AP seçimleri: Aşırı sağdan büyük sıçrama, sol ve liberal partilerde hayal kırıklığı
Avrupa gelecek hafta AP'nin yeni döneminde hangi ideolojinin öne çıkacağını oylayacak. Sağ ve aşırı sağcılardan bir atak bekleniyor. İşte 10 ülke üzerinden Avrupa'daki mevcut durum.
Avrupa 6-9 haziranda Avrupa Parlamentosu (AP) için sandığa gidecek. 27 ülkenin tercihi Avrupa’da şu an nasıl bir hava estiğini gözler önüne serecek. Özellikle merkez sağ ve aşırı sağcı partilerin öne çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor ama son dönemde aşırı sağ da bir bölünme içinde kuşkusuz. Peki kıtadaki son durumu nasıl yorumlamalı? BBC International muhabirleri oylamadan önce bölgedeki atmosferin nasıl olduğunu özetledi.
Emmanuel Macron’a iki kez yenilen Marine Le Pen geçen yıl Ulusal Birlik’in genel başkanlığını 28 yaşındaki Jordan Bardella’ya devretti. Partinin taze kanı Bardella yönetiminde aşırı sağın nasıl bir sonuç alacağı merak ediliyor. BBC’nin Paris muhabiri Hugh Schofield ağır bir yenilgi alacağına kesin gözüyle baktığı Macron’un partisi Rönesans’ın ikinci sırada yer tutup hasarı en aza indirip indiremeyeceği. Çünkü Schofield’e göre Raphaël Glucksmann öncülüğündeki Sosyalistlerin kamuoyu yoklamalarındaki performansı Rönesans ile başa baş. Anketlerde iki parti de yüzde 15 civarında seyrediyor. Bardella’nın öncülüğündeki Ulusal Birlik ise anketlerde sürekli yüzde 32’nin, yani rakiplerinin iki kat üstünde.
Fransa’da 2019’da yapılan son AP seçimlerini de aşırı sağ kazanmıştı. Ne var ki konu ülke yönetimine geldiğinde Macron’un partisi ikinci tura çıkamayan partilerin seçmenleri tarafından “kötünün iyisi” denerek seçilmişti. Schofield “Cumhurbaşkanına haddini bildirmek isteyen seçmenler bunun en etkili yolunun AP seçimlerinde aşırı sağa oy vermek olduğunu düşünüyor. Geçmişte onları duraksatan şeyler ortadan kalkmış durumda” diyor.
AP seçimleri en çok da Belçikalılar için zor geçecek belki de. Bunun sebebi de ortadaki kafa karışıklığı. Çünkü Belçika diğer ülkelerden farklı olarak yedi farklı parlamento için oy veriyor olacak: AP, federal parlamentosu, Flaman, Valon ve Brüksel bölgesel parlamentoları ve Alman topluluğu parlamentosu.
BBC’nin Brüksel’deki muhabiri Bruno Boelpaep ülkede sadece bir oylamanın sözünün geçtiğini söylüyor. O da federal oylama. Çünkü Belçika’nın geleceği Flaman bölgesinin kuzeyindeki Flandre’a bağlı biraz da. Bölgede hükümet hurmak ve yöneticiyi seçebilmek için Flaman ve Fransız partilerin federal düzeyde koalisyon oluşturması gerekiyor. Ancak tüm anketler aşırı sağ parti Vlaams Belang’ın birinci geleceğini gösteriyor. Bu parti Flandre’nin bağımsızlığını, dolayısıyla Belçika’dan ayrılmasını istiyor.
Diğer partiler şimdiye kadar bu partiyi koalisyon dışında tutmak için anlaşmaya vardı. Ancak Vlaams Belang’ın birinci olma ihtimali arttıkça diğer partilerin söz konusu partiyi de aralarına alma yönünde üstlerinde hissettikleri baskı da artıyor. Yani Belçika kendi içinde çok daha büyük bir savaş veriyor diyebiliriz.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde en çok gerilen ülkelerin başında Polonya geliyor. Bugüne kadar en çok silah desteğini sağlayan ülkelerin de başında gelen Polonya, sıranın kendisine geleceğinden korkuyor.
