Evinizdeki pahalı televizyon Nobel Kimya Ödülü’nü aldı
Nobel sezonunun en merak uyandıran ödüllerinden biri olan Nobel Barış Ödülü bu yıl nükleer silah endişesine gitti. Komite, Hiroşima ve Nagazaki'y atılan atom bombalarından sağ çıkmış Japonların oluşturduğu Nihon Hidankyo'yu ödüllendirdi.
Bir yanda Ukrayna’nın, diğer yanda Gazze ve Lübnan’ın bombalandığı, Sudan’daki iç savaşta çatışmalardan kaçmayı başaramayan kadın ve çocukların tecavüz ve ölüm gibi risklerle karşı karşıya kaldığı bir seneyi bitirmek üzereyiz. Şimdiye kadar Gazze’de 42 bin, Lübnan’da iki bin, Sudan’da 20 bin ve Ukrayna’da 14 bin kişi öldü. Esamesinin okunmadığı bu dönemde barış kavramına hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var. Nobel Barış Ödülü’yle her sene bu kavramın unutulduğu ya da yaşatmaya çalışıldığı topluluklarda mücadelelerini sürdüren insanlar hatırlatılıyor. Bu yıl komite kararını nükleer tehlikeden yana kullandı ve İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından sağ çıkabilmiş Japonların kurduğu Nihon Hidankyo grubunu ödüllendirdi.
Komite Başkanı Jorgen Watne Frydnes ödülü neden bu gruba vermeyi uygun gördüklerini şöyle açıkladı: “Dünyayı nükleer silahlardan arındırma çabalarına verdikleri destek ve neden bir daha hiç nükleer silah kullanmamız gerektiğini yıkıma bizzat şahit olmuş kişiler olarak anlattıkları için.” Komiteye göre Hibakushalar yani Hiroşima ve Nagazaki’den sağ çıkabilmiş bu insanlar hem fiziksel hem de ruhen çektikleri acıları gömmek yerine nükleer silahlara karşı savaş verdikleri için onurlandırıldı.
1956 yılında kurulan bu kuruluşun ancak bugün ödüllendirilmesinin nedeni belli: Rusya gibi nükleer kapasiteye sahip bir ülkenin kendisine başlatılacak topyekun bir saldırıda elindeki nükleer silahları kullanmaktan çekinmeyeceğinin işaretini vermesi. Zaten komitenin açıklamasında da “Dünyanın dört bir yanındaki gelişmelere ve çatışmalara baktığımızda nükleer silahların yeniden devreye girmemesi için bu araçları tabu olarak görmenin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz” deniyor.
Nihon Hidankyo 300 binden fazla Hibakusha’yı temsil ediyor. Hibakushalar dünyada şimdiye kadar nükleer saldırıya doğrudan hedef olmuş tek insanlar. İkinci Dünya Savaşı’nda ABD, savaşı sonlandırmamakta ısrarını koruyan Japon İmparatorluğu’nu ikna etmek için çok kanlı bir yol tercih etmiş, 1945’te Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarında tahmini 200 bin kişi hayatını kaybetti. Bazıları patlama meydana geldiği anda öldü, bazılarıysa bombanın patlamasından günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar sonra acılar içinde kıvranarak yaşamını yitirdi. O gün yüksek miktarda radyasyona maruz kalan kişiler de, çocukları da kansere normal bir insandan çok daha fazla yakalanma riski taşıdı. Patlama anının belki de en etkileyici tasvirini 1983 yapımı Barefoot Gen filmi yapmıştı.
This clip from the animated version of Barefoot Gen has been widely shared in Twitter in recent days.
