Libya’daki görüntüye can dayanmaz: Sahilde 400 ceset bulundu
Belçika ve Kenya dünyada geçen aydan beri devam eden sel felaketlerinin son kurbanları oldu. Belçika'da 78'den fazla kişi hayatını kaybederken Kenya'da 225'ten fazla ölü var. Bu kadar şiddetli yağışlar yaşanmasının arkasındaki ne?
Kenya ve Brezilya’daki sel felaketleri, bir yılda aldığı yağmuru sadece bir günde alıp altyapısı yetersiz kaldığı için uçak seferleri felç olan Dubai, Çin’de yaşanan sel ve toprak kaymaları… Dünyanın büyük bir kısmı sular altında. Bu durumdan en son etkilenenler de Güney Yarımküre’deki Brezilya ve Kenya oldu.
Brezilya’nın güneyindeki Rio Grande do Sul eyaletindeki sel felaketi son yedi günde 78 kişinin ölümüne neden olurken 103 kişi için kayıp ihbarı yapıldı. 155 kişinin yaralandığı selin yarattığı tahribat nedeniyle 88 bin kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Bunlardan 16 bini okullara ve spor salonlarına sığındı.
Sellere eşlik eden toprak kaymaları ve çöken köprüler eyalet genelinde büyük yıkım bıraktı. Eyalet genelinde elektrik kesintileri yaşandı, su şirketi Corsan’a göre 800 binden fazla kişi su kaynaklarından mahrum kaldı.
Guaiba nehri pazar sabahı 5.33 metreye çıkarak rekor seviyelere ulaştı. Daha önce nehir 1941 yılında 4.76 metreye ulaşmıştı; o tarihten bu yana ilk kez böyle yüksek seviyelere çıktı. Böyle bir yıkımla daha önce hiç karşılaşmadıklarını söyleyen eyalet valisi Eduardo Leite eyaletin yeniden inşa edilmesi için “Marshall Planı” gibi bir plana ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Savunma Bakanı José Múcio, Maliye Bakanı Fernando Haddad ve Çevre Bakanı Marina Silva bölgeyi ikinci kez ziyaret etti. Solcu lider ve bakanları sular altında kalan sokakları helikopterlerinden inceledi. Lula sonra gazetecilere verdiği demeçte “Felaketlerin bizi bulmasını beklemeyi bırakmalıyız. Ne tür felaketlere uğrayabileceğimizi önceden görmeli, ona göre kendimizi ayarlamalıyız” dedi.
Kenya’da ise çok daha büyük bir dram yaşanıyor. Haftalardır devam eden şiddetli yağışların tetiklediği sellerde en az 228 kişi hayatını kaybetti, 72 kişi kayboldu. 212 binden fazla insan evini terk etmek zorunda kaldı.
Julia Wanjiku oğlu Isaac’in üçüncü yaş gününü kutladıktan bir gün sonra sel felaketinde evladını kaybetti. Yaşadığı trajediyi CNN International’a anlatan anne doğum günü partisinin ertesi sabahında komşularının çığlıklarıyla uyandığını söylüyor. Sular evlerini vurduğunda eşi oğullarını tutmaya çalışırken boğuldu. Isaac ise suların akıntısına kapıldı. Bu trajedi örneklerden sadece biri ve çok daha ciddi boyutlara da ulaşmamış da olabilir.
Yağmurun suya doymuş topraklara düşmeye devam etmesi ve nehirlerin taşmaya devam etmesi nedeniyle en kötüsü henüz yaşanmamış olabilir. Kenya Devlet Başkanı William Ruto cuma günü meteorolojik raporların “vahim bir tablo” çizdiğini söyledi. Kenya İçişleri Bakanı Kithure Kindiki de 178 barajın “her an taşabileceğini” duyurdu.
