Her yıl, Fas Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle Amadeus tarafından düzenlenen MEDAYS Zirvesi için Tanca’ya, Policy Center for the New South’un OCP desteğiyle yürütülen Atlantic Dialogues toplantıları için ise Marakeş ve Rabat’a geliyorum.
Bu yıl özellikle kritik minerallerin ve nadir toprak elementlerinin stratejik önemini anlattım; enerjideki geçiş sürecinin rekabet gücü üzerindeki olumsuz etkilerini de ele aldım. Fas televizyonlarında son Suriye gelişmelerini yorumladım.
Fas’a bu kadar sık gelmek insanlarını, sanatını, doğasını ve antikalarını her geçen yıl daha fazla keşfetmeme olanak tanıyor. Burada edindiğim dostluklar çok değerli, ve belki önümüzdeki yıllarda prestijli bir üniversitede yılda iki kez misafir hoca olarak ders verme fırsatım olacak.
Şu anda Fas’ın en modern ve yeşil kenti Rabat’ta bulunuyorum. Kral Muhammed VI’nin himayesinde, lüks otellerde özel olarak ağırlanıyoruz; bazı geceleri 2000 doları bulan konaklama bedelleriyle adeta kuş şutüyle besleniyoruz. Ancak her gittiğim ülkede yaptığım gibi bu parıltılı ama aynı zamanda yanıltıcı dünyanın ötesine geçip Rabat’ın varoşlarına doğru yol alıyorum.
Bu şehri gerçek anlamıyla görmek, toplumsal yapının en derin izlerini gözlemlemek her zaman bana daha fazla şey öğretiyor. Burası sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir geçiş noktası gibi. Yüksek binalar ve modern altyapılar alabildiğine yeşillik bir yandan Fas’ı geleceğe taşırken, öte yandan derin toplumsal çelişkiler ve yoksulluk kırsalda hâlâ devam ediyor.
Bu iki dünya arasındaki dengeyi kurabilmek Fas’ın en büyük zorluklarından biri.
Fas’ı anlamanın bir başka önemli yönü toplumsal yapısındaki derin gerilimleri keşfetmek. Berberiler ve Araplar arasındaki tarihsel gerilim bu coğrafyada yaşayanların kimliklerini şekillendiren en önemli faktörlerden biri. Arap kültürünün baskın olduğu Fas’ta, Berberiler ülkenin en eski yerli halkı olarak kültürel mirasında önemli bir yer tutuyor.
Atlas Dağları’ndan Sahra Çölü’ne kadar genişleyen coğrafyada yaşayan Berberiler Fas’ın nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ini oluşturuyor. Ancak tarih boyunca Arap kültürünün etkisiyle bastırılmış bir kimlikleri var.
Son yıllarda Berberi kültürünün yeniden canlanması için bazı adımlar atılsa da toplumsal hiyerarşide hâlâ alt sıralarda yer alıyorlar. Berberilerin dili ve kültürü birçok Faslı tarafından dışlanmaya devam ediyor.
Kral Muhammed VI’nın reformları bazı sorunları çözmeyi hedeflese de geleneksel değerlerle modernleşme arasındaki çatışmalar toplumsal yapıyı dönüştürmede hala büyük engeller oluşturuyor.
Fas sadece kültürel ve toplumsal açıdan değil, coğrafi açıdan da önemli bir ülke. Cebelitarık Boğazı’nın güney kıyısında yer alması Fas’ı Avrupa, Afrika ve Arap dünyası arasında kritik bir geçiş noktası yapıyor. Bu stratejik konum Fas’a deniz yolları açısından büyük bir avantaj sağlamıyor sadece; jeopolitik anlamda da güçlü bir rol oynuyor.
Avrupa ile güçlü ekonomik ilişkilerinin yanı sıra ABD ve Orta Doğu ile de güvenlik ve diplomatik ortaklıkları sürekli güçleniyor. 2020’de İsrail ile diplomatik ilişkiler kurarak Ortadoğu’daki etkinliğini artıran Fas her geçen gün küresel alandaki etkisini daha da pekiştiriyor.
