Steve Brusatte, 'Memelilerin Yükselişi ve Saltanatı'nda doğanın hükümranlığını uzun süre elden bırakmamış dinozorlardan memelilerin nasıl tahtı devraldığını epik bir anlatıyla ele alıyor. Evrimsel biyolojiye ilgi duyan herkes için eşsiz bir kitap.
Canlılık tarihine bugünden geriye dönüp bakmak insanının yerini anlamayı zorlaştıracak düzeyde çok fazla bilginin arasında kaybolmayı getirebilir. Çünkü insanın biyolojik tarihine bakınca primatların da özel tarihine bakmak gerektiği, memelilerin tarihini de incelemek hatta ve hatta bir zamanlar dünyanın ‘hükümdarları’ dinozorların tarihine dahi bakmak gerekiyor. Bir popüler bilim kitabıyla bunu yapmaya çalışmak da oldukça özel bir iş oluyor tabii…
Popüler bilim kitapları esasında okuyucuları bilimsel dünyanın karmaşık detaylarına davet ederken bir çifte sorumluluk üstlenir: Bunlardan birisi bilgi aktarımında titizlikle hareket etmek ise diğeri de bu bilgiyi heyecan verici ve anlaşılır bir şekilde sunmak. Memelilerin tarihi açısından da paleontolog ve evrimsel biyolog Stephen Brusatte bunu oldukça iyi yapmışa benziyor. Yakın zamanda Koç Üniversitesi Yayınları’ndan Mehmet Doğan’ın çevirisiyle yayımlanan Steve Brusatte’ın ‘Memelilerin Yükselişi ve Saltanatı’ adlı eseri, memelilerin evrimsel hikâyesini epik bir anlatıyla ele alıyor. Daha öncesinde ‘Dinozorların Yükselişi ve Çöküşü’ ve ‘Dinozorlar Çağı’ kitaplarından da tanıdığımız Brusatte’ın bu kitabının ardında, doğanın hükümranlığını uzun süre elden bırakmamış dinozorlardan memelilerin nasıl tahtı devraldığının derin bir anlatımı var.
Brusatte, 325 milyon yıl öncesinin Karbonifer döneminden günümüzün modern ekosistemlerine kadar memelilerin evrimsel yolculuğunu kapsamlı bir şekilde incelemeye girişmiş. Bu süreçte, okuyucuyu memelilerin tarihöncesi akrabalarından pelycosaur’lara, therapsidlerden cynodont’lara, oradan modern memelilere kadar uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. Yazar, bu grupların her birinin çevresel zorluklarla ve adaptasyonlarla şekillendiğini vurgularken, evrimsel başarıların birer tesadüf olmadığını, doğal seleksiyonun da geleceği planlamadığını çarpıcı bir şekilde örneklerle de gösteriyor.
Elbette bu kitapta bir memeli olan bizler, insanlar da unutulmuyor. Brusatte çok küçük bir kısım ayırmış olsa da kitapta aslında işlendiği o son bölümde de sıkça göstereceği gibi kitabın başında da hatırlatmasını yapıyor:
“Memelilerin tarihi bizim tarihimdir. Doğamızın derinliklerini ancak atalarımızı araştırarak anlayabiliriz.”
Kitap, memelilerin dinazorlarla yan yana yaşadığı dönemleri de oldukça geniş biçimde ele alıyor. Brusatte, bu dönemi ‘dinozorların memelileri baskıladığı kadar memelilerin de dinozorları küçülmekten alıkoyduğu’ şeklinde özetliyor. Bu etkileşim de aslında evrimin ne derece karmaşık olduğunu ve dinamik doğasını anlamak için önemli bir perspektif sunuyor.
Kitap “tuğla gibi” hacmiyle ve işlediği konunun tekniğiyle göz korkutsa da Brusatte, evrimsel biyoloji ve paleontolojinin teknik detaylarını okuyucuya aktarırken didaktik bir dilden uzak duruyor. Örneğin daha kitabın hemen başında Tom Kemp’in ‘bağıntılı ilerleme’ kavramı gibi teknik konuları çarpıcı örneklerle açıklıyor; mesela, çenede yaşanan yapısal değişikliklerin iç kulak kemiklerinin evrimine nasıl yol açtığını anlatırken bunu sade ve etkileyici bir şekilde yapıyor.
