Aşk mı, Kursk bu haldeyken? Rusya’dan sınırdaki askerlerine ‘Flört uygulamaları kullanmayın’ uyarısı
Ukrayna savaşı bin günü aşkın süredir devam ediyor. Savaşın Rusya topraklarına sıçradığı bugünlerde tarafların savaş kayıpları gündeme geldi. Batı istihbaratına göre bu bin günde 700 bin Rus askeri, 400 bin Ukraynalı asker hayatını kaybetti.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin üstünden bin günü aşkın süre geçti. Savaş sadece iki ülkeyi değil Avrupa’yı da etkiledi. Rusya’ya tepki olarak ticareti kesen Batı hızını alamayıp Rus kültürünü de yok sayma yolunda adımlar attı. Ama tabii savaşın en çok can yaktığı yer cephe oldu. Batılı kaynaklara göre Rusya 700 binden fazla asker kaybederken Ukrayna’nın kayıplarının 300 bin ila 400 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.
Tüm bu kayıplara rağmen her iki taraf da savaştan vazgeçmeyi düşünmüyor. Hatta son günlerde savaş iyice kızıştı. Peki bin gündür bu bölgede neler oluyor?
Aslında ölüm ve yaralanmalar konusunda net bir bilgiye ulaşmak çok da mümkün değil. Moskova ve Kiev kayıplarını olabildiğince az göstermeye çalışıyor. NATO istihbarat örgütleri Ukrayna’yı desteklemesinin sonucu olarak Rusya’nın ölü sayılarını daha yüksek gösterme motivasyonuna sahip. Yani tarafsız bilgiye ulaşmak pek de kolay değil.
👉Ukrayna kayıp sayılarını sıkı sıkıya koruyor, gazetecilerin konuyla ilgili haber yapmasını engelliyor, müttefiklerinden bilgi saklıyor ve nüfus verilerini yayınlamıyor.
👉Öte yanda bağımsız Rus gazeteciler ve araştırmacılar ölü ilanlarından, mezarlıklardan, sakatlık ödemelerinden bilgi toplayarak Rusya’nın kayıplarını ve yaralılarını saymak için yenilikçi yollar buldu.
Bağımsız Rus haber kuruluşları Mediazona ve Meduza ile BBC’nin işbirliği ile ortaya konan verilere göre Rus ordusunun ekim ayı sonuna kadar ortalama 444 bin yeri doldurulamaz kayıp verdiği tahmin ediliyor. Tabii bu bağımsız gazetecilerin toplayabildiği verilerden yola çıktığı sayılar. Kayıtlara geçirilmeyen ölümlere değinen gazeteciler bu sayının çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyor.
NATO üyelerinin tahminlerine göre Rus ordusunun şimdiye kadar kaybettiği ya da yaralanan askerlerinin sayısı 725 bin kadar. Bu sayı doğruysa günde yaklaşık 725 kaybın olduğu anlamına geliyor. Bu da her gün yaklaşık bir piyade taburu kaybetmekle eşdeğer. Batı medyasının tahminlerine göre Rus kuvvetleri bu yılı neredeyse 800 bin kayıpla kapatabilir.
Rus ordusunun savaş boyunca kaybettiği diğer şeyler arasında muharebe tankları, güdümlü füze kruvazörü, denizaltı, savaş uçakları ve nükleer kapasiteli bombardıman uçakları dahil on binlerce silah kaybettiğini de not düşelim. Rus ordusunun savaşta kaybettiği envanteri yeniden kurması yıllarını alabilir, bunun ülkeye maliyeti milyarlarca dolar olacak.
Tabii savaşta ağır hasar alan tek taraf Rusya değil. Ukrayna kayıpları konusunda tıpkı Rusya gibi ketum davranıyor. Yine de Ukrayna’nın da savaş boyunca 300 bin ila 400 bin arasında kayıp verdiği tahmin ediliyor. Batı medyasına göre aradaki bu farkın sebebi Ukraynalıların yaralı sayısının Ruslardan daha fazla olması. Bir diğer sebep olarak da Rusya’nın savaşta askerlerini çok daha tehlikeli durumlara sokması gösteriliyor.
