Bu aralar herkes Şakir Paşa Ailesini konuşuyor. O zaman o ailenin en yetenekli, en dünya çapında isimlerinden birini, Fahrünnisa Zeid'i konuşalım bugün. Atatürk Latin harfleriyle ilk onun adını yazmıştı. Hitler'in davetinde patavatsızlık yapmıştı.
Yıl 1928, henüz birkaç yıl önce kurulan yeni cumhuriyetin yerleşmesi için arka arkaya yeni inkılaplar yapılıyordu.
Halkın sadece %8’inin okuma yazma bilmesi Mustafa Kemal için acilen aşılması gereken sorunlardan biriydi. Halk cehaletten bir an önce kurtulmalıydı.
Bu yüzden sık sık ülkenin ileri gelenleriyle fikir alışverişinde bulunmak için toplantılar yapıyordu. Hatta bunun için Ragıp Hulusi Özden, İbrahim Grantay, Ahmet Cevat Emre, Emin Erişirgil, İhsan Sungu, Avni Başman, Falih Rıfkı Atay, Ruşen Eşref Ünaydın, Yakup Kadri Karaosmanloğlu’ndan oluşan bir Alfabe Komisyonu kurmuştu.
Yeni alfabenin tartışıldığı Dolmabahçe Sarayı’ndaki toplantılardan birinde Mustafa Kemal’in yanında Şakir Paşa Ailesi’nden bir kişi oturuyordu, bu kişi Fahrünnisa idi.
Fahrünnisa’nın eşi İzzet Melih Devrim, Mustafa Kemal ile yakın ilişkide olan bir kişiydi, dolayısıyla Fahrünnisa da Mustafa Kemal ile aynı ortamlarda sık sık bir araya geliyor ve hayranlıkla onu destekliyordu.
Mustafa Kemal o günkü toplantıda yeni alfabede olan harfleri anlatırken önünde bulunan kâğıda Latin harfleriyle ‘Fahrünnisa’ yazdı. Latin alfabesiyle yazılan ilk isim onun adı olmuştu.
Bir Osmanlı paşasının kızı yeni kurulan cumhuriyetin inkılaplarına öncülük ediyordu. Ancak yıllar içinde o sadece yeni cumhuriyetin değil sanatın da öncü insanlarından biri olacaktı.
Henüz sekiz yaşındayken ağabeyi Cevat Şakir’in sevdiği kızın resmini yaptığını görmüş, resim çizmeye heves etmişti.
Resim defterinden bir sayfa koparan ağabey kız kardeşi Fahrünnisa’ya ‘içinden ne geliyorsa çiz’ demişti. Sanat dolu bir dünyaya açılan yolculuk o gün başladı.
Ağabeyi gibi o da Şakir Paşa Ailesi’nin sanatçı bir üyesi, belki de en renkli kişiliği oldu.
1901 yılında İstanbul’da doğan Fahrünnisa Zeid sanatla iç içe bir ailede büyüdü. Şakir Paşa Ailesi Osmanlı’nın son dönemindeki reform hareketlerine katılan, edebiyat, sanat ve bilimle ilgilenen aydın bireylerden oluşuyordu.
Zeid’in sanata olan ilgisi ailesinin desteğiyle erken yaşlarda başladı. Sekiz yaşında ağabeyinin eline tutuşturduğu kâğıda yaptığı çizimlerle başlayan resim hevesi 14 yaşına geldiğinde büyükannesinin birebir resmini çizecek kadar gelişmişti.
Resim yeteneği onu 1919 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk kız öğrencilerinden biri yaptı. Resim yapmayı öyle çok seviyordu ki çizim defterini hiç yanından ayırmıyor, Adalar Vapuru’nda gidip gelirken bile resim çiziyordu.
1920 yılında Servet-i Fünun şairi-yazar İzzet Melih Devrim’le evlendi. Devrim, Fahrünnisa’yı balayına Paris’e götürdü, o da oradaki sanat ortamından ve müzelerden çok etkilendi. Bu evlilikten Nejad Devrim ve Şirin Devrim doğdu.
Académie Julian’da öğrenim gören Paul Ranson’un açtığı özel sanat akademisi Académie Ranson’da, Roger Bissiére atölyesinde resim dersleri aldı. İstanbul’a döndü ve 1929 ile 1930 yıllarında da Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Namık İsmail atölyesine devam etti.
Ancak Nisa’nın evliliği İzzet Melih Bey’in çapkınlıkları yüzünden sarsıntıdaydı. İzzet Bey’in sık sık Rus kızlarla geçirdiği geceler Nisa’nın kulağına geliyordu. Öyle ki eşi onu kız kardeşi Aliye Berger ile de aldatacak ve bu evliliklerinin sonunu getirecekti.
Fahrünnisa 1934 yılında Irak’ın Ankara büyükelçisi Emir Zeid ile evlendi. Zeid aynı zamanda Ürdün Kralı Abdullah’ın ve Irak Kralı Faysal’ın kardeşiydi.
Şakir Paşa Ailesi’nde artık bir prenses vardı. Nisa Arapçaya uysun diye adını Fahrelnissa olarak değiştirdi. O nedenle bugün bazı kaynaklarda isim farklılıkları vardır.
Emir Zeid bir diplomattı bu nedenle Avrupa’da birçok yerde yaşadılar. 1935 yılında Irak’ın Almanya Büyükelçisi olarak atanan eşiyle Berlin’e gitti. Berlin ona yeni bir keşif alanı yarattı. Müzelerde gezdi, Alman sanatçılarla tanıştı ve Alman felsefe okulunun düşünürlerini, Rilke’yi, Nietzche’yi okudu.
