‘Asgari ücrete yakın maaş alanların oranı yüzde 60’ı geçer, toplumsal yarılma kapıda’
Dünya mutluluğun formülünü arıyor. Bilim insanları da insanlığın cevabını aradığı soruya yanıt vermek için birbiriyle yarışıyor. Dünyanın en mutlu ülkesinin akademisyenleri cevabı düşük beklentilerde bulurken İrlandalı bir akademisyen ise bunun tam tersini savunuyor.
Mutlu olmak için beklentilerin ‘düşük’ tutulması gerektiği yönünde fikir sahibi olanlarla ulaşılması zor ideallerin daha mutlu edeceğini savunanlar arasındaki tartışma uzun yıllardır devam ediyor. Üst üste 6 kez dünyanın en mutlu ülkesi seçilen Finlandiyalı akademisyenler de ‘düşük’ beklentiyi savunanlardan ancak onların karşısında İrlandalı akademisyen Jolanta Burke var.
Independent’tan Çağla Üren’in haberine göre; Dublin’deki RCSI Tıp ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin Pozitif Sağlık Bilimleri Merkezi’nde öğretim görevlisi olan Burke, The Conversation’da kaleme aldığı yazıda “Yani hepimiz daha mutlu olmak için beklentilerimizi düşürmeli miyiz? Psikoloji araştırmalarının bunun tersini öne sürdüğünü iddia ediyorum” cümleleriyle reddediyor dünyanın en mutlu ülkesinin akademisyenlerini.
Burke’e göre yüksek beklentiler sağlam bir psikoloji için gerekli olabilir. Zira bu beklentiler insanların hayal kurmasına olanak tanıyor. Akademisyen, “Gelecekten beklentilerimize dair yargılar yaratır ve hangi hayallerin peşinden gitmenin gerçekçi olduğuna ve hangilerinden vazgeçmemiz gerektiğine karar veririz” diyor.
Bu arada akademisyene göre, yüksek beklentiler insanların iyimser olmasını sağlıyor ve engellerle mücadele yeteneği artırıyor. Düşük beklentilerin ise insanın gelişme kapasitesini sınırladığını savunan Burke, “Umduğumuz bir şeyi başaracağımıza dair düşük beklentilere sahip olmak, hayattaki değişikliklere uyum sağlamak için iyi bir yol değil” diye konuşuyor.
Öte yandan düşük beklentilerin çaresizlik duygusunu körükleyebileceğini savunan akademisyen, zorlukların ardından başarı beklentisini düşürenlerin pes etme olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor.
Yüksek beklentilerin kötü yanının olduğunu da sözlerine ekliyor akademisyen. Becerilerini abartan ve kendinden çok fazla şey bekleyen bireylerde hayal kırıklığı ve hatta kaygı bozukluğu ortaya çıkabileceğini söylüyor Burke.
“İnsanların yüksek beklentilere sahip olmak istememelerinin nedenlerinden biri, kendilerini hayal kırıklığından korumak istemeleridir ki bu geçerli bir endişedir” diyen Burke, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ancak üzüntü ve hayal kırıklığı baş gösterdiğinde duygularımızı yönetmeyi öğrenmek, zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmamızı sağlar.”