Anketler, Polonyalıların geleceğe bakışını en çok etkileyen konunun Rusya’nın Ukrayna’yı işgali olduğunu gösteriyor. Zaten seçim döneminde de AB yanlısı Başbakan Donald Tusk özellikle Rusya meselesi üzerinden ulusal güvenlik sorununu ana gündemi yapmıştı. Tusk’ın en büyük sorunu Avrupa’ya şüpheyle yaklaşan Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) seçimlerdeki üstünlüğünü kırmak. Zira son dokuz seçimin hepsini, ekimdeki parlamento seçimleri ve nisandaki yerel seçimler de buna dahil, PiS kazandı. Ne var ki koalisyon ortağı bulamadığı için her iki seçimde de masada yenik düştü.
Polonya’da katılım genellikle düşük olduğu için her iki parti de çekirdek seçmenini sandığa götürmeye çalışıyor. BBC’nin Varşova’daki muhabiri Adam Easyon, kamuoyu yoklamalarında her iki partinin de yaklaşık yüzde 30 oy oranıyla başa baş gittiğini gösteriyor.
Slovakya Rusya yanlısı Başbakan Robert Fico’ya suikast girişiminin ardından ülkenin üstüne çöken sessiz, zaman zaman gergin atmosferde sandığa gidecek. Merkez sağ muhalefet, Fico’nun 15 Mayıs’ta Handlova kasabasında uğradığı silahlı saldırının ardından kampanya çalışmalarını hemen askıya aldı. Fico kısa süre önce hastaneden çıktı.
BBC’nin Prag’daki muhabiri Rob Cameron’un aktardığına göre, kamuoyu yoklamalarında önde giden parti sol popülist Smer partisi. Smer, Ukrayna’ya silah gönderilmesine karşı çıkıyor ve kendisini “barış yanlısı” olarak tanımlıyor. Muhalefetteki merkez sağ İlerici Slovakya partisi ise gölgede kalmış durumda. Üstelik liderleri Michal Simecka daha önce AP başkan yardımcılığı yapmıştı. Geçen yılki seçim kampanyasında eski Başbakan İgor Matovic ile Robert Fico tamamen iyileşene kadar geçici başbakanlık yapan Robert Kalinak arasında hakaretler ve tehditler havada uçuşmuştu. Ama suikasttan sonra taraflar tansiyonu düşürmeye odaklanmış durumda.
“AB kaosuna, sığınmacı krizine, iklim terörüne, savaş çığırtkanlığına, Covid-19 krizine son ver.” Bu anketlerde önde giden muhalefetteki aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) afişlerinden birindeki slogan. Bir başka posterde de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ye sarılıyor. İktidardaki muhafazakâr Halk Partisi (ÖVP) bu afişi “Rus propagandası” olarak kınadı.
BBC’nin Viyana’daki muhabiri Bethany Bell, siyasi analist Thomas Hofer’in FPÖ’nin geçmişte AP seçimleri için destekçilerini harekete geçirmekte zorlandığını söylediğini aktarıyor. Ama Hofer’e göre şu anda Avusturyalıların yüzde 27’si FPÖ’ye oy vereceğini söylüyor. Bu oran ikisinin de oy oranı yüzde 22’lerde kalan ÖVP ve Sosyal Demokratların önünde. Yeşiller Partisi ise 23 yaşındaki adayı Lena Schilling’in “zarar verici söylentiler yaymak” ve “partiye sadakatsizlik”ten suçlandığı bir dönemden geçtiği için zorlanıyor.
Son AP seçimlerini hatırlayalım: Matteo Salvini’nin partisi yüzde 34 oy oranıyla seçimden birinci çıkmıştı. Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri (FdI) ile yüzde 6 oranında oy almıştı. Şimdi durum tam tersine dönmek üzere. FdI oyların yüzde 27’sini almaya çok yakın. Beş yılda küçük bir muhalefet figüründen başbakanlığa yükselen Meloni için bunun kayda değer bir sonuç olduğu söylenebilir. BBC muhabiri Laura Gozzi “Meloni kendisini her ikisi de desteğini isteyen Marine Le Pen ve von der Leyen’in arasında bulmuş durumda. Meloni İtalya’yı yeniden şekillendirdi bile. Şimdi aynı şeyi AB için yapma şansına sahip olabilir” diyor.
BBC’nin Berlin muhabiri Damien McGuinness “Frieden, yani barış, burada kampanya afişlerinde en sık rastlanan sözcük. Radikal sol partiler için frieden, Ukrayna’yı silahlandırmayı bırakmak anlamına geliyor. Ancak kendisini ‘Barışın Şansölyesi’ olarak tanımlayan Başbakan Olaf Scholz için seçmenlerini tansiyonun yükselmeyeceğine inandırmak demek” diyor. Hükümeti Ukrayna’ya en fazla askeri yardım yapan ülkelerden olsa da Scholz, merkez soldaki partisi SPD’nin savaş karşıtı ilkelerine uyarak bazı silahlar konusunda kırmızı çizgiler çekti. Buna rağmen bazı afişlerde Scholz’un yüzüne “savaşın kışkırtıcısı” yazıları yazılmış.
McGuinness “Esas tehlike Scholz’un tavrının her iki tarafı da kendinden uzaklaştırması. İktidardaki partilerin üçü de geçen seferki seçimlerden daha az oy almaya hazırlanıyor” diyor ve muhafazakârların anketlerde başı çektiğini söylüyor. Almanya’nın en büyük sorunu ise aşırı sağcı AfD’nin yaşadığı onca skandala rağmen SPD’yi geçip ikinci sıraya yerleşme ihtimali.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın partisi Fidesz kolay zafer kazanıp Avrupa’nın sağ kanadının şekillenmesinde rol almayı planlıyordu. AP’nin merkez sağı Avrupa Halkları Partisi tarafından dışlanan Fidesz’in amacı Meloni ve Le Pen ile birleşerek yeni bir grup oluşturmak.
Ama bu plan eski Fidesz üyesi Peter Magyar’ın yeni partisi TISZA sebebiyle bozulabilir. Magyar ülkeyi turlayıp büyük kalabalıklar topluyor. Fidesz’in yolsuzluklarına, okulların ve hastanelerin durumuna, ülkeye akın akın gelen göçmenlere dikkat çekiyor. Amacı AP seçimlerinde Fidesz’i sıkıştırıp 2026’daki seçimlerde Orban’ı yenmek. BBCnin Budapeşte muhabiri Nick Thorpe’ye göre Fidesz’in oyları yüzde 44’te, TISZA ise yüzde 26’da ve yükselmeye devam ediyor.
BBC’nin Madrid muhabiri Muhafazakâr Halk Partisi’nin (PP) AP seçimlerinde en kazançlı çıkacak gibi görünen parti olduğunu söylüyor. Zira PP zor durumdaki Ciudadanos’un oylarını kendine çekiyor. PP lideri Alberto Nunez Feijoo, bu avantajını Başbakan Pedro Sanchez’e baskı yapmak için bir fırsat olarak görüyor. Feijoo, Sanchez’in hükümetini yolsuzlukla suçlamak istiyor. Malum, Sanchez’in eşi Begona Gomez hakkında soruşturma açılmıştı. Ayrıca Sanchez hükümetinin Katalanlara boyun eğdiği yönünde bir algı da var. Aşırı sağcı Vox, bu toprak sorunlarından beslenmeye çalışıyor. Sanchez ise Ukrayna için açıkladığı büyük yardım paketi ve Filistin devletini tanımak gibi dış politikalarla halkın takdirini kazanmayı umuyor.
BBC’nin Lahey’deki muhabiri Anna Holligan Hollanda’daki durumu şöyle özetliyor: “Kanallar ve bisiklet yolları boyunca uzanan reklam panoları adayların afişleriyle dolu. Seçimlere rekor sayılacak şekilde 20 parti katılıyor ancak buradaki çoğu kişi siyasetten bıkmış durumda. Bu yüzden katılım düşük olabilir” diyor.
Hollanda kasım ayındaki parlamento seçimlerinin ardından yeni hükümet kurmanın peşinde. Türkiye hakkında konuşmayı seven Geert Wilders’in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV), geçen yılki seçimleri kazandı ama Hollanda’nın AB’den ayrılması için vaat ettiği “Nexit” referandumundan vazgeçti. Wilders’in partisiyle koalisyon hükümetinde yer alacak liberal muhafazakâr VVD, merkezci Yeni Toplumsal Temas ile Çiftçi Yurttaş Hareketi’nin AP’de Hollanda’ya ayrılan 31 sandalyenin neredeyse yarısını alacağını gösteriyor.