"Longevity" yani uzun ömürlülük, sağlıklı yaş alma, zihinsel ve fiziksel iyi oluş gibi kavramlar da kozmetik sektörünün merkezine yerleşti. Markalar ürünlerini geliştirirken "yaşlanmayı durdurmak" yerine "yaşı en iyi şekilde yaşamak" anlayışını benimsiyor.
Dove’un “Beauty Never Gets Old” kampanyası 60 yaş ve üzeri kadınları odağa alarak “yaşlanmak bir son değil, bir süreçtir” mesajını veriyor. Uzun yıllar boyunca güzellik sektörünün tanımı, gençlik kavramıyla neredeyse eş anlamlıydı. Pürüzsüz ciltler, çizgisiz yüzler ve enerji dolu genç modellerle temsil edilen kozmetik dünyası, artık kalıplarını kırıyor. 2020’li yıllarla birlikte başlayan bu dönüşüm, sadece bir pazarlama stratejisi değil, toplumsal bir farkındalığın yansıması. Bugün kozmetik markaları, 60, 70, hatta 80 yaşındaki kadınları kampanyalarında gururla sergiliyor. Bunun arkasında ise sadece kapsayıcılık değil, aynı zamanda “longevity” yani uzun ve sağlıklı yaşam felsefesi yatıyor.
Küresel olarak yaşlanan nüfus, güzellik anlayışında da bir evrimi beraberinde getirdi. Artık 50 yaş ve üzeri kadınlar sadece tüketici değil, aynı zamanda ilham veren figürler olarak görülüyor. Helen Mirren’ın L’Oréal reklamlarında başrol oynaması ya da Maye Musk’ın kozmetik kampanyalarında yer alması, bu değişimin güçlü örnekleri arasında. Güzellik markaları, ileri yaşlardaki kadınların hayat dolu enerjisini, deneyimlerini ve yaşanmışlıklarını estetikle birleştirerek yeni bir bakış açısı sunuyor.
Bu değişimle birlikte “Longevity” yani uzun ömürlülük, sağlıklı yaş alma, zihinsel ve fiziksel iyi oluş gibi kavramlar da kozmetik sektörünün merkezine yerleşti. Markalar ürünlerini geliştirirken “yaşlanmayı durdurmak” yerine “yaşı en iyi şekilde yaşamak” anlayışını benimsiyor.
Güzellik anlayışındaki bu dönüşüm, kültürel olarak da büyük önem taşıyor. Toplumda yaşla birlikte gelen görünmezlik duygusu, bu kampanyalar sayesinde kırılmaya başlandı. Kadınların 50 yaşından sonra da güzelliklerini kutlayabilecekleri, çekici ve güçlü hissedebilecekleri bir alan yaratılıyor. Bu da sadece dış görünümle değil, içsel bir yaşam tarzı ve değerlerle de ilgili hale geliyor.
Longevity artık sadece tıp dünyasının değil, güzellik sektörünün de anahtar kavramlarından biri. Zira sağlıklı bir cilt, dengeli bir yaşam tarzının, iyi beslenmenin ve stres yönetiminin bir sonucu olarak görülüyor. Markalar bu nedenle içerik üretiminden ürün formülasyonuna kadar her adımda daha bilinçli ve bütünsel bir yaklaşım benimsiyor.
Sonuç olarak güzellik sektörü, artık yaşlanmayı bir sorun değil, kutlanması gereken bir süreç olarak görüyor. İleri yaş kadınlarının merkezde olduğu bu yeni dönem, sadece kozmetik dünyasına değil, toplumun yaş algısına da güçlü bir mesaj veriyor.
İşte bazı örnekler…
Bu örneklerin en heyecan verici olanı ise Amerikalı model Carmen Dell’Orefice. 1931 doğumlu ve halen aktif. Kendisi güzellik ve longevity kavramlarının birleştiği güçlü bir ilham kaynağı olarak öne çıkıyor.
Bu tür bir örnek, yazınızda “ileri yaş modellerin” güzellik sektöründeki yerini gösterirken “uzun ve sağlıklı yaşam (longevity)” temasını da güçlü biçimde destekler.
Bu örnekler, sadece gençlik idealini değil, yaş almanın getirdiği deneyimi, özgüveni ve zamanla gelen güzelliği de merkeze alıyor. Ve kaliteli, sağlıklı yaş almanın değerini anlatıyor.Yaş almak artık geri plana itilmesi gereken bir gerçek değil; kutlanacak, sahneye taşınacak bir süreç.
Güzellik sektörünün bu dönüşümü, kadınların her yaşta kendilerini güçlü, görünür ve ilham verici hissetmelerini destekliyor. Carmen Dell’Orefice gibi isimlerin öncülük ettiği bu hareket, sadece dış görünüş değil, bütünsel bir yaşam felsefesinin de temsilcisi.Umarım yakın gelecekte Türkiye’de de bu yaklaşımı benimseyen markaların sayısı artar ve her yaştan kadının kendini görmesi, temsil edilmesi sağlanır. Çünkü güzellik, yalnızca gençliğe değil; yaşanmışlığa, deneyime ve zamana da çok yakışıyor.
2 Aralık 2025 - 12 yıllık dostluk…
18 Kasım 2025 - Akran zorbalığı: Güç, empati ve insan olmanın sınavı
11 Kasım 2025 - Atatürk: İnsan Olmanın Sessiz Görkemi
4 Kasım 2025 - Toplumsal roller yeniden yazılıyor…
28 Ekim 2025 - Atatürk bize ne bıraktı, biz ne hale getirdik?
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.