Pentagon bu istihbaratları uydu görüntülerinden, iletişimdeki kesintilerden, hükümet açıklamalarından, sosyal medya paylaşımlarından ve haber makalelerinden çıkardıklarını söylemişti. ABD’li yetkililer buldukları sonucun “güvenilirliği düşük değerlendirmeler” olduğunu söylüyor.
🔴Meduza’nın hükümetin veri tabanına dayandırdığı habere göre Rusya Savunma Bakanlığı haziran ayında askerlik hizmetine uygun 33 milyon erkek olduğunu duyurdu. İşgalden önce Rusya’nın bildirdiği potansiyel asker sayısı altı milyondu. Rusya’nın bütçe analizine göre bu yılın ilk yarısında günde yaklaşık 900 erkek Rus ordusuna katılmış.
Savaş ilk başladığında Rusya’nın çok kolay bir şekilde üstünlüğünü ilan edeceği tahmin edilmişti. Ama öyle olmadı, işte bin gündür devam eden, zaman zaman da harlanan bir savaştan bahsediyoruz. Oysa Rusya’nın elinde dünyanın en büyük nükleer cephaneliği var. Asker gücü bakımından da Ukrayna’nın çok daha üstünde. Ancak Ukrayna’nın arkasında büyük bir Batı desteğinin olduğu unutulmamalı. Bugüne kadar ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’ya desteklerini hiç kesmedi.
30 Eylül itibariyle ABD’nin Ukrayna’ya desteği 183 milyar dolara ulaştı. Yine eylül itibariyle Avrupa’nın Ukrayna’ya askeri, mali, insani ve mülteci desteği 133 milyar doları buldu. Öbür tarafta Avrupa ile ticari işbirliği büyük ölçüde donmuş bir Rusya’dan söz etmek mümkün. Gerçi Rusya bu açığını kendine yeni müttefikler oluşturarak aşıyor. Bunların başında Çin geliyor. Tabii ABD, Rusya’yla ortak iş yapan ülkeleri yaptırımla korkutmaya çalışıyor.
Aslında bu savaşın başlama sebebi Ukrayna’nın NATO’ya katılma ihtimaliydi. Belki Ukrayna NATO’ya katılamadı ama Afganistan’daki savaştan bu yana ruhunu yitiren NATO’yu yeniden canlandıran Ukrayna savaşı oldu. Ayrıca yıllarca tarafsızlığını korumayı başarmış İsveç ve Finlandiya da NATO üyesi oldu.
NATO’ya üye ülkeler savunma harcamalarını artırarak lojistik ve mühimmat üretimine yatırım yaptı, ki bu ülkelerden biri de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra askeri yatırımlarını epey azaltan Almanya da dahil. Bu da NATO ülkelerinin savaşa daha da hazır hale gelmesine yaradı.
Tabii NATO ruhunun ABD’de Trump döneminde nasıl etkileneceği belirsiz. En son Trump mitinglerinde “Savunmasına yatırım yapmayan ülkeyi Rusya’nın önüne yem ederiz” diyordu. Ayrıca savunma bakanlığının başına da Pete Segbeth denen, NATO’nun anlamını yitirdiği düşünen bir ismi getirmeyi düşünüyor. Pete’in daha önce kaleme aldığı kitapta NATO ile ilgili eleştirileri de şöyle: “Modası geçmiş, silahları bitmiş, işgal edilmiş ve güçsüz. Son yüz yıldır Avrupa’nın ‘acil durum numarası’ olan Amerika, neden kendini beğenmiş ve etkisiz ulusların geçmişte yapılmış, tek taraflı ve artık geçerliğini yitirmiş savunma anlaşmalarını kabul etsin ki? NATO ülkeleri kendi savunmalarına gerçekten yatırım yapsaydı belki ama yapmıyorlar. Ordularının içini boşaltıp Amerika’dan yardım istiyor, sonra da kural kural diye çığrınıyorlar.”