanlarının bu ihtiyacını karşılayarak sağlıklarını ve motivasyonlarını artırmayı hedefliyor.
“Sabbatical” (ya da “sebatical”), genellikle çalışanların belli bir süre boyunca işlerinden izin alarak dinlenmeleri, yenilenmeleri veya kişisel gelişimleri için zaman ayırmaları anlamına geliyor. Sabbatical izni genellikle uzun vadeli çalışanlara tanınan mükemmel bir hak. Çalışanların uzun süreli bağlılıklarını ödüllendirmek ve onların kişisel gelişimlerine destek olmak amacıyla sunulan değerli bir fırsat. Bu süre boyunca çalışanlar işlerinden ayrılarak (genellikle ücretli) kendi ilgi alanlarına yönelik çalışmalar yapabilir, seyahat edebilir, eğitim alabilir veya dinlenme amaçlı zaman geçirebilirler.
Sabbatical işverenin tarafından belirli koşullar altında verilir. Bu süreçte çalışanların işe geri dönmeleri öngörülür ve genellikle belirli bir süre ile sınırlıdır (örneğin üç ay, altı ay, bir yıl gibi).
Sabbatical neye yardımcı olur:
Kişisel Gelişim: Çalışanlar, bu süre zarfında kişisel ilgi alanlarına yönelik çalışmalar yapabilir, yeni beceriler öğrenebilir veya kendilerini geliştirebilirler.
Yenilenme ve Dinlenme: Yoğun iş temposundan uzaklaşmak, zihinsel ve fiziksel olarak yenilenmeye yardımcı olabilir.
Motivasyon ve Verimlilik: İşten belli bir süre uzaklaşmak, çalışanın iş yerine geri döndüğünde daha yüksek bir motivasyon ve verimlilikle çalışmasını sağlayabilir.
Yaratıcılık ve Yenilik: Yeni deneyimler ve perspektifler kazandıran bu süreç çalışanın yaratıcı düşünme yeteneğini artırabilir ve yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir
Özetle sabbatical’in çalışanın iş verimini artırması, yenilenmesi ve motivasyonunu yükseltmesi açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bir anlamda iş ve kişisel yaşam arasında denge kurmak isteyen çalışanlar için önemli bir araç.
Mola vermek, dinlenmek, yeniden enerji toplamak ve zihinsel ile fiziksel olarak yenilenmek son derece önemlidir. Hem iş hayatında hem de günlük yaşamda bu ihtiyaç büyük bir yer tutar. Ancak ben kurumsal hayatta bunu başaramadım; değerini geç öğrendim. Kişilerin bu ihtiyacı talep etmesi ve kurumların, talep gelmeden çalışanlarına uygun ortamı sağlaması, daha medeni günlere ulaşmamızı sağlayacak.
Yakın gelecekte ülkemizdeki tüm şirketlerin benzer tazelenme (sabbatical) dönemlerini başlatması en büyük temennim.
23 Aralık 2024 - Yeni yıla pozitif bir adım!
17 Aralık 2024 - Kişisel deneyimden toplumsal dönüşüme
10 Aralık 2024 - Yeniden 20’li yaşlarda olmak ister misiniz?
3 Aralık 2024 - İyilik, insanlık için yeni bir başlangıç
26 Kasım 2024 - 25 Kasım: Hep birlikte şiddete dur dediğimiz gün
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.