"Ortadoğu geçmiş zamanla yazılamaz, şimdiki zamanda yazılmaktadır. Her gün haberlerde yazılmaya devam ediyor" diyen usta gazeteci Murat Yetkin, yeni çıkan 'Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı', Türkiye-Ortadoğu ilişkileri üzerine rehber bir çalışma.
Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden Murat Yetkin, rehber, başucu kaynağı niteliğindeki ‘Meraklısı İçin’ serisine ‘Casuslar Kitabı’, ‘Entrikalar Kitabı’, ‘Darbeler Kitabı’nın ardından ‘Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’yla (Doğan Kitap) devam ediyor.
Şu sıralar Suriye’de yaşanan gelişmelerin de gösterdiği gibi hareketliliğin hiç bitmediği bir coğrafya olan Ortadoğu’nun tarihinin geçmişte değil, şimdiki zamanda, her gün izlediğimiz haberlerde yazılmaya devam ettiğini altını çizen Yetkin, kitabın sunuşunda şu ifadeleri kullanıyor:
“Ortadoğu (tarihi) geçmiş zamanla yazılamaz, şimdiki zamanda yazılmaktadır.
Türkiye’nin dört Cumhurbaşkanı Filistin Cephesi’nde çarpıştı, ikisi İngilizlerin Mısır’daki esir kampında kaldı. Hepsi Kurtuluş Savaşı’nda ön saflardaydı.
Türkiye’nin üç Cumhurbaşkanı, zamanında Sovyetler Birliği olan Rusya’ya karşı İsrail ve İran’la kurulan gizli istihbarat işbirliği anlaşmasında görev almıştı.
Uygarlıkların ve savaşların beşiği Ortadoğu’da rüzgârların ve ittifakların ne kadar çabuk yön değiştirdiğini biliyorlardı.
Nitekim Türkiye’nin NATO müttefiki ABD’nin bir başkanı, PKK liderinin yakalanıp hapsedilmesine yardımcı olurken, bir başkasının PKK’nın Suriye koluyla askeri işbirliğine gittiğine tanık olduk.
Kitapta ‘Başka bir Suriye siyaseti mümkün müydü?’ sorusuna yanıt ararken, Gazze faciasıyla dünyanın vicdanını kanatan İsrail-Filistin çatışmasını ya da Kürt milliyetçiliğini mercek altına alırken, bütün bunların bir asır önce yarım kalmış hesaplardan ayrı düşünülemeyeceğine tanık olacaksınız. Siyasal İslamcılığı uluslararası ilişkilerde kullanma fikrinin İngiliz icadı olmayıp onların başka bir müttefikimizden kopya çekip geliştirdiğine de…
Düşünün ki ‘Ortadoğu’ ifadesi bile bizlere, bölgemizin halklarına ait değil: Nerenin ortası, nereye göre doğu, değil mi? Kitapta bulacaksınız.
Coğrafyamızda yüzlerce kez tekerrür eden tarih elbette geçmiş zamanla anlatılamaz, her gün haberlerde yazılmaya devam ediyor.”
Yine Ortadoğu coğrafyasıyla ilgili ‘Kürt Kapanı: Şam’dan İmralı’ya Öcalan’, ‘İyi Günler Bay Başkan: Körfez Savaşı’nda Özal-Bush Görüşmeleri’ kitapları bulunan Murat Yetkin’in ‘Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’ndan tadımlık bir bölüm sunuyoruz.
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Mehmet Akif Ersoy, ‘Safahat’
‘Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’, Türkiye-Ortadoğu ilişkileri üzerine olabildiği kadarıyla belgelendirilmiş ve özellikle son dönemdeki gelişmeler için kaynak ifadelerine dayandırılmış bir çalışma oldu. Bazı okurların okumaktan, duymaktan hoşlanmayacakları bilgileri ve bakış açılarını da bulacaksınız. Bölgemizde pek az şey göründüğü gibi ve siz zaten gerçeğin her zaman algılanan gerçeklik olmadığının farkındasınız ki bu kitabı alıp okumaya başladınız.
Elinizde tuttuğunuz kitabın son taslağını yayınevine teslim ettiğim 23 Ekim 2024 günü, PKK Ankara’da bulunan Türkiye’nin en stratejik askeri sanayi üretim üslerinden biri olan Türkiye Uzay ve Havacılık (TUSAŞ) tesislerini bastı. TUSAŞ, son yıllarda PKK’ya ağır hasar veren insansız hava araçlarını (İHA) tasarlıyor ve imal ediyordu. İki militan, üssün akıl almaz güvenlik zafiyetinden de yararlanarak beş sivili öldürüp üzerlerindeki bombaları patlatarak intihar etti. Bir gün önce MHP lideri Devlet Bahçeli yarım asırdır Ortadoğu denkleminde yer tutan örgütün hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın tahliye edilip örgütünü dağıtması önerisinde bulunmuştu.
Son taslağın ilk düzeltmelerinin geldiği 26 Ekim günü İsrail, İran’ın İHA üretim tesisleri dahil askeri hedeflerine karşı, uçak, füze ve İHA’ların kullanıldığı bir saldırı düzenledi. Bu, İran’ın 2 Ekim’de İsrail’e attığı füzelere yanıttı. İran’ınkiyse İsrail’in 27 Eylül’de Lübnan’daki Hizbullah karargâhına saldırıp Ortadoğu’nun son kırk yılına damgasını vurmuş bir başka örgütün liderini, Hasan Nasrallah’ı öldürmesine misillemeydi.