Fosil bulgularına dayanan açıklamalar, DNA analizleriyle destekleniyor ve memelilerin evrim ağacında önceki anatomik sınıflandırmalara göre ne gibi yeni farklılıklar olduğunu gözler önüne seriyor. Erken memeli evrimi sırasında birkaç kez, anatomik, davranışsal ve işlevsel özelliklerin tamamı birlikte değişiyordu ve bu da neyin neyi tetiklediğini çözmeyi zorlaştırıyordu. Sinodontların boyutlarının küçülmesi ve büyüme, metabolizma, diyet ve beslenme tarzlarının değişmesi gibi.
2000’li yılların başlarında, DNA tabanlı soyağaçları, varsayılan birçok ilişkinin aslında yakınsak evrim vakaları olduğunu öne sürdü ve anatomiden ziyade coğrafi kalıpları yansıtan yeni bir sınıflandırmayla sonuçlandı.
Son bir örnek, bu hikâyede önemli bir teşhis özelliği olan diş morfolojisi olabilir. İnsanlar karmaşık şekilli bir azı dişine sahiptir. İlginçtir ki bu yeni bir diş şekli de değil, 160 milyon yıl öncesinde dahi görebiliyoruz. Brusatte “Tribosfenik azı dişi küçük böcek yiyiciler için kullanışlı bir araçtı, ancak henüz oyunun kurallarını değiştiren bir unsur değildi” diyor. Bu oldukça çarpıcı. Daha sonra bir de bakıyoruz ki yaklaşık 100-80 milyon yıl önce, farklı bitkilerin sindirilmesinde önemli bir işlevi üstlenir hale geliyor. Bu bir şeyi gösteriyor aslında; evrimsel yenilikler asla ilişkilendirildikleri büyük geçişlerle ortaya çıkmaz.
Yazarın insan hikâyelerine yer verme becerisi de eserin ayırt edici bir özelliğidir. Brusatte, hem günümüzdeki bilim insanlarını hem de geçmişin unutulmuş kahramanlarını anlatıyor. Zofia Kielan-Jaworowska’nın Moğolistan seferlerinden, Walter Kühne’nin bir esir kampında fosil tanımlama çalışmalarına kadar uzanan hikâyeler, bilimsel çabanın insani yönünü çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
‘Memelilerin Yükselişi ve Saltanatı’, sadece bilim meraklıları için değil, aynı zamanda bilimsel okuryazarlığı geliştirmek isteyen geniş bir kitle için de önemli bir kaynak niteliğinde. Brusatte, bilimsel terminolojiyi erişilebilir hale getirirken okuyucunun karmaşık kavramlarla başa çıkmasına yardımcı oluyor.
Kitap, okuyucuları, evrimsel biyolojinin temel prensipleriyle tanıştırmakla kalmıyor; aynı zamanda bilimsel metodolojinin önemini ve bilim insanlarının karşılaştığı bilimsel araştırmadaki çeşitli zorluklardan toplumsal ya da etik zorlukları da ortaya koyuyor. Bu yönüyle eser, hem bir öğrenme aracı hem de bilime karşı eleştirel bir bakış açısı kazandıran bir rehber olarak bile görülebilir.
Bilimsel gerçeklerin hikâyeleştirilerek sunumu, okuyuculara yalnızca bilgi değil, aynı zamanda bilimsel süreçlerin dinamiklerine dair bir anlayış da kazandırıyor. Bu nedenle, kitap, modern bilim iletişiminin başarılı bir örneği olarak değerlendirilebilir.
Brusatte’ın kitabı, memeli evrimine dair bir başvuru kaynağı niteliğinde. Ama özellikle görsel materyal kullanımı çoğu zaman anlaşılır kılsa da sayıca eksik olmasa da kimi bölümler açısından eksik kaldığı aşikâr. Keza çeşitli türlerin ve cinslerin isimlerinin çokluğu ve karmaşıklığı kitapta ele alınan pek çok canlının daha iyi kavranmasına engel olabiliyor. Ancak bunlara rağmen, Brusatte’ın anlatımı, bu eksikliğin etkisini önemli ölçüede azaltıyor.
Brusatte’ın ‘Memelilerin Yükselişi ve Saltanatı’ adlı eseri, evrimsel biyolojiye ilgi duyan, insanın tarihini ‘çok daha büyük ve uzun’ bir zaman diliminde görmek isteyen herkes için eşsiz bir kaynak. Çarpıcı bilimsel tespitler, akıcı anlatım ve derinlemesine bir tarihsel bakış sunan bu eser, Brusatte’ın neden bu kadar öne çıkan bir popüler bilim yazarı olduğunu da bir kez daha kanıtlar nitelikte.
Memelilerin Yükselişi ve Saltanatı
Steve Brusatte
Çeviren: Mehmet Doğan
Koç Üniversitesi Yayınları, 2024
bilim, 416 sayfa.