Mülkiyeliler Birliği'nin kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında verdiği Mülkiye Büyük Ödülü’nün bu yılki sahibi anayasa hukukçusu Prof. Dr. Cem Eroğul oldu. Eroğul, ödül törenine ilettiği teşekkür mesajında "Önemli olan gelenektir. Önemli olan pes etmemektir" dedi.
Mektebi Mülkiye’nin kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında verilen 2025 Mülkiye Büyük Ödülü, bu sene Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Cem Eroğul’un oldu. Ödülün sahibi Prof. Dr. Cem Eroğul, video mesajıyla teşekkürlerini paylaştı.
1859’da devlete yüksek memur yetiştirmek için kurulan, sonradan Ankara Üniversştesi bünyesindeki Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne dönüşen Mekteb-i Mülkiye’nin kuruluşunun 166. yıldönümünde düzenlenen resepsiyonda ödülün gerekçesi açıklanırken Eroğul’un özgün çalışmalarına ve güçlü akademik duruşuna vurgu yapıldı. Eroğul da mesajında “Mülkiye’miz, köhnemiş bir imparatorluktan modern bir devlete giden ana yolun üzerine dikilmiş en önemli kurumlardan biri” ifadelerini kullandı.
Ankara’ya taşınarak 4 Aralık 1938’de Siyasal Bilgiler Okulu adını alan, 1950’de Ankara Üniversitesi’ne katılarak Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) olan Mülkiye’nin kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında, 2002’den bu yana verilen Mülkiye Büyük Ödülü’nün Eroğul’a verilme gerekçesi şöyle açıklandı:
“2025 Mülkiye Büyük Ödülü’nün Mülkiye anayasa kürsüsü geleneğinin sürdürülmesi için yaptığı katkılar, halkına karşı sorumluluk ile bilimsel hakikat arasındaki ilişkide hiçbir esnekliğe yer bırakmayan yöntemi, anayasa hukuku alanında yaptığı özgün çalışmalar, hala temel kaynak niteliği taşıyan Türkiye’de yazılmış ilk akademik parti monografisinin yazarı olması, devlet ve anayasayı değiştirme sorunu üzerine kaleme aldığı iki monografi, henüz anayasa kürsüsünde asistanlık yaparken Politzer ve Marx/Engels’in eserlerinden yaptığı çeviriler, Türkiye’de insan hakları eğitimi veren ilk kurum olma ayrıcalığı taşıyan Mülkiye’de İnsan Hakları Merkezi’nin kurulması ve sürdürülmesine verdiği katkılar, yazılmayanı yazmaya, yazılanı özgün biçimde ele almaya karşı duyduğu şevk, ölüm hakkı üzerine Türkiye’de ilk bilimsel makaleyi kaleme almış olması, yıllarca süren çalışmalarının ardından yazdığı ‘Birey Nedir?’ kitabıyla Marksist birey kuramının oluşumu bakımından çok önemli bir yolu açması, 12 Eylül darbecilerinin onu çok sevdiği Fakültesi’nden koparmasının ardından geçinmek derdiyle yaptığı çeviriler ve Türkçe öğretmenliği deneyiminin öğrettikleriyle başlayan çalışmalarıyla Türkçeye yaptığı katkılar, 2016 ve 2017 yıllarında Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri marifetiyle Mülkiye’de yapılan tasfiyelere karşı aldığı güçlü tavır, 2017 Anayasa Değişikliği TBMM’de görüşülürken Türkiye’nin rejiminin değiştirilmesine müsaade edilmemesi için Prof. Dr. Fazıl Sağlam ile birlikte milletvekillerine yaptığı çağrı ile tarihe düştüğü not, çalıştığı her alanda, birlikte çalıştığı her kişide, yoldaşında, arkadaşında, öğrencisinde, verdiği emek ile iz bırakan değerli hocamız Prof. Dr. Cem Eroğul’a verilmesine, Mülkiyeliler Birliği Derneği ve Mülkiyeliler Birliği Vakfı ortak yönetim kurullarınca oybirliğiyle karar verilmiştir.”
Resepsiyona katılamayan Eroğul adına ödülü, aynı kürsüde öğretim görevlisiyken 2017 senesinde KHK ile ihraç edildikten sonra yaklaşık iki yıl önce görevine iade edilen Dinçer Demirkent aldı.
Eroğul, 166. yıl resepsiyonuna ilettiği video mesajda şunları kaydetti:
“Mülkiye Büyük Ödülü’nü bana vermeye uygun gören herkese candan teşekkür ederim. Beni son derece mutlu ettiler ve elbette onurlandırdılar. Bu yıl 166. kuruluşunu kutlayan Mülkiye’miz, köhnemiş bir imparatorluktan modern bir devlete giden ana yolun üzerine dikilmiş en önemli kurumlardan biridir. Bu kurum içinde de anayasa kürsüsünün, anayasa hukukunun bileşen olarak apayrı bir yeri vardır. Bunun nedeni de anayasa hukukunun devleti hukukla zapturapt altına alma, dizginleme, dolayısıyla da yurttaşları insan haklarıyla korumayı konu edinmiş olmasıdır.”
Türkiye’de ilk insan hakları eğitiminin, 1956-57 ders yılında Mülkiye’de başlatıldığını anımsatan Eroğul, “İnsan Hakları Merkezi rektörlük tarafından kapatılıncaya kadar da bu hep böyle sürmüştür” dedi. SBF’de uluslararası boyutlarıyla insan hakları derslerinin verildiğine ve anayasa kürsüsünün çalışmalarına değinen Eroğul, “Bana verdiğiniz ödül bir kişiye değil, anayasa kürsüsüne verilmiş bir ödüldür” ifadelerini kullandı.
SBF’nin anayasa kürsüsünü anlatırken “Bir büyük çark, bir büyük gelenek var karşımızda. Hep zaferlerle dolu bir çalışma dizisi değil; kötü yenilgiler, acılar ve hatta ölümler de var” diyen Eroğul, 30 Ocak 1990’da öldürülen Muharrem Aksoy’u, 1402’liklerden Bahri Savcı’yı andı. Eroğul, 7 Şubat 2017 KHK’sı ile anayasa kürsüsü hocalarından Murat Sevinç ile Dinçer Demirkent’in de ihraç edildiğine değindi. “Ben Mülkiye’ye gelince dershanemizde camlarda ve duvarlarda Menderes’in polisinin kurşun delikleri vardı” diyen Eroğul, şunları söyledi:
“Bu çile bitmez. Ben Mülkiye’ye gelince dershanemizde camlarda ve duvarlarda Menderes’in polisinin kurşun delikleri vardı. Bu büyük bir geleneğin parçası olduğu için sadece zaferleriyle değil, yenilgileriyle; sadece sevinçleriyle değil, üzüntüleriyle de tarihimizi aydınlatmaya devam edecektir. Önemli olan gelenektir. Önemli olan pes etmemektir. Önemli olan ‘Ey vatan, gözyaşların dinsin. Yetiştik çünkü biz’ diyebilmektir.”