Fizikçi Claudia de Rham: Yerçekimi her şeyi birbirine bağlayan bir olgu

Teorik fizikçi Claudia de Rham, zamanında Avrupa Uzay Ajansı'nın astronotluk seçmelerine katılmış, gizli verem yüzünden çocukluk hayalinden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Şimdi yeni bir kitap yazdı: Yerçekiminin peşinde bir hayat...

Bilim Teknoloji 22 Nisan 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı
Solda Claudia de Rham, sağda ilk kitabı.

Imperial College London’da profesör olan Claudia de Rham, yerçekimi, kozmoloji ve parçacık fiziğinin kesiştiği noktada yeni modeller ve paradigmalar geliştirip test eden bir teorik fizikçi. Hayatı boyunca çevresindeki gücün “gerçek doğasını” anlama çabasını ele aldığı ilk kitabı “The Beauty of Falling: A Life in Pursuit of Gravity” yeni yayınlamış. İngiliz gazetesi The Observer’dan Charlotte Lytton onunla bir mülakat gerçekleştirmiş. 10Haber söz konusu mülakatın çevirisini sizlerle paylaşıyor. Orijinal metne buradan ulaşabilirsiniz.

Kitabınızda “hayatınız boyunca yerçekiminin peşinde” olduğunuzu yazmışsınız. Bu ne anlama geliyor?

Hepimizin içinde olan bir şey aslında, yerçekimiyle eğlenceli ilişki. Tabii bir dereceye kadar; benim açımdan uzaya çıkmaya çalışmak, yerçekimine biraz farklı bir şekilde meydan okumak gibi bambaşka bir anlam kazandı. Hedeflerime ulaşamadığımdaysa konuya daha bilimsel bakış açısıyla yaklaşmak, yerçekimi konusunda sahip olduğumuz modellerin altında yatan çerçeveyi anlamak; yeni modeller bulmak ve bunlarla deney yapıp yapamayacağımızı görmenin yollarını aramak.

Yerçekiminde neyi bu kadar ilgi çekici buluyorsunuz?

Yerçekimi oldukça evrensel bir konu. Ve ayrıca çok temel bir şey; her şeyi, herkesi, her yerde, her zaman etkileyen bir olgu. Her şeyi yapıyor: Her şeyi, herkesi birbirine bağlıyor. İnsan olsun, gezegen olsun, kara delik ya da balon olsun, çekiç, tüy, bir parça peynir ya da kabak çekirdeği olsun; hepimiz yerçekimini aynı şekilde deneyimliyoruz. İçimizde, yenemediğimiz bir şey. Hafifleme, serbest düşüşe geçme hissiyatı da yerçekiminin ta kendisi. Yani kendi içinde mutlak özgürlük aslında.

Çevremizdeki temel kuvvetleri daha iyi anlamak için dalgıçlık ve pilotluk eğitimi aldınız. Avrupa Uzay Ajansı’nın astronot eğitiminin de son aşamasına geldiniz. Bu yolculuk nasıl başladı?

Bir bakıma yerçekimini kovalamak istememle başladı. Yerçekimini kovalamak demek benim için uzaya çıkmak ve bambaşka bir ortamda yerçekimini deneyimlemek, hafiflik hissini daha derinden yaşamak anlamına geliyor. Çocukken bunu kafamda kurduğum gibi benim için uzun vadeli bir hedefe dönüştü. Hayatımın uzun bir döneminde yaptığım her şeyi astronot olma fikrine odaklı şekilde yaptım; astronotluk seçmelerine katılmak, kendimi bu pozisyon için en uygun hale getirmek istedim.

Claudia de Rham’ın kitabı.

Kitabınızda “Madagaskar’dan bilmeden yanımda getirdiğim küçük bir hatıra” olarak tanımladığınız gizli verem seçimlerin son turunda fark edilince hayalleriniz yarım kaldı. Hastalığınız olmasaydı hayatınızın nasıl bir yöne evrileceğini merak ediyor musunuz?

Uzaya giden adayları görüyorum… Tabii ki benim için bir hayaldi bu. Ama öte yandan da geldiğim noktadan pişman değilim. Bence bu durum başka fırsat kapılarını açtı bana.

Yerçekimi konusunda henüz bilmediğimiz daha neler var?

Şu anda bildiğimiz şekliyle yerçekiminin güzelliği, daha öğrenecek çok şeyimiz olmasından geliyor. Einstein’in genel görelilik teorisinin kara deliklerin merkezine çok yakın olunduğu ya da büyük patlama gibi özel durumlarda tutarlı ve doğru bir açıklama sunmadığını biliyoruz. Einstein’in teorisine göre uzay-zaman eğriliği gibi bazı fiziksel niceliklerin “tekil” olarak adlandırdığımız sonsuz değerler alabilecek şekilde ölçebileceğini öne sürüyor ancak sonsuz bir değeri ölçmenin de mantığa yatkın bir yanı yok. Teorisi geçerli olmadığında yerine neyin konabileceğini anlamak için “Kara deliğin merkezinde neler oluyor?” ya da “Büyük Patlama yaşandığında ne oldu?” gibi soruları kendimize sorabiliriz; ama uzay ve zaman kavramları artık bir anlam ifade etmiyorsa soruların kendisi de bir anlam ifade etmez. Yanıtlamak şöyle dursun, sorularımızı ifade edebileceğimiz bir dile bile sahip değiliz.

Yerçekimi bize gelecek hakkında neler söyleyebilir?

Şu anda bildiğimiz şey evrenin genişleme hızının arttığı ki 25 yıl öncesinde bunu şaşkınlıkla karşılamıştık. Çözmemiz gereken şey bu hızlanmaya neyin neden olduğu ve şu anda kullandığımız yerçekimi yasalarının söz konusu durumu tanımlamak için geçerli olup olmadığı. Gelecekte neler olacağını tahmin etmek için önce bunu daha iyi anlamamız gerekiyor. Evrenin genişlemesindeki hızlanma sonsuza dek devam edecek mi? Daha da hızlanacak mı? Duracak mı? Bilmiyoruz, çünkü bu fenomenin kökeninin ne olduğunu bile tam olarak bilmiyoruz. Dolayısıyla evrenimizin kaderi, uzay ve zamanın kaderi bir bakıma evrenin hızlanan genişlemesine neden olan itici güce bağlı.

Soruların bu kadar çok, cevapların ise bu kadar az olması sinir bozucu oluyor mu?

Aslında heyecan verici. Bilimde ilerleme küçük adımlarla gerçekleşir. Keşiflerinizin hemen yarın uygulamaya konduğunu görmek gibi bir gayeniz varsa bu alan size göre değil. Bununla birlikte öğreniyorsunuz: Çevrenizdeki doğayı daha yürekten takdir ediyorsunuz, her gün attığınız bu küçük adımlar uzun vadede sizi daha büyük adımlar atmaya itiyor. Her bir küçük buluş kendi içinde bir atılımdır; çünkü daha derine inmenizi sağlar. Bilimde olumsuz bir sonuç bile başlı başına bilgiye katkı sağlar.

👉Kitabı buradan temin edebilirsiniz.

Liseliler, kuantum fiziğini lisansüstü fizik öğrencilerinden daha iyi anlayabilir mi? Cevap evetLiseliler, kuantum fiziğini lisansüstü fizik öğrencilerinden daha iyi anlayabilir mi? Cevap evet

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.