Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da sokak ortasında öldürülmesine dair yargılama tamamlandı, şimdi mahkemenin gerekçeli kararı da belli. Kararda her şey var ama iki temel eksik hemen göze çarpıyor.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi bundan iki yıl önce, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın göbeğinde güpe gündüz öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş ile ilgili davayı gördü ve karara bağladı. Şimdi bu davanın gerekçeli kararı da belli oldu.
Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı, bu davanın iddianame aşamasından beri eksikliği tartışılan iki sorusuna da cevap vermemeye devam ediyor. Sorulardan biri cinayetin nedeniydi. Bunun cevabını mahkeme heyeti de bilmiyor. İkinci soru bu cinayetin ardında suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olup olmadığıydı. Savcı, “Birlikte hareket ettiler ama örgüt değiller” demişti; şimdi mahkeme cinayetin 8 ay önceden planlanmaya başladığını kararına yazmasına rağmen savcı gibi düşündü, ortada bir örgüt olmadığına hükmetti.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 22 sanıklı davayı 2 Ekim tarihinde karara bağlamıştı. Mahkeme, sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ı “tasarlayarak öldürmeye azmettirme”, tetikçi Eray Özyağcı, olayda kullanılan motosikletin sürücüsü Vedat Balkaya ve olay yerinde keşif yapan Suat Kurt’u ise “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etmişti. 10 sanık hakkında mahkumiyet, 10 sanık hakkında beraat 2 sanık hakkında ise ayırma kararı verilen davanın gerekçeli kararını T24’ten Asuman Aranca haber haline getirdi.
Kararda, cinayetin Gülsuyu çetesi üyesi Doğukan Çep ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş tarafından 8 ay önceden planlandığı belirtilerek, “Suçun tasarlanmasından başlayarak, asli maddi failler Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un suç mahallinden kaçırılmaları ve gizlenmelerine kadar geçen yaklaşık 8 aylık süre boyunca sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmiş olmaları karşısında, maktul Sinan Ateş’e karşı işlenen tasarlayarak öldürme suçunun aynı zamanda azmettiricisi oldukları sonuç ve kanaatine varılmıştır” denildi.
“İstanbul’da yaşayan Çep’in, Ankara’da yaşayan maktul Ateş’in adres bilgilerini başkasından temin etmeden öğrenmesinin mümkün olmadığı, Demirbaş’ın ise Ateş’in bilgilerini önceden yaptığı araştırmalarla elde ettiğine” dikkat çekilen kararda, Demirbaş’ın tetikçi Eray Özyağcı ve motokurye Vedat Balkaya’yı önceden tanımadığı halde, cinayetten sonra bu iki isimle buluşarak Özyağcı’yı kaçırdığının sabit olduğu vurgulandı. Kararda, “Doğukan’ın maktulün nerede bulunabileceğine dair bilgileri sanık Tolgahan Demirbaş’tan temin ettiği, Demirbaş’ın söz konusu bilgileri maktule yönelik tasarlanmış suçun icrası için vermiş olmasından başka bir sebebin ise bulunmadığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi. Sanık Çep’in “bir dosya takibi için Ateş’e 650 bin TL verdiği” iddiasına da değinilen kararda, bu savunmaya “suçtan kurtulmaya yönelik olduğu” gerekçesiyle itibar edilmediği kaydedildi.
Kararda, sanık Demirbaş’ın ise, “Mersin’de Çağrı Ünel’e yönelik saldırı sırasında Emrullah Kaplan isimli gencin hayatını kaybetmesine ilişkin olayı protesto için Ateş’in adresini “pankart asmak amacıyla” araştırdığına” yönelik savunmasına da atıfta bulunularak, “Mersin’de meydana gelen olayın 15 Mart 2022’de gerçekleştiği, sanığın ise henüz böyle bir olay gerçekleşmeden önce 10 Mart 2022 tarihinde telefon numarasını sanık Mustafa Ensar Aykal’a göndererek maktulün adresini öğrenmek istediğine dair mesaj göndermiş olması karşısında sanığın savunmasına itibar edilmemiştir” denildi. Cinayetin nedenine ve asıl faillerine ilişkin hiçbir değerlendirmenin yer almadığı kararda, Demirbaş’ın Sinan Ateş ile ilgili bilgileri Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talebi ile topladığına da değinilmedi.
Mahkemenin, eylemi gerçekleştiren sanıklar tetikçi Eray Özyağcı, motokurye Vedat Balkaya ve olay yerinde keşif yapan Suat Kurt’a verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin gerekçesinde ise, sanıkların Doğukan Çep tarafından azmettirilerek Ankara’ya gönderildikleri ve burada eylemi gerçekleştirdikleri anlatıldı. Sanıklar ve avukatlarının Özyağcı tarafından Ateş’in öldürme değil yaralanması kastıyla ateş edildiği yönündeki savunmasına da değinilen kararda, maktul Ateş’e isabet eden 5 kurşundan 4’ünün hayati bölgelere isabet ettiği, sanık Özyağcı’nın soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliğinde verdiği ifadesinden de öldürme kararlılığının anlaşıldığı kaydedildi.