Verdiğim bu tarihler, olaylar daha yazıldığı anda eskidi ama geçmişte kalıp tarih olmadı.
Ortadoğu’da tarih hiçbir zaman geçmiş zaman olmadı; hep şimdiki zamanda yaşanageldi.
O nedenle kaldığım yerden sürdürüyorum.
26 Ekim’de İsrail’in Gazze’de öldürdüğü Filistinli sayısı 16 bin 765’i çocuk olmak üzere 42 bin 847’ye, Batı Şeria’da öldürdükleriyse 166’sı çocuk olmak üzere 760’a ulaşmıştı. İngiliz yardım kuruluşu OXFAM’a göre İsrail’in askeri operasyonlarında bir yılda öldürülen çocuk sayısı Suriye iç savaşı ve ABD’nin Irak’ı işgali sırasında öldürülen çocuk sayısını kat kat geçmişti. Bu katliam, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın Gazze sınırını geçerek İsrail’de çocuklar dahil 1200 kişiyi öldürüp 8700 küsur kişiyi yaralamasının ardından başlamıştı.
Kitabın ilk düzeltmelerini geri gönderdiğim 27 Ekim günü Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, NATO üyelerinin Ukrayna’ya Rusya’nın içlerini vuracak menzilde silah verip bunların kullanılmasına izin vermeleri durumunda, gerekirse nükleer silahla karşılık verebileceklerini söylüyordu. Ukrayna’nın Ortadoğu’yla ne ilgisi olduğunu sormayın lütfen. ABD Başkanı Joe Biden benim bu önsözü yazdığım 3 Kasım günü, yani 5 Kasım ABD Başkanlık seçimlerine iki gün kala, nükleer silah taşıma kapasiteli iki B-52 stratejik bombardıman uçağını “İsrail’in savunulmasına” takviye olarak Katar’a göndermişti. Hedef görünüşte İran’ı İsrail’e yeni bir saldırıdan caydırmaktı ama bu yakınlık işler sıcak çatışmaya dönüşürse ABD’ye Rusya’nın içlerini vurmak için en az 10 saat kazandıracaktı.
ABD’de ikinci Donald Trump döneminde belirsizlikler daha da artacağa benziyor; her şeyin iç içe geçtiği bir dönemde siyasi analizleri birbirinden kesin çizgilere ayrılmış coğrafi tanımlarla yapma imkânı daha da zayıflıyor.
Zaten ancak Ortadoğu’nun sadece Müslüman ve Arap coğrafyasından ibaret olduğu yanılsaması Rusya-Ukrayna savaşının “Ortadoğu’yla ne ilgisi” olduğunu sordurabilirdi.
Ortadoğu kavramının kendisi bölgemize yabancı, bölgemizi dışarıdan tanımlayan bir kavram. Sömürgeciliğin sonlarına doğru, emperyalizmin tırmanmakta olduğu 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başında kullanılmaya başlamış. İlk olarak İngiliz sömürge idaresi altındaki Hindistan’dan çıkmış. Londra’ya göre “Doğu” Hindistan’dı; “Uzakdoğu” Çin, Japonya; bizim buralar ise “Yakındoğu”. “Ortadoğu” kavramını Hindistan ile Kuzey Afrika arasında kalan coğrafyayı tanımlamak için yazılı metinlerde ilk kullanan ise Amerikalı donanma stratejisti Alfred Thayer Mahan olmuş; 1902 yılında. Daha öncesi yok. Bizlere de İngilizlerin -tıpkı saat ölçüsü gibi- Greenwich’e göre tanımladıkları, aslında onlara göre Doğu olan kavramı sorgulamadan benimsemek düşmüş; yerine bir şey koymayı düşünmeden.
Kitabın adı ‘Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’; aramızda kitap yoluyla işletişim kurabilmek için ben de bu kavramı kullanacağım zorunlu olarak ama itirazımı böylece paylaşmak istedim.
Kitabın yazıldığı 2024 yılında Türkiye hâlâ kuzeyinde, Karadeniz havzasında Rusya’nın Ukrayna savaşı, güneyinde PKK üzerinden kendi iç güvenliğini de ilgilendiren Suriye iç savaşı, bu savaş nedeniyle güney sınırlarındaki ABD, Rusya ve doğu komşusu İran’ın varlığı, İsrail’in Filistin’den sonra Lübnan’a göz diktiği kanlı yayılmacı savaş, Doğu Akdeniz’i Kıbrıs Adası ve Süveyş Kanalı adasının bir silah yığınağına çeviren gerilim ve Kafkaslarda Türkiye’nin de taraf olduğu Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ile çevriliyken Doğu Avrupa, Ortadoğu gibi kavramsal ayrımlar suni kalıyor.
Soğuk Savaş’tan bir örnek vereyim. Adana’daki İncirlik Üssü 1952’de ABD tarafından Main Operating Base [Ana Harekât Üssü] statüsünde –nükleer silah depolama kapasitesiyle– kurulduğunda temel hedeflerinden birisi, savaş durumunda Sovyetler’in, Karadeniz-Boğazlar yoluyla Akdeniz’e ve ayrıca Kafkaslar üzerinden İran, Irak ve Arap Yarımadası’ndaki petrol yataklarına inmesini engellemekti.
İyi Günler Bay Başkan –
Körfez Savaşı’nda Özal-Bush Görüşmeleri
Murat Yetkin
Doğan Kitap, 2022
312 sayfa.