Sıcakların dermanı klima derde dönüşebilir
Geçen yılın haziran ayından bu yana her ay önceki yılların aylık sıcaklık rekoru kırıldı. Ta ki bu yılın temmuz ayına kadar. Bu temmuz 2019 temmuzundan daha sıcak değil. Ama hemen sevinmeyin, sıcaklarla çilemiz daha bitmedi.
13 ay üst üste kırılan sıcaklık rekorları sona erdi. Geçen yılın haziran ayından bu yılın haziran ayına kadar hem hava hem de okyanusun yüzey suyu sıcaklıkları birkaç yıl önceki rekorlarını kırarak ortalamanın çeyrek derece üstünde seyretti. Ancak temmuzda işler değişti.
Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi’ne göre bu yılın temmuz ayındaki hava sıcaklığı bir önceki yılın temmuz ayına göre biraz soğuk kaldı. Hemen heyecanlanmayın ama, 0.04 derecelik bir farkla. Geçen yılın temmuz ayı rekoru elinde tutan 2019 temmuzundan 0,28 derece daha sıcaktı. Yani bu yılın temmuzu belki geçen yılın temmuzu kadar sıcak değildi, ama artan sıcaklık değerleri düşmüş sayılmaz.
Geçen yılın aralık ayında kaydedilen küresel hava sıcaklığı sanayi devrimi öncesi dönemin aralık aylarındaki ortalama sıcaklığın 1.78 derece üstündeydi. Bu şimdiye kadar kaydedilen en yüksek küresel hava sıcaklığı rekoru.
Küresel ısınma son yıllarda dünya genelindeki ortalama sıcaklık rekorlarını alt üst etti. Ancak bu rekorların birkaç ay boyunca çeyrek derecelerle kırılması alışılmış bir şey değildi. Şimdi seri bozulsa da iklim değişikliğinin artan tehlikesi azalmıyor.
Peki bu rekor sıcaklıklara ne sebep oldu? Birçok faktör bir araya geldi ama en büyüğü ve en önemlisi fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan sera gazlarıydı.
Günümüzde küresel ısınmayı ölçmek için 150 yıl önceki dünya sıcaklıklarıyla karşılaştırma yapıyoruz. Yani referans dönemi olarak 1850-1900 yılları tercih edilmiş. Bu dönem sanayi devrimiyle atmosfere salınan sera gazlarının artış göstermesinden önceki zaman dilimini kapsıyor. Yani bu dönemdeki sıcaklıklar, sera gazlarının neden olduğu modern ısınmadan etkilenmemiş.
Bu yılın küresek sıcaklığı sanayi öncesi temmuz aylarına göre 1,48 derece daha fazlaydı ki bunun 1,3’ü yıllar içinde ortaya çıkan küresel ısınmanın genel eğilimine işaret ediyor. Bir de tabii küresel ısınma pürüzsüz bir şekilde ilerliyor sayılmaz. İnişleri çıkışları var ve bunlardan çoğunlukla El Nino olayı etkili.
El Nino olayı, Pasifik Okyanusu’nda ortaya çıksa da dünya genelinde havanın gidişatını etkileyebiliyor. El Nino’da kimi yerler aşırı sıcaklarla boğuşurken kimi yerler de fırtınaya yakalanıyor. Bir de El Nino’nun tam tersi etki yaratan La Nina var. Bu aşırı uçlar düzensiz olarak ortaya çıkıyor. Bu döngünün sıcak El Nino evresi bir yıl önce başladı, yıl sonunda zirveye ulaştı ve şimdi nötr seviyede. Zaten rekor serisi de bu yüzden bozuldu.
Hava sıcaklıklarına bir diğer katkı da pekâlâ 11 yıllık güneş döngüsü diyebiliriz. Bu döngüde Güneş de Dünya’ya daha fazla enerji yaymaya başladı.
Pasifik Okyanusu’nda La Nina koşullarının geçerli olacak olması nedeniyle küresel sıcaklıklar azalmaya devam edebilir, ama muhtemelen 2023-24 öncesi seviyelere dönmemiz zor olacak. Çünkü büyük El Nino olayları yeni rekorlar yaratarak küresel sıcaklıklar için yeni normalleri belirler. Küresel sıcaklıkların birkaç yıl boyunca 1,4 derece seviyesinde dalgalanacağı tahmin ediliyor. Ancak bir sonraki büyük El Nino olayı meydana geldiğinde dünya üzerindeki ısınma 1,5 derecenin üstüne çıkabilir. Bu olayın 2030’ların başlarında olması muhtemel.
Oysa Paris Anlaşması iklim değişikliğinin etkilerini sanayi öncesi dönemin 1,5 derece üstüyle sınırlamayı amaçlıyordu. İyi haber, elektrik üretimi için fosil yakıtlardan uzaklaşılıyor. Yüksek miktarda enerjinin daha temiz şekilde üretilebileceği nükleer santrallere ilgi arttı. Yine de geçiş çok hızlı değil. Bunu da unutmamak gerekiyor.