ABD seçiminin kazananları: Anketler çakıldı, doğruyu gösteren bahisçiler oldu
ABD seçimlerini mercek altına aldığımız serimiz devam ediyor. İlk haftamızı geride bırakmak üzereyken sizlere güzel bir hafta sonu okuması sunmak istedik. Harris'in röportajının satır araları ve anketlerin neyi işaret ettiği son yazımız sizlerle...
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) seçimlerine çok az bir süre kaldı. Bizler de her geçen günün öne çıkan başlıklarını sizlerle derli toplu paylaşmak için günlüklerimize devam ediyoruz. Dünkü bölümümüzde çalışma arkadaşım Beyza Topçu, sabahın dördüne kadar bekleyip Demokratların adayı Kamala Harris ve ve başkan yardımcısı adayı Tim Walz röportajını aktarmıştı. Bize de bu röportajın yansımalarını eşelemek kaldı.
Tatlı bir hafta sonu okuması olması için lafı uzatmayacağım.
Seçim güncemize hemen başlayalım…
Aslında herkesin gözü 10 Eylül’de. Çünkü Harris rakibi Donald Trump ile ilk canlı yayın münazarasını o tarihte gerçekleştirecek. Ondan önce de “hazırlık maçı” olarak nitelendirilebilecek bir röportajla karşımıza çıktı. Bu aslında Harris açısından olduğu kadar destekçileri için de kritik bir röportajdı. Neden, diye soracak olursanız hemen açıklayalım. Harris, Demokratların başkan adaylığını Biden’dan devraldıktan sonra ilk kez böylesi kapsamlı bir röportaj verdi. Haliyle, 10 Eylül’de Trump’ın karşısında nasıl bir duruş sergileyeceğinin de ön izlemesini yapmış oldu. Peki, Harris’in röportajı nasıl yankılandı, beraber bakalım.
🎯 Odak: Öncelikle Harris’in Walz ile birlikte verdiği ilk röportajın detaylarına inmeden kısa bir perspektif çizelim. Trump uzun zamandır Harris’i hedef gösterirken onun bir “Komünist” olduğu söylemi üzerinden bir politika yürütüyordu. Hatta bazı paylaşımlarında Trump, Harris’e “Yoldaş” diye hitap ediyor.
— Donald J. Trump (@realDonaldTrump) August 18, 2024
Bu yapay zeka aracılığıyla oluşturulan görseli, 18 Ağustos’ta paylaşan Trump’a göre Harris bir “komünist.” ☭
Neden mi, çünkü…
Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin en büyük rakibi olan ABD’nin vatandaşlarının da orak ve çekici bir arada gördükleri anda verecekleri tepki malum.. Haliyle Trump, bu propagandanın çalışacağından emin. Ve sürekli de buradan yürüyor… Ya da yürüyordu mu demeli?
Harris’i “komünizm” söylemiyle kısa sürede nakavt edeceğini düşünen Trump’ın fikri değişmiş olmalı. Çünkü Harris kendisini nasıl savunacağını o röportajda gösterdi.
Kamala Harris ve Tim Walz’ın Perşembe gecesi CNN’den Dana Bash’a verdikleri mülakatın ana hedefi Trump ve kampanyası tarafından vurgulanan “komünist” söylemini çürütmek gibi görünüyordu. Bu yüzden de Harris, cevaplarında ana hatlarıyla merkez siyasete göz kırptığını hissettirdi. Özellikle, konuşmak istediği konular sorulduğunda kürtaj ya da diğer mevzuları değil, ekonomi ve göç sorununa ağırlık vermesiyle de bunu belli etti.
Ekonomi:
Harris, kendisinin ve Biden’ın enflasyonla mücadele tarzının doğru olduğunu söyledi. Trump’ın ardından salgında harap olmuş bir ekonomiyi miras aldıklarını da vurguladu. Fiyatları düşürmek için pek çok çalışma yapıldığını ancak ‘fiyatların hâlâ çok yüksek’ olduğunu da belirtti.
Göç konusu:
Aslında yeni bir şeyden bahsetmedi. Çünkü geçtiğimiz günlerde Trump’ın elini güçlendiren göç konusunu kendi lehine çevirmek için tepkisini sertleştirdiği açıklamaları yapmıştı Yine aynı tonda konuştu ve sırf göç sorunu yüzünden kaybetmek istemediği kararsız seçmenlere göz kırptı. Trump’ın gündeme getirdiği iki partili sınır güvenliği tasarısını başkan olduğunda zorlayıp, zorlamayacağı sorusuna Harris, “Sadece zorlamakla kalmayacağım Masama gelmesini sağlayacağım ve imzalayacağım” cevabını verdi.
