ABD’de seçim ekranlarında Türkiye reklamı: ‘How to be cool in İstanbul’
Seçim günlüğünün yeni bölümüne hoş geldiniz. Bugün aynı tarihlerde yapılmış taban tabana zıt iki anketi mercek altına alıyoruz. Trump ve Harris cephesinde kürtajın nasıl ele alındığına bakacak, Trump'ın Ukrayna savaşına yaklaşımını konuşacağız.
Yine bir seçim günlüğünde birlikteyiz. Lübnan, Gazze, Sudan ve Ukrayna ateş altındayken ABD’nin gündemi ağırlıklı bir şekilde 41 gün sonra gidilecek sandıkta. Bu ülkeler ve dünyanın geri kalanının bundan sonraki süreçte nereye gideceği de az çok ABD’deki seçimlere bağlı. Birleşmiş Milletler’in (BM) 79’uncu toplantısı için dünya liderleri ABD’de toplaşırken Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve Demokratların adayı Kamala Harris yollarda, iş arkadaşım Berrak Güngör’ün dün anlattığı salıncak eyaletlerde seçmenleri kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Onların gündemi kürtaj, ekonomi ve sınır güvenliği gibi daha çok ABD’yi ilgilendiren meseleler. Yine de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski destek toplamak için gözü karartmış bir şekilde ABD’de dolanırken dış politika gündemde hiç yoktu demek yalan olur.
🗺️Kim nerede: Trump Georgia’da vergi kanunu ve ABD’deki üretim üstüne konuşma yaptı. Bu Trump’ın geçen aydan bu yana Georgia’ya ilk gidişiydi. Harris ise Washington DC’de, nispeten sakin bir gün geçirdi. Kampanya çalışanlarıyla toplantılar yaptı falan filan. Demokrat aday için asıl kampanya bugünden itibaren başlıyor. Bugün Pensilvanya, cuma günü Arizona ve pazar günü de Nevada’da olacak. Bir spoiler vereyim, göçmen politikası epey eleştirilen Harris’in Arizona ziyaretinde ABD-Meksika sınırına gitmesi bekleniyor. Harris’in başkan yardımcısı adayı Tim Walz dün Minneapolis’te kampanya resepsiyonunda konuşma yaparken Trump’ın yardımcısı da Teksas’ta bağış topladı.
Bugün bir değil, iki anketimiz var ve ikisi de tuhaf bir şekilde birbirinin tam zıddı sonuçlara işaret ediyor. CNN’in 19-22 Eylül tarihlerinde yaptığı ilk anket Harris’in oyların yüzde 48’ini, Trump’ın da 47’sini aldığını gösteriyor. Oysa Quinnipiac Üniversitesi’nin aynı tarihlerde yaptığı bir diğer ankette Trump yüzde 48, Harris de 47 görünüyor. İki anketin ortak noktası ise her iki adayın da yarışı önde götürdüğüne dair herhangi bir işaretin olmaması. Yani her ikisinin de hâlâ öne geçmek için şansı var. Tek tek gidelim:
🔎CNN anketi: Bu anket CNN tarafından SSRS’ye yaptırılmış. Yukarıdaki görselde göremiyorsunuz ama anketin detaylarına indiğimizde bağımsız, yani herhangi bir partiye üye olmayan, seçmenler arasında Harris’in 45’e 41 daha popüler olduğunu görüyoruz. Ne var ki aradaki fark çok açık sayılmaz. Bağımsız kadın seçmenlerin yüzde 51’i Harris’i tercih ederken, erkeklerin yüzde 47’si de Trump’ı tercih ediyor. Bu anket de önceki konuştuklarımızdan çok farklı değil. Seçmenler ekonomi, göç sorunu ve dış politika konusunda Trump’a Harris’ten daha fazla güveniyor. Harris’in güçlü olduğu yanlar ise kürtaj, ülkedeki bölünmüşlüğü ortadan kaldırma ve demokrasiyi koruma gibi (kürtaj hariç) daha soyut konular. Ankette genel olarak bir puanla Harris önde ama ekonomi ve göçmen sorunu gibi daha somut meselelerde halkın güvenini alamaması sandığa da yansıyabilir. Sonuç olarak insanlar ekmek bulma telaşındayken aklına gelen ilk şey demokrasi değil, alım gücü oluyor. Harris de şu ana kadarki hiçbir ankette seçmenlere ekonomide her şeyin yoluna gireceği konusunda yeterince güven verememiş durumda.
