Aşırı sağcı Fin Bakan Purra ırkçı paylaşımları için özür diledi: ‘Türk maymunlar’ bile demiş
Avrupa aşırı sağın seçim zaferiyle sarsılırken bu seçimlerde üç İskandinav ülkesinde tablo oldukça farklı. İsveç, Danimarka ve Finlandiya'da birliğin geri kalanının aksine Yeşiller ve sol partilerin oylarını ve sandalye sayılarını artırdığı görüldü.
Avrupa yaklaşık 450 milyon seçmenin sandığa gittiği 9 Haziran’daki seçimlerde aşırı sağın yaptığı sıçramayla adeta sarsıldı. 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) için düzenlenen seçimlerde neredeyse tüm ülkelerde aşırı sağcı partiler oylarını artırdı. Fransa’da Emmanuel Macron yönetimi erken seçim kararı alırken Belçika Başbakanı Alexander De Croo da istifasını açıkladı. Bu durum faşizmin kıta genelinde yeniden dirildiği yorumlarını beraberinde getirdi.
Fakat bu reenkarnasyonun gerçekleşmediği tek bir bölge var: Kuzey ülkeleri, bilinen adıyla İskandinavya. Avrupa aşırı sağın yaptığı sıçrayışı tartışırken bu bölgede üç ülke Avrupa Birliği’nin (AB) geri kalanı için bir “umut ışığı” oldu. Finlandiya, İsveç ve Danimarka’da sağ popülistlere ve aşırı sağa verilen destek azalırken Yeşiller ve sol eğilimli partilere verilen destek artış gösterdi.
Almanya’da Başbakan Olaf Scholz’un aşırı sağcı AfD’nin (Almanya için Alternatif) Avrupa Parlamentosu’nda ülkenin ikinci büyük partisi haline gelmesinin ardından baskı altında ama Finlandiya’da aşırı sağcı Finler partisinin iktidar koalisyonu üyesi olduğu ve İsveç Demokratlarının Stockholm hükümetini desteklediği İskandinav ülkeleri farklı yönde ilerliyor gibi görünüyor.
Avrupa Politikaları Merkezi Direktörü ve Kopenhag Üniversitesi profesörü Marlene Wind “Kısaca söylemek gerekirse bunun nedeni zaten iktidarda olmaları ve iktidara geldiklerinde ivme kaybetmeleri. Bir ülkeyi yönetmenin gerçekten zor ve meşakkatli olduğunu göstermek için uzun süre iktidarda kalmaları gerekir” dedi.
Wind “Bu durum trendin dışına çıktığımızdan değil, eğrinin önünde olduğumuzdan kaynaklanıyor” diye ekledi.
Finlandiya’da iktidardaki liberal-muhafazakar parti Avrupa seçimlerinde dört sandalye ve yüzde 25 oy oranıyla birinci parti olurken gecenin şoku Sol İttifak’ın bir sandalyeden üç sandalyeye yükselmesi oldu.
Finlandiya kamu yayın kuruluşu YLE’nin AB muhabiri Rickhard Husu “Helsinki’deki stüdyoda seçim analizi yapıyorduk ve ilk başta bir tür hata olduğunu düşündük” dedi ve solun oyların yüzde 17’sinden fazlasını aldığını, aşırı sağcı Finler partisinin ise Avrupa Parlamentosu’ndaki iki sandalyesinden birini kaybettiğini açıkladı.
Ayrıca solun lideri olan 37 yaşındaki karizmatik figür Li Andersson seçmenlerin oy pusulasında bir partinin yanı sıra bir bireyi de seçmesine olanak tanıyan Fin sisteminde 250 bin kişisel oy alarak bir Avrupa seçiminde bugüne kadar hiçbir siyasