Evren ölçeğiyle bakınca ‘burnumuzun dibinde’ çok gizemli bir şey var

Dünyadan 15 bin ışık yılı uzakta, Samanyolu Galaksisinde bilinmeyen bir uzay nesnesi 44 dakikada bir, iki dakika boyunca sinyal gönderiyor. Üstelik sadece radyo dalgaları da değil. Bilim bu tuhaf nesneyi anlamaya çalışıyor, tahminler şaşırtıcı.

Bilim Teknoloji 29 Mayıs 2025
Bu haber 7 ay önce yayınlandı

Bir deniz feneri düşünün. Karanlık denizin ortasındasınız ve uzakta düzenli aralıklarla yanıp sönen bir ışık var. O ışığa bakarak denizde kazasız belasız yol alabilirsiniz. Deniz fenerleri, hep bilirsiniz ki insan yapısıdır. Biri denizcilere tehlikeyi hatırlatsın ve yol göstersin diye onu oraya koymuştur.

Uzayda da böyle “fenerler”  var aslında. Ama onlar, en azından bugüne kadar bulduklarımız ve bildiklerimiz doğal olarak ortaya çıkmış şeyler. Örneğin “Pulsar”lar var. Adı üstünde, düzenli aralıklarla sinyal yayınlayan şeyler bunlar. Pulsar, genellikle olağanüstü bir manyetik alanı olan nötron yıldızları.

Bu yıldızlar yıldız olarak ömrünü tüketmiş ama kütleleri hem o kadar büyük hem de bir kara deliğe dönüşmesine neden olabilecek kütleden de küçükmüş. O yüzden kendi içlerine çökmüşler, muazzam bir kütle çekim kuvvetiyle eksenleri etrafında bazen ışık hızına yaklaşan hızlarda dönüyor ve dönüş sırasında da düzenli olarak elektromanyetik radyasyon yayıyorlar. Yani bizim deyişimizle radyo dalgaları yayınlıyorlar.

Evrende böyle saptanmış çok sayıda Pulsar var. Astro fizikçiler onları evrende yol bulmak, evreni haritalamak için birer “işaret feneri” gibi kullanmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Pulsarların bir özelliği var: İki sinyal arasındaki zaman çok kısa.

İlk kez 2022 yılında varlıkları keşfedilen bir başka tür “Pulsar” da var. Bunlara bilim ‘LPT adını verdi, İngilizce “long-period transient,” yani “uzun aralıklı geçici.” Bu tür nesnelerin “pulse”sarı, yani “atım”sarı daha uzun aralıklı.

Yakın zaman önce Avustralya’daki “Australian Square Kilometre Array Pathfinder”  yani ASKAP kısaltmasıyla bilinen dev radyo teleskop çok şaşırtıcı bir LPT keşfetti. Bu LPT’de iki sinyalin arasında daha önce görülmemiş derecede uzun zaman aralığı vardı: Tam 44 dakika. Bu yüzden aslında keşif de şans eseri yapıldı, radyo teleskopun verileri gözlemden sonra kontrol edilirken rastlandı bu nesneye.

Ama yegane şans bu değildi. ASKAP’taki astronomlar “Ne olur ne olmaz” diye düşünerek Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’nın uzaydaki X ışınlarını gözleyen Chandra adlı teleskopunun verilerine baktı. Aslında ASKAP adından da anlaşılacağı gibi devasa antenleri olan ve dolayısıyla uzayda çok geniş bir alanı bir kerede tarayabilen bir radyo teleskop. Buna karşılık Chandra’nın her seferinde gözlem yaptığı alan çok dar. Ama işte şans; ASKAP’ın gözlediği LPT, Chandra’nın gözlemlerine de takılmıştı.

Chandra’dan gelen veri çok şaşırtıcıydı, çünkü uzaydaki bu nesne her 44 dakikada bir radyo yayını yapmakla kalmıyor, aynı periyotta X ışını da yayıyordu. Bu ilk defa görülen bir şeydi.

Eğer ortada X ışını olmasa kolaydı; bilim buna ilginç bir LPT daha diyecek ve bir kenara ayıracaktı. Ama X ışını yayını da olması birdenbire klasik Pulsar ihtimalini ortadan kaldırdı. Çünkü nötron yıldızları X ışını yaymıyor; kaldı ki zaten ‘pulse’ aralıkları da bu kadar uzun değil.

Peki neydi bu gizemli nesne? Bir başka veri gizemi daha da arttırıyordu: Bu nesne evrensel ölçek söz konusu olduğunda “burnumuzun dibinde” denecek kadar yakındaydı, dünyaya sadece 15 bin ışık yılı uzakta ve bizim galaksimiz Samanyolu’ndaydı. Çok daha uzaklarda olsa bu 44 dakikalık periyod daha kolay anlaşılabilirdi ama 15 bin ışık yılı bize uzak gelse de evrensel ölçekte çok yakın.

Resmi adı “ASKAP J1832-0911” konan bu uzay nesnesi neydi sahiden?

Tahminler muhtelif. Bazı bilim insanlarına göre bu birbirinin etrafında dönmeye devam eden bir ikili ölü yıldız sistemi, daha doğrusu “beyaz cüce” sistemi. Bazı yıldızların kütlesi kritik seviyenin iyice altında kaldığı için yakıtlarını tükettiklerinde ne ortaya bir süper nova patlaması çıkıyor, ne kara delik ne de nötron yıldızı. Onlar birer “beyaz cüce”ye dönüşüyor, son derece soluk bir ışıkla soğumaya başlıyorlar.

İşte bu 44 dakikalık yayın birbiri etrafında dönen böyle bir ikili beyaz cüceden kaynaklanıyor olabilirdi. 44 dakika ölü yıldızlardan birinin diğeri etrafındaki dönüş periyodu olabilirdi.

Ancak bu tahmin tam olarak yerine oturmuyor, çünkü söyleyince tutarlı gözükse bile mevcut bilgilerimiz ve matematiğimiz yine de bu 44 dakikalık periyodu tam açıklayamıyor.

Peki başka ne olabilir? Henüz bu keşfe “Dyson Küresi” diyen çıkmadı ama çıkması yakındır. Dyson Küresi akıllı canlılar tarafından bir güneşin bütün enerjisini alıp onu kullanmak için yapılacağı söylenen ve çok daha ileri uygarlıkların belirtisi olarak görülen tamamen teorik bir şey.

Meraklısı bu buluşla ilgili olarak iki gün önce Nature dergisinde yayınlanan makaleyi buradan okuyabilir.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.