🧐Quinnipiac anketi: Trump’ın önde geldiği Quinnipiac anketi 1728 seçmenle yapılmış. 48’e 47 oranı CNN ile aynı olmasına rağmen sadece yerler değişik, bu kez Trump bir puan önde görünüyor. Bağımsızların yüzde 47’si Trump’ı desteklerken yüzde 44 ‘ü Harris’i destekliyor. Burada ilgimizi çeken bir diğer şey seçmenlerin yüzde 64’ünün iki aday arasında ikinci bir münazara görmek istemesi. İlkinden kötü bir performansla ayrılan Trump ikinci münazaradan “Oy verme işlemi başladı zaten” diyerek kaçıyor. Bir diğer ilginç nokta da seçmenlerin yüzde 73’ünün seçimin ardından siyasi şiddet ortamının oluşma ihtimalinden korkmaları. Ha bir de şarkıcı Taylor Swift’in Harris’i desteklemesi ya da milyarder girişimci Elon Musk’ın Trumpçı olması seçmenlerin düşüncelerinde hiç değişim yaratmamış, onu da not düşelim.
Trump pazartesi günü Pensilvanya’daki mitinginde kadın seçmenlerin yaşadığı ortamları “daha güvenli hale getirerek kürtajı düşünmemelerini sağlayacağını” iddia etti.
Trump addresses women: “I am your protector. I want to be your protector … you will no longer be abandoned, lonely, or scared. You will no longer be in danger … you will no longer be thinking about abortion.” pic.twitter.com/x6GXF8WQYH
— Aaron Rupar (@atrupar) September 24, 2024
🔴Neden önemli: Bugünkü anketlerde de gördüğünüz üzere kadınların çoğu Harris’e daha çok güveniyor çünkü kürtaj konusunda kadınların yararına olacak şekilde hareket edeceğine inanıyorlar. Kasımdaki seçimlerde öne çıkan birkaç başlık var ve kürtaj da onlardan biri. Amerika’da kadınlar erkeklerden daha çok sandığa gitme eğiliminde, bu da Harris’i Trump’tan daha avantajlı kılıyor.
Hatırlayalım: Gencecik bir kadın ‘ertesi gün hapları’nın komplikasyonları nedeniyle Georgia’da gittiği hastanede kurtarılabilecekken kürtaj yasağı nedeniyle kurtarılamadı. O kadın 20 saat boyunca acı içinde kıvranıp organ yetmezliği yaşayana kadar doktorlar hiçbir şey yapmadı. Amber adındaki bu kadın tek örnek değil, hikayeleri anlatılmayan başka kadınlar da var ve bu kadınlar kürtaj yasağı nedeniyle hayatını kaybetti.
⏳Geçmişe yolculuk: Kadınların kürtaj hakkını koruyan Roe v. Wade kararı Trump’ın atadığı yargıçlar sayesinde Yüksek Mahkeme kararıyla feshedilebildi. Trump bu kararın feshedilmesiyle daima gurur duydu. Önceki haftalarda münazarada “Eyaletlerin kürtajla çocukları öldürdüğünü” söyleyecek kadar ileriye gitti. Oysa kadınlar Roe v. Wade kararını savunurken aslında hemcinslerinin doktor gözetimi altında düşük yapmalarını istiyor. Aksi takdirde kadınların merdivenaltı yerlerde ya da tek başlarına düşük yapmaya çalışarak kendi canlarını da tehlikeye atabileceklerinden endişeleniyorlar.
🗣️Trump başka ne dedi: Pensilvanyalı kadınları etkilemek isteyen Trump neler demedi ki… “Korunacaksınız, ben sizin koruyucunuz olacağım” da dedi, “Hep kadınların beni sevdiğini düşünmüşümdür. Ama sahte haberler öyle olmadığını söyleyip duruyor. O haberlere inanmıyorum” da. Bir diğer sözü de “Kadınlar mutlu, sağlıklı, özgüvenli ve özgür olacak. Herkes kürtajın federal bir hak olmaktan çıkıp eyaletlerin kararına bırakılmasını istiyordu” sözüydü. Trump’ın “koruyucu” olmakla ilgili sözlerine tepkim aşağıdaki gibidir:
Wisconsin Public Radio’ya konuşan Harris, Roe v. Wade’in yasalaşması için Senato’daki “filibuster” kuralının kaldırılmasını desteklediğini söyledi.