Fas gastronomik açıdan da büyüleyici bir ülke. Fas mutfağı tarihsel olarak Akdeniz ve Arap mutfaklarının bileşiminden doğmuş, kendine özgü tatlar ve tariflerle zenginleşmiş. Fas’a her gelişimde bu mutfağın derinliklerine dalmak kültürü daha iyi anlamama yardımcı oluyor.
Tajin, kuzu eti, tavuk, sebze ve kuru meyvelerin bir arada piştiği, Fas’ın en bilinen yemeği. Sofrada her zaman özel bir yer tutan kuskus cuma günleri yapılan geleneksel yemeklerden. Harira Ramazan’da vazgeçilmez olan zengin bir çorba. Pastilla tatlı ve tuzlu karışımının mükemmel bir örneği olarak Fas mutfağının zarif yanını simgeliyor. Her yudumda Fas halkının misafirperverliği hissediliyor. Nane çayı ise her evin kapısında size hoş geldiniz diyen bir simge.
Fas’ı keşfetmek sadece büyük şehirleri gezmek değil, ülkenin tarihini, kültürünü ve doğasını da derinlemesine anlamak anlamına geliyor. Fes, dar sokakları ve tarihi medinasıyla büyüleyici bir şehir. Fes el-Balı’daki Chouara Deri Tabağlama Çarşısı dericiliğiyle ünlü ve Fas’ın geleneksel yaşamını en iyi şekilde yansıtan bir yer.
Marakeş rengârenk pazarları, sarayları ve bahçeleriyle ünlü. Jemaa el-Fnaa Meydanı akşamları şölene dönüşürken Majorelle Bahçesi ve Bahia Sarayı da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Fas’a yapacağınız bir yolculukta Essaouira’yı da ziyaret etmeyi unutmayın. Tarihi liman kenti, sakin plajları ve beyaz-mavi evleriyle huzurlu bir deneyim sunar. Rif Dağları’nda doğa yürüyüşleri yapabilir, Chefchaouen’in mavi tonlara boyanmış evlerinde kaybolabilirsiniz.
Güneydeki Ouarzazate ve Merzouga ise çöl manzaraları ve antik yapılarıyla sizi başka bir dünyaya götürecek.
Fas, Türkiye ile de yakın ilişkiler kurmuş bir ülke. Ticaret, kültür, sağlık ve inşaat alanlarında önemli bir işbirliği söz konusu. Fas Türkiye için Kuzey Afrika’daki stratejik ortaklardan biri haline gelirken Fas’a yapılan Türk yatırımları ve büyük projelerdeki Türk müteahhitlik firmaları her geçen yıl artıyor. 2023’te Fas ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2.5 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştı.
Fas jeopolitik konumu, kültürel derinliği ve toplumsal dinamikleriyle büyüleyici bir ülke olmaya devam ediyor. Her ziyaretimde bu ülkenin hem çelişkilerini hem de zenginliklerini daha yakından gözlemleme fırsatı buluyorum.
Fas bana sürekli yeni bir şeyler öğretiyor. Her gidişimde buraya olan bağım biraz daha güçleniyor. Ve ben bir sonraki seyahatimi sabırsızlıkla bekliyorum.
22 Aralık 2024 - Konforun tuzakları, hayatın gerçek ritmi ve tavsiyeler
18 Aralık 2024 - Yeni Suriye politikası: Stratejik bir vizyon
15 Aralık 2024 - Cebelitarık’ın Afrika kıyısında: Fas’ın zenginliği, çelişkileri ve çekiciliği
13 Aralık 2024 - Suriye’de Erdoğan’ın hakkı Erdoğan’a, ama zor sorular yanıt bekliyor
9 Aralık 2024 - Avrupa Birliği’nin enerji krizi sanayileşmeyi de çökertti