Harris, “Bunun bir sonucu olması gerektiğine inanıyorum. Sınırımızı yasadışı yollardan geçen insanlarla ilgili olarak uyulması ve uygulanması gereken yasalarımız var” diye konuştu.
İsrail:
ABD kuşkusuz, İsrail’in en büyük destekçilerinden biri. Hatta ülkeyi yönetmeye talip iki partinin de bu konudaki tutumları neredeyse benzer. Yani Cumhuriyetçiler ya da Demokratların sandıktan zaferle çıkmasının İsrail üzerinde, Rusya ve Ukrayna Savaşına olacağı kadar kadar keskin bir etkisi olmayacak. Ama yine de Harris, Filistinlilere yönelik “empatik” tavrı ile dikkat çekiyordu. Filistin’de yaşanan insanlık dramına Biden’dan daha çok dikkat çeken Harris’in söylemleri ise ABD’de hala şaşırtıcı bulunuyor. Mesela Politico röportajdaki İsrail kısmı için “ilginç” diye yazmış.
🔎 Harris’in “ilginç” bulunan söylemine beraber bakalım:
Politico, Beyaz Saray içerisinde Filistin konusunda daha “sol eğilimli bir tavır” gösteren Harris’in silah desteğini çekmeyecek olmasını ilginç bulmuş olmalı. Ancak bundan iki hafta kadar önce başkan adayının danışmanı, silah politikalarında bir değişiklik olmayacağını duyurmuştu.
İki partili temsiliyet sinyali:
Harris, kararsızlar ya da kafası karışık Cumhuriyetçileri kendi etki alanına almak için seçildiği takdirde kabinesinde bir Cumhuriyetçi atayacağını da söyledi. İki partili yaklaşımla yine merkez siyasete hevesini gösteren Harris, “Kabinemde Cumhuriyetçi bir üye olmasının Amerikan halkının yararına olacağını düşünüyorum” dedi.
Trump:
Harris, Trump’tan bahsederken onu demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olarak nitelemedi. Yani Trump’ın agresif tavrının aksine Harris, eski başkanı çok da ciddiye almayan bir tavırla insanların artık sayfayı çevirmeye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Hatta kendisine dair etnik kimlik eleştirileri hatırlatıldığında, “Eski taktikler, bir sonraki soru lütfen” de dedi.
Ancak Harris de tabii ki doğal olarak Trump’a karşı bir söylem geliştiriyor. Kendisini yeni bir yüz olarak öne çıkaran Harris, Trump’ı ise seçmenlerin bıktığı biri olarak göstermeye çalışıyor.
🔎ABD siyasetinde bu aralar sağ-sol tartışmaları revaçta. Trump uzun zamandır Harris’i “Komünist” olarak niteliyor. Kendisini “solcu” olarak tanımlayan ABD’lilerin solculuk anlayışlarının bizim anladığımızdan çok farklı olduğunu ifade edelim. Yani, İsrail’e silah sağlamaya devam edeceğini söyleyen biri yalnızca Filistinlilerin yaşadığı zulme “empatik” yaklaştığı için “solcu” diye tanımlanabiliyor. Keza zaten Harris’in de merkeze yönelen cevaplarını ele aldığımızda ABD seçimlerinin sağ çizgilerde bir merkez siyasete sıkışıp kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Harris’in kürtaj ve yeşil politikaları haklı olarak onu, merkez sola taşıyor. Yine de Harris’i siyasi yönelim için tasarlanmış bir sayı doğrusu üzerinde konumlandıracak olsaydık şüphesiz 0 noktasına yakın derecede solda olduğunu görürdük.
Wall Street Journal’da Perşembe günü yayınlanan bir ankete göre Demokratların başkan adayı Kamala Harris, Kasım ayındaki seçimler öncesinde Cumhuriyetçi Donald Trump’a karşı yüzde bir puanlık bir üstünlüğe sahip.
Artı ya da eksi yüzde 2,5 hata payına sahip olan ankete göre Harris yüzde 48, Trump da yüzde 47’lik bir desteğe sahip.
Başa baş giden seçimleri bizler sizin için yazmaya sizler de bizden okumaya devam edin.