🤔Ne ola ki bu filibuster: Senatoda önemli yasaların geçirilmesi için 60 oy gerekiyor. Filibuster diye bu kurala deniyor. Bu 60 oy her iki tarafın da uzlaştığı anlamına gelen bir şey. Harris bu kuralı kaldırırlarsa 51 oyla yani basit çoğunlukla kürtaj hakkını yasalaştırabileceklerine inanıyor. Aslında bu fikri ilk dile getirenlerden biri de Senato çoğunluk lideri Chuck Schumer’dı
🤨Demokratları böldü: Harris’in bu fikrine sert tepkiler direkt partinin içinden geldi. Kyrsten Sinema konuyla ilgili olarak “Açık bir şekilde konuşmak gerekirse Roe v. Wade’i kabul ettirmek için filibuster’ı kaldırmak, gelecekte kongrenin ülke genelinde kürtajı hepten yasaklamasına da neden olur. Ne korkunç, basiretsiz bir fikir” dedi. Joe Manchin de “Harris filibuster’ın demokrasinin ‘kutsal kasesi’ olduğunu biliyor. Konuşmamızı, birlikte hareket etmemizi sağlayan şey bu. Eğer bunu kaldırırsa o zaman Temsilciler Meclisi partizanlık üstüne kurulur” dedi.
Dünya liderleri, BM Genel Kurulu için ABD’deyken seçim günlüğünde bu konuyu pas geçmemiz düşünülemezdi. Hele hele Zelenski Batı’dan gelen uzun menzilli füzeleri Rus topraklarının derinlerinde kullanmayı kafaya takmışken. Seçim Ukrayna’nın kaderini de belirleyecek malum. Nedenini bugüne kadar anlamadıysanız bile Trump’ın son iki günde söylediği şeylere bakınca anlamanız mümkün.
🗣️Ne dedi: Eski başkan pazartesi günkü Pensilvanya mitinginde “Bakıyorum da Zelenski burada. Bence o tarihin en büyük pazarlamacısı. Ne zaman ABD’ye gelse 60 milyar dolarla ayrılıyor” dedi. Açıklamaları bununla da kalmadı, dün de Georgia’daki mitinginde “Biden ve Kamala bizi Ukrayna’da savaşa soktu, şimdi de çıkaramıyorlar. Biden’ı izledim, üç yıldır ‘Biz kazanacağız, biz kazanacağız’ deyip duruyor. Ben başkan olmadığım sürece bu savaşta sıkışıp kalırız. Ama ben bunu halledeceğim, müzakere yoluna gireceğim. Biden ‘Kazanana kadar durmayacağız’ diyor. Kazanırlarsa ne olacak? Yaptıkları tek şey bu, savaşmak. Hitler’i yendiler, Napolyon’u yendiler. Yaptıkları tek şey bu, savaşmak ve bu hiç hoş değil” dedi.
🔎Yakınlaşalım: Trump münazarada Ukrayna’nın savaşı kazanmasını isteyip istemediği konusunda yorum yapmayı reddetmişti. Ama adaylığını koyduğundan beri yaptığı barış planına göre savaşı 24 saat içinde bitirebilir. Bunu nasıl yapacağı muamma ama Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i her fırsatta övmeyi unutmuyor.
🧐Daha da yakınlaşalım: Savaşın geldiği şu noktada Rus topraklarına girmiş Ukrayna askerlerini, Ukrayna’nın doğusunda hızla ilerleyen Rus askerlerini görüyoruz. Savaş dışarıdan bakıldığında sadece bu iki ülke arasındaymış gibi görünse de son bir yılda Avrupa’da artan sabotajların arkasında Rusya’nın olduğundan şüpheleniliyor. Öte yanda Ukrayna’nın savaşı bu kadar uzun sürdürebilmesinde de iki buçuk yıldır Batı’dan gelen silahların etkisi büyük.
Savaştaki ilk kırmızı çizgilerden biri gönderilen silahların Rus topraklarında kullanılmamasıydı. O sınır çoktan aşıldı ama yine belli bir sınır çizilerek. Şimdi Ukrayna o sınırın da ötesine geçmek istiyor, ABD ise yine kırmızı çizgiye işaret ediyor. ABD Başkanı Joe Biden görevden ayrılmadan önce kırmızı çizgiyi aşarsa Rusya’nın nasıl bir karşılık vereceği merak konusu. Dünyanın en büyük nükleer kapasiteli ülkelerinden biri olan Rusya, aylardır Batı’yı bu gücüyle tehdit ediyor. Şu anda Putin’i dizginleyen şey ABD seçimleri ama Biden şansını zorlarsa ne olur bilemeyiz.