Ancak Fahrünnisa burada da ilgi çekecek bir şeyler yapmak istedi ve diplomatik ve saygın davetler vermeye başladı. Yaptığı davetlerin ihtişamı kulaktan kulağa yayıldı. Öyle ki bir gün Adolf Hitler’in yaveri kendisini aradı ve Hitler’in onunla görüşmek istediğini bildirdi.
Bir büyükelçi eşinin yanında eşi olmadan böyle bir davet alması usullere aykırı olsa da Fahrünnisa bu daveti kabul etti. Davet Hitlerin doğum gününde gerçekleşti. Ancak Hitlerin kakao içtiğini gören Nisa ‘çocuk gibi kakao mu içiyorsunuz?’ demekten kendini alamadı ve görüşme sadece 15 dakika sürdü.
Oğulları Raad bin Zeid Berlin’de doğdu. 1941’de İstanbul’a geri döndüler. 1942 yılında Atatürk öncülüğünde açılmış olan D grubu ressamları arasına katıldı. D grubu, oldukça erkek egemen bir topluluk olmasına rağmen Fahrelnissa’yı kabul etti. Bu kadın ressamlar için oldukça önemli bir gelişmeydi.
1945 yılında Maçka’daki Ralli Apartmanında ilk resim sergisini açtı. Avizeler hariç kendi dairesindeki tüm eşyaları depoya yolladı ve Türkiye’deki ilk sergisini kendi evinde açtı. Burada 180 eseri sergilendi.
1945 yılında Londra’ya büyükelçi olarak atanan eşi nedeniyle Londra’daki sanat çevreleriyle yakınlaştı. Londra’daki Saint George Galerisi’ndeki sergisiyle Fahrelnissa Zeid sanat hayatında yeni bir aşama kaydetti. Serginin açılışını İngiltere Başbakanı’nın eşi yaptı. İngiltere Kraliçesi ise sergisini ziyaret etti.
O dönem Londra’da bulunan Bülent Ecevit Şadırvan Dergisi’ne Zeid’in yeni sergisi hakkında şunları yazar;
‘Fahrünnisa Zeid Londra’daki ilk sergisini açalı daha sekiz dokuz ay olmamıştı ki, gene meşhur modern resim galerisinin bulunduğu Bond Street’te bir sergisinin daha açılacağı haberini aldık. Kıymetli kadın ressamımızı, sanatkârlığı için olduğu kadar enerjisi, gayreti için de hayranlıkla karşılamamak elde değildir. Sergi iki odayı kapsıyordu. İlk odadaki küçük ebadlı suluboya eserlerde sanatkârımızın eski tarzını daha ilerlemiş, sağlamlaşmış bir halde gördük. İkinci odada ise, kafeslerle bölünmüş bir saray odasından güneş içinde Marmara’ya çıkmış bir aydınlık ve renk dünyasına kavuşuyorduk. Suluboyalar sanki Fahrünnisa Zeid’in içe dönük halini, gerçek sanatkâra mukadder olan acılı, müzlim iç hayatını, yağlıboyaları ise –hele bu son sergisinde– sanatkârın içindeki bütün azaplara rağmen hayata, tabiata aşkla, iştiyakla bakan dışa dönük halini temsil etmekteydi…’
1946’da bir darbe ile Emir Zeid’in Irak’taki tüm akrabaları öldürülünce Londra’dan Paris’e taşınmak zorunda kalırlar. Artık büyükelçilik binasındaki 14 hizmetli yanlarında değildir. Bu kez iş başa düşer ev işleriyle uğraşan Zeid resimden uzaklaşır.
Ancak yemek yaparken eline geçen tavuk kemiklerini boyamaya başlar bu iş o kadar hoşuna gider ki kilolarca tavuk alır kemiklerini kendisine vermeleri şartıyla komşularına dağıtır. Komşulardan topladığı kemikleri rengarenk boyalarla boyar.
1949 yılında Paris’te ilk sergisini açar. Aynı yıllarda oğlu Nejad Devrim de Paris’te sanat çalışmalarını sürdürmektedir. Hatta anne-oğul arasında bir rekabet bile vardır. 1970 yılında eşi Emir Zeid vefat edince uzun yıllar eline fırçayı almaz.
1976 yılında oğlu Raad’ın yanına, Amman’a yerleşir ve burada kendi adını taşıyan bir enstitü kurar. 1979 yılında yeniden resim yapmaya başlar ancak bu kez soyut yerine dev portreler çizmeye başlar.
Bir röportajında kendisine poz veren modelin en az 6-8 metre uzağında durmasını istediğini, böylelikle fotoğraftan uzaklaşarak kendi hayal gücünü tuvale döktüğünü anlatır.
5 Eylül 1991’de 90 yaşında hayata veda eder. Şakir Paşa Ailesi’nin en çılgın ismi Fahrünnisa Zeid 2017 yılında Tate Modern’de 20.yüzyılın en büyük kadın sanatçısı retrospektifiyle taçlandırılır.
Şakir Paşa Ailesi’nin sanat yeteneği Fahrelnissa Zeid’in torunu Nissa Raad ile bugün de devam ediyor.
Meraklısına;
Fahrelnissa Zeid-İç Dünyaların Ressamı, Adila Laidi-Hanieh.
Paris Tecrübeleri / École de Paris- Çağdaş Türk Sanatı: 1945-1965, Necmi Sönmez.
5 Ocak 2025 - Koynundaki kadının hiç orgazm olmadığını fark edebilir misin?
29 Aralık 2024 - Şakir Paşa Ailesi’nin hangi üyesi Atatürk’ün en yakınındaydı?
6 Aralık 2024 - Cumhuriyet Çocukları Z Kuşağına Umudu Hatırlattı
1 Aralık 2024 - 16. Yüzyılda bir papaz, 21. yüzyılda bir papazın kızı Avrupa tarihini değiştirdi