Kenya merkezli STK Shining Hope for Communities’in baş strateji sorumlusu Mark Laichena sellerden en çok gecekondu mahallerinde yaşayan kişilerin etkilendiğini söyledi. Laichena “Temiz suları kirlendi, sağlık hizmetleri kıt ve gıda kaynaklarının üstünden ise sular geçti” dedi.
Hükümet yerinden edilen ve tahliye edilenler için ülke genelinde 50’den fazla kamp kurdu ve bu sayının artırılması da planlanıyor. Gıda ve diğer temel ihtiyaç malzemeleri de evlerinden olmuş afetzedelere dağıtılıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ülkeye 80 ton gıda yardımı yapacağını söyledi. Ancak felaketin boyutları büyüdükçe hükümetin müdahale hızı ve suya kapılanlara ne olduğu konusunda bilgi eksikliği nedeniyle öfke artıyor.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü Kenya Meteoroloji Ajansı’nın daha geçen mayıs ayında El Niño’nun Kenya’yı vuracağını tahmin etmesine rağmen hükümetin zamanında tedbir alamadığını söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Afrika araştırmacısı Nyagoah Tut Pur “Ortaya çıkan yıkım, hükümetin iklim değişikliği ve doğal afetlerin öngörülebilir etkilerine karşı hazırlıklı olma ve derhal müdahale etme yükümlülüğünü vurguluyor” dedi.
Yazının başında da belirttiğimiz gibi, Brezilya ve Kenya son örnekler olsa da son zamanlarda Medine’yi, Dubai’yi, Çin’i sel vurduğunu gördük. Bazılarında hasar çok daha büyük oldu, bazılarında daha çok daha az. Esas sorun sellere karşı ne kadar hazırlıklı olunduğuydu. Altyapının sınıfta kaldığı yerlerde bilanço çok daha ağır oldu.
Şimdi şiddetli yağışların anatomisini inceleyelim. Hava sıcaklıklarının rekor kırdığı bir yıldan yeni rekorlara gebe bir yıla girdik. Hava sıcaklıklarının uç noktalarda olması yağmurların da şiddetlenmesine neden oluyor. Daha da basitleştirmek gerekirse hava ne kadar sıcaksa o kadar çok su tutabiliyor.
Bilim insanları yıl boyunca yaşanacak küresel sıcaklıklarla ona eşlik edecek sağanak yağış tahminlerinin istatiksel bir hata mı olduğunu yoksa altyapının test edileceği, küresel gıda üretimini zorlaştıracak daha sıcak ve yağışlı bir geleceğe mi işaret ettiğini henüz bilmiyor.
Meteoroloji uzmanlarına ve iklim bilimcilere göre nisan ayında meydana gelen sellerin her birinde fırtınaların oluşabilmesi için olağanüstü hava koşullarının oluşması gerekti. Bu bahar yaşanan fırtınalarda yağmur miktarı olağandışı boyutlara ulaştı. Mesela Doğu Afrika ülkeleri, geçen ay normalde aldıklarının altı katı kadar yağmur aldı.
Kenya’nın Nairobi kenti yedi günde yaklaşık 304mm yağış aldı, Dubai’de bir günde 254mm yağış gördü. Ay boyunca toplamda 431mm’lik yağış alarak rekor kıran Çin’in Guangdong eyaletinin dağlık bölgesinde pazartesi günü otoyolun bir bölümü çökerek 48 kişinin ölümüne neden oldu.
Imperial College London’dan iklimbilimci Joyce Kimutai yıllarca süren kuraklığın ardından uzun süren yağış dönemleri arasında gidip gelen toprak ve bitki örtüsünün yağmur suyunu emmesinin zorlaştığını söylüyor. Kimutai “Aşırı uçlar arasında çok gidiş geliş var. Bu yüzden ekosistemin iyileşmesi ve doğal, uyumlu hale dönmesi için zaman yok. Bu da geriye zaman içinde zayıflamış bir sistem bırakıyor” dedi.