TÜİK saptadı: Çocuklarımız süt ve süt ürünü yerine makarna ve ekmekle besleniyor
Büyük bir ikilemle karşı karşıya kaldığımız ve vereceğimiz tepki nedeniyle belki de ayıplanabileceğimiz durumu etikçimiz inceliyor. Okuyunca göreceksiniz ki bu sorunun cevabını bulmakta etikçimiz de bizim kadar zorlanıyor. Buyrun tartışmaya.
Soru okurumuz Erhan G.’den geliyor. Bu konu daha önce de çeşitli mecralarda tartışılmış fakat toplumu ortadan ikiye bölen konular arasında yerini almıştı:
Yanıtlayan:
Böyle bir durumda, çocuğumuzun verdiği maddi zararı karşılamalı mıyız? Bu sorunun cevabını birkaç farklı açıdan ele alabiliriz.
Öncelikle durumu biraz ekstremleştirip öyle bakalım: Çocuğumuzun işlediği suçlardan biz sorumlu muyuz? Bazı hukuk sistemlerinde, çocuk suçluluların suç işlemesinden dolayı ebeveynleri de yaptırıma uğrayabiliyor. Yapılan çalışmalarda, çoğu insanın bunu normal gördüğü ve işlenen suçtan ebeveynin de sorumlu olduğunu düşündüğü görülüyor. Ancak insanlar, çocuğun yaşı arttıkça, ebeveyne uygulanacak yaptırımın (cezalandırma veya eğitim gibi) öneminin de azaldığını düşünüyor. Bu da muhtemelen çoğu insanın sağduyuya dayanarak oluşturacağı tutumla uyumlu: Çocuk ne kadar küçükse, yaptıklarının sorumluluğunu anne babasına daha fazla atfedebiliriz. Bu da televizyonunuzu kıran çocuğun yaşını önemli bir faktör haline getirir.
Peki bu süreçte hangi yaşları eşik değer olarak alabiliriz? Yapılan bir çalışmada, çocukların normalde ahlaken yanlış kabul edilecek davranışlarına (vurmak, saç çekmek vb.) ebeveynlerinin nasıl müdahale ettiği araştırılmış ve bu tarz durumlarla ilgili çekilen videolar üçüncü kişilere izletilmiş. İzleyen kişiler ahlakilikle ilgili (çocuğa yaptığının zarar verici ve yanlış bir şey olduğunu açıklamak) ve ilgisiz (vuran çocuğa fiziksel olarak müdahale etmek ve vurmasını engellemek) müdahalelerin ne kadar uygun olduğunu puanlamış. Çocuğun yaşı büyüdükçe ahlakilikle ilgili müdahaleler daha uygun bulunmuş ve özellikle 2 yaşından sonra büyük oranda böyle müdahalelerin daha uygun olduğunun düşünüldüğü görülmüş.
Bütün bunlar bizi eylemin ne kadar kasti olarak algılandığının önemine getiriyor. Çocuğun yaşı büyüdükçe doğal olarak eylemini daha kasti olarak algılıyoruz. Ancak yaştan bağımsız farklı faktörleri de hesaba katmamız gerek: Olay bir kaza mıydı? Çocuğun hareketlerini kontrol etmesini zorlaştıran herhangi bir psikolojik/nörolojik/gelişimsel farklılığı var mı? Çocuğu ne kadar tam bağımsız bir özgür iradeye sahip bir birey olarak görmezsek, onun yerine ebeveynini sorumlu görme ihtimalimiz de artar.
Tabii konu “Çocuk kendisi mi sorumlu, yoksa ebeveyni mi” sorusundan ibaret değil. “Misafir, çocuğunun sebep olduğu maddi zararı karşılamalı mı” sorusunun halen cevaplanması gerekiyor. Burada da muhtemel ki kültürel farklar baş gösterecek. Bazı kültürlerde bireyler başkalarını aynı grubun bir üyesi olarak görürler, dolayısıyla aralarında “paranın lafı olmaz”. Ancak başka kültürlerde, bireyler herkesi özerk birer varlık olarak görür, kendilerini diğerlerinden ayrık ve bağımsız olarak görürler. Bu kültürlerde herkes tamamen kendisinden sorumludur ve bir başkası adına harcama yapmaz, yaparsa da anında tanzim edilir. Yurtdışında “Going Dutch”, bizde de “Alman hesabı” olarak bilinen usulde, herkes yapılan harcamadan bireysel olarak sorumlu olduğu kısmını ayrı ayrı öder.
Bizimki gibi farklı kültürlerde ise birisine yemek ısmarlamak ve hesabın tamamını ödemek oldukça normaldir, hatta beklenendir. Karşı taraf size borçlu çıkar ama bu bir sorun değildir, çünkü gelecekte o kişinin de size yemek ısmarlayarak borcunu ödeyeceğine dair örtük bir beklenti vardır. Dolayısıyla çocuğunuzun sebep olduğu maddi zararı anında tanzim etme veya yakın gelecekte farklı bir şekilde (farklı bir hediye alarak vb.) ilgili bedeli iade etme gibi davranışlar, kültürel farklardan da etkilenebilir.
Bir başka önemli faktör de, zararın büyüklüğü. Eğer misafir çocuğu önemsiz bir vazoyu kırsaydı, muhtemelen bunu sorun etmez ve bedelinin karşılanmasını istemezdiniz. Konuyu sorun etmenizin sebebi, televizyonun pahalı bir eşya olması. Eğer yeni televizyon almak sizin bütçenizi ciddi anlamda etkileyecek bir durumsa, muhtemelen zararın algıladığınız büyüklüğü artacak ve daha tatminkâr ve hızlı bir tanzim bekleyeceksiniz. Ancak yeni televizyon almak sizin için o kadar da zor bir şey değilse, konuyu kafaya takma seviyeniz de ona göre azalacak.
Dolayısıyla, televizyonunuzu bozan çocuğun ailesine vereceğiniz tepki, çocuğun yaşı, çocuğu ve ebeveynini ne kadar sorumlu gördüğünüz, kültürel âdetleriniz ve maddi durumunuz gibi birçok faktörden etkilenecektir.