Filozof Nick Bostrom bütün dünyaya yapay zeka korkusu yaydı, şimdi de soruyor: Ya her şeyi o düzeltecekse?

Filozof Nick Bostrom 10 yıl sonra yeni kitabı Deep Utopia ile döndü. Ancak bu kez yapay zeka konusunda felaket tellallığı yapmıyor, aksine teknoloji doğru bir şekilde geliştirilirse nelerle karşılaşabileceğimizi yazıyor.

Bilim Teknoloji 6 Mayıs 2024
Bu haber 4 ay önce yayınlandı
Nick Bostrom ve yeni kitabı.

Nick Bostrom Türkiye’de de tanınan bir filozof. Özellikle bir simülasyonun içinde yaşadığımızı söylemesiyle çoğu kişinin ilgisini çekti. Son kitabı 2014’te çıkmıştı. Adı Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies’ti. Kitapta yapay zekanın insanlığa sırtını dönerek onu ortadan kaldırabileceği fikrini ortaya atmıştı ki o zamanlar için uç bir fikirdi. Daha yapay zekanın yapabileceklerinden habersizdik.

Yapay zeka çalışan çoğu kişi için Bostrom’un fikirleri hayal ürünü olarak görülüyor olabilirdi ama ABD’li milyarder Elon Musk gibi güçlü isimler Bostrom’un yazdıklarına atıfta bulunuyordu. Ne zaman ki OpenAI ChatGPT’yi piyasaya sürdü, işte o zaman yapay zekanın kıyameti getirebileceği fikrinin o kadar uzak bir ihtimal olmadığı izlenimi doğdu. Ancak Bostrom bu kez Superintelligence’daki kadar umutsuz değil. 10 yıl sonra yayımladığı Deep Utopia: Life and Meaning in a Solved World’te insanlığın süper zeki makineleri başarıyla geliştirerek facianın önüne geçtiği bir geleceği anlatıyor. Tüm hastalıklar sona ermiş, insanlar sonsuz bir zenginlik içinde sonsuza kadar yaşıyor.

Neden olumlu bir dünya?

Bostrom yeni kitabında tekno-ütopyada yaşamanın ne anlama geleceği sorusu üstünde duruyor. WIRED Bostrom ile mülakat yaptı, yeni kitabı gören herkesin cevabını merak edeceği bir soru sordu. 10 yıl önce felaketleri yazan Bostrom şimdi neden teknolojinin iyilik için kullanıldığı bir gelecek düşlüyordu?

Yapay zekanın gelişiminde yanlış gidebilecek şeyler konusunda artık daha bilinçli davranıldığını söyleyen Bostrom “Son 10 yılda büyük bir değişim yaşandı. Artık önde gelen yapay zeka laboratuvarlarının hepsi daha dikkatli hareket ediyor. Son birkaç yıldır siyasi liderler de yapay zekaya ilgi göstermeye başladı. Çukurların içine düşmezsek dünyanın hangi yönde ilerleyeceğine dair derinlikli bakış açılarındaysa artış olmadı. Bu konuda hep yüzeysel bir bakış açısı var” diye cevap verdi.

Yapay zekanın mevcut durumunda bile “sevgili, dost” olarak görülmesinde belli bir artış var. WIRED bu konuya dikkat çekmiş. Her ne kadar robotları kendine yoldaş olarak görmeye hazır bir kitle olsa da onları yadsıyabilecek bir kitle de var. Böyle bir durumda “kültür savaşı” çıkmaz mı?

Bostrom bu soruya “Siyaset ve bilgi ortamında yapay zekanın seçim kampanyalarında, pazarlamada, propagandalarda kullanıldığını görüyoruz. Ancak yeterli düzeyde bilgeliğe sahipsek bu teknoloji yapıcı demokratik vatandaşlar olma yeteneğimizi artırabilir. Toplum içinde birçok dinamik olacaktır” diye cevap veriyor.

‘Hâlâ karanlıktaymışım gibi hissediyorum’

WIRED dijital zihinlerle bir arada yaşamanın zor olacağına da değiniyor. Bu varlıklara nasıl davranmamız gerekecek sorusunu Bostrom “Bir yapay zeka sisteminin ahlaki statüye sahip olabilmesi için duyarlı olması ya da acı çekmesi yeterli bir koşul olacaktır. Ancak gerekli de değil. Bilinçli varlıklar olmasalar da az ya da çok ahlaki statü verdiğimiz yapay zeka sistemleri de olabilir” diye yanıtlıyor.

Bostrom yapay zeka araştırmaları hızlansın isteyenlerle dursun isteyenler arasındaki tartışma için de “İnsanlar kendilerini farklı gruplara ayırarak aralarında savaşıyor. Benim açımdan neyin durumu daha iyi ya da daha kötü hale getirdiğini anlamak çok karmaşık ve zor. 30 yılımı bu konular üstünde düşünerek geçirdim ve belli konularda görüşlerim var. Ancak genel olarak kendimi hâlâ karanlıkta hissediyorum. Belki de diğer insanlar iç açıcı görüşlere giden bazı kestirme yollar bulmuştur” dedi.

Bu arada Bostrom 2005 yılından beri Oxford Üniversitesi’nde kurucusu olduğu İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nde çalışıyordu. Ancak geçen ay üniversite yönetimi enstitüyü kapatma kararı aldı. Bostrom bunu “Birkaç yıldır bürokrasiyle mücadele içindeydik zaten. İşe alımlar durduruldu, bağış toplamamızın önü kapandı, dayatmalara uğruyoruz derken enstitüyü dinamik, disiplinlerarası bir araştırma yuvası olarak işletmek imkansız hale geldi. Açık olayım, felsefe fakültesi içinde hep biraz uyumsuzduk zaten” diye açıkladı.

Fizikçi Claudia de Rham: Yerçekimi her şeyi birbirine bağlayan bir olguFizikçi Claudia de Rham: Yerçekimi her şeyi birbirine bağlayan bir olgu

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.

İlgili Haberler