Testosteronla Terfi Gelir, Peki Aşk?

26 Mart 2025

Geçtiğimiz günlerde The Economist’te bir haber gözüme ilişti, ilişmekle kalmadı, “İlişkilerde bu işin sonu nereye varır?” diye düşündürdü. Haberin başlığı şöyle: “Testosteronu yüksek olanın maaşı da yüksek oluyormuş.”

Şimdi, bu ülkede sabahları kahvesiz ayılamayanların bile testosteron takviyesiyle güne başlamaya hazır olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hormon replasman tedavisi aldı başını gidiyor. Eksikliği olan erkeklere yapılan enjeksiyonlar, sadece enerjiyi değil, aynı zamanda özgüveni ve libido seviyesini de artırıyor. Anksiyeteyi azaltıyor. “Anti-aging” umuduyla bu iğneleri yaptıranların sayısı hiç de az değil. Joe Rogan, ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., Robbie Williams… Liste uzayıp gidiyor.

Ama asıl bomba yeni bir akademik çalışmadan geliyor. Paris Dauphine Üniversitesi’nden Peter Eibich ve ekibi, İngiliz erkeklerin testosteron seviyeleri ile maaşları arasında ciddi bir paralellik bulmuş. Yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkan testosteron, aylık geliri ortalama 277 sterlin artırıyormuş. Yani, kelimenin tam anlamıyla “erkek adam daha çok kazanıyor” gibi bir denklem ortaya çıkıyor.

Ee peki biz bu bilgilerle ne yapalım?

İnsan düşünmeden edemiyor: Hormonlar bu kadar etkiliyse, acaba sadece maaş bordrosunu değil, kalp grafiğini de etkiler mi?

Testosteron dendi mi çoğumuzun aklına kaslı kollar, delici bakışlar ve bol keseden özgüven geliyor. Ama bu hormonun etkisi sadece bench press rekoru kırmakla sınırlı değil; karar alma, liderlik, hatta risk iştahı gibi alanlarda da etkili. Yani toplantıda sunum yaparken terlemeyen, gözünü kırpmadan yatırım öneren adamın sırrı belki de takım elbisesinde değil, hormon düzeyinde saklı.

Fakat gel gelelim, mesele ilişkilere gelince işler biraz değişiyor.

Testosteron, flört evresinde sahaya ilk çıkan oyuncu olabilir. Cesaret verir, adım attırır, belki etkileyici bir ilk mesaj yazdırır. Ama ilişkinin gerçek yıldızları onlar değil. Oksitosin, dopamin, serotonin gibi “aşk hormonları” sahneye çıkmadan kalıcı bir bağ kurmak pek mümkün değil. Testosteron size bir randevu kazandırabilir, ama o randevudan bir ilişki çıkacak mı, işte orası şansa (ve karaktere) kalmış.

Burada çoğu kişinin aklına başka bir sorunun da geldiğini tahmin edebiliyorum: Yüksek Testosteron daha iyi seks anlamına mı gelir ?

Testosteron, cinsel isteği (libidoyu) artıran ve genel olarak cinsel sağlığı etkileyen bir hormon olsa da, daha yüksek testosteronun daha iyi seks anlamına gelmesi her zaman geçerli bir kural değil. Testosteron, erkeklerde ve kadınlarda cinsel dürtüye etki eden bir hormon olarak bilinse de, cinsel deneyimlerin kalitesini sadece hormon seviyeleri belirlemez. Seks, fiziksel bir eylemin ötesinde, duygusal bağlantı, iletişim ve karşılıklı saygı gibi faktörlerle de büyük ölçüde şekillenir.

Testosteron seviyeleri yüksek olan kişiler, genellikle daha fazla cinsel istek duyabilirler. Ancak, iyi bir cinsel yaşam için bu hormon seviyesinin yüksek olması tek başına yeterli değil. İletişim eksikliği, duygusal yakınlık yoksunluğu veya stressiz bir ortamın olmaması gibi unsurlar, cinsel tatmini ciddi şekilde etkileyebilir.

Ayrıca, yüksek testosteron bazen dürtüsel davranışları artırabilir, bu da zaman zaman partnerler arasında sabit bir tatmin duygusu yaratmakta zorlanmaya sebep olabilir. Kısacası, testosteron yüksekliği bir bakıma cinsel isteği artırsa da, daha iyi seks için psikolojik ve duygusal faktörlerin etkisi çok daha büyüktür.

Sonuç olarak, seksin kalitesi sadece hormonlarla değil, duygusal derinlik, ilişkilerdeki güven ve karşılıklı anlayış ile doğru orantılıdır. Testosteron, sadece cinsel dürtüyü artıran bir faktör olabilir, ancak “daha iyi seks” denilince işler biraz daha karmaşık hale gelir.

Bu noktada çok bahsedilen bir şehir efsanesine de gireyim: “Testosteron yüksek olan aldatır” klişesi… Hani sanki hormon yükseldikçe sadakat düşermiş gibi.

Peki bilim ne diyor?

Araştırmalar, yüksek testosteronun dürtü kontrolünü zorlaştırabileceğini, risk alma davranışlarını artırabileceğini söylüyor. Evet, bu bazı erkekleri flörte daha açık hale getirebilir ama bu otomatik olarak “aldatır” anlamına gelmiyor. Çünkü ihanet sadece biyolojiyle değil, değerlerle, kişisel tercihlerle ve ilişki doyumuyla ilgilidir. Testosteron dürtüyü yükseltir ama sınırı belirleyen yine insanın kendisidir. Yani hormonlar sizi ateşe götürebilir, ama elinizi uzatıp uzatmamak size kalmış.Aldatma davranışı sadece testosteronla açıklanamaz. Sadakat sadece bir hormon meselesi olsaydı, ilişkiler değil laboratuvar sonuçları konuşurdu.

Bir de işin dürtüsel yanı var. Yüksek testosteron, kazanma arzusunu da tetikliyor. İş hayatında bu şahane olabilir. Ama özel hayatta? Her flörtü bir “yarış”, her tartışmayı “kazanan kim oldu?” sorusuyla değerlendiren biriyle ilişki yürütmek biraz… testosteronlu sabır ister!

O yüzden bence, ne kadar maaş aldığınızla övünmeden önce, ne kadar empati kurabildiğinizi düşünün. Hormonlara güvenip yola çıkanlar bazen partnerini değil, kendini bile yolda bırakabiliyor.

Testosteron terfi getirebilir, evet. Ama aşk? O hâlâ anlayıştan, kahkahadan, sabırdan ve belki de en çok “sahici” olmaktan geçiyor.

Sonuç mu? Maaş bordronuz şiştikçe kalp hesabınızı da gözden geçirin. Çünkü sonunda en yüksek getiriyi hâlâ içten gelen bir “seni seviyorum” sağlıyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.