When teaching American study abroad students about war memory in Japan, I have often used this clip. Many of them are shocked by how graphic it is:https://t.co/Cfb2r61aAU— Jeffrey J. Hall 🇯🇵🇺🇸 (@mrjeffu) August 1, 2023
O dönem Amerika’nın Japonya’ya atom bombası atmasını destekleyen Amerikalıların oranı anket şirketi Gallup’a göre yüzde 85’ti. Amerika’da on yıllar sonra bile ordunun “fedakârlık yaptığı” söylemi hüküm sürdü. Japonya bugün bile atom bombasının ülkeye bıraktığı hasarı unutmadı. Bombanın mimarı olan Robert Oppenheimer’ın hikayesini anlatan 2023 yapımı Oppenheimer filmi bile Japonya’da ancak aylar sonra vizyona girebildi. Filmi izleyen Japonlar çok karışık tepkiler verdi. 37 yaşındaki bir Hiroşimalı film vizyona ilk girdiğinde “Tabii ki bu Akademi Ödüllerini kazanmayı hak eden muhteşem bir film. Ancak film atom bombasını onu öven bir şekilde de tasvir ediyor ve Hiroşima kökenli biri olarak izlemek zordu” diye tepki vermişti.
Bu arada nükleer silah tehlikesi konusunda daha önce 2005 yılında yine bir kurum ödüllendirilmişti: Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu. Bu yıl Nobel Barış Ödülü’ne 197’si bireysel, 89’u örgüt olmak üzere 286 aday gösterilmişti. Ancak komite aday gösterilenlerin ismini 50 yıl boyunca açıklamıyor.
Yeniden Rusya savaşına dönelim. Nihayetinde ödülün verilme sebebi nükleer savaş ihtimaline bir adım daha yakın olduğumuzun düşünülmesi. Rusya son dönemde ne yaptı da komiteyi Hibakushaları ödüllendirmeye itti?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin en son 2022 yılında güncellenen Rus askeri doktrini üstünde birtakım değişikliklere gitti. Bu değişiklikle Rusya artık “Bana saldırana destek çıkan ülke nükleer bir güç ise, saldıranın nükleer kapasitesine bakmaksızın kırmızı düğmeye basarım” mesajını vermiş oldu. Yani Rusya’ya saldıran ülke nükleer bir güç değilse de nükleer silahla hedef alınması artık Moskova için mümkün. Yani artık potansiyel nükleer hedefler artacak. El Cezire’ye göre bunların artış şekli üç şekilde olabilir:
🎈Birincisi, nükleer olmayan devletler nükleer devletlerden yardım alarak saldırırlarsa hedef alınabilirler.
🎈İkincisi, Rusya’ya yönelik bu tür saldırıları “ortak saldırı” olarak tanımlayan Putin, böyle saldırıların “kritik tehdit” olduğu kanaatine varırsa ABD, İngiltere ve Fransa’yı bizzat kendi topraklarında hedef almak için kendine uygun zemin hazırlamış oldu.
🎈Üçüncüsü, Putin bu ilkelerin Belarus gibi müttefiklerin hedef alınması halinde de aynı genişletilmiş nükleer doktrinlerin geçerli olacağını söyledi. Bu da Rusya’nın nükleer bir karşılık verebileceği koşulların kapsamını epey genişletmiş oldu.
Rusya bir sabah kalkıp da “Ben nükleer doktrinimi değiştireceğim” demedi tabii ki. Ukrayna savaşı iki buçuk yıldır sürüyor ancak ilk defa bu sene Rus toprakları doğrudan Ukrayna ordusu tarafından hedef alındı. Putin her ne kadar sınır toprağı Kursk’un işgalini ufak bir şeymiş gibi göstermeye çalışsa da savaşın kendi topraklarına girmiş olmasından rahatsız.
Ayrıca ABD ve müttefikleri sahip oldukları silahların Ukrayna sınırının çok yakınlarında kullanılmasına da izin veriyor. Belirlenen sınırın daha da genişletilmesi ihtimali var. Böyle bir durumda Amerika ve Avrupalı ülkelere ait gelişmiş silahlar Rusya semalarında saldırı düzenlemek için kullanılabilir. Batı henüz bu kırmızı çizginin aşılmasına yeşil ışık yakmadı ama kırmızı çizgilerin birer birer aşıldığı hesaba katılırsa gelecek ay Beyaz Saray’a Demokratların adayı Kamala Harris’in gelmesi halinde savaş daha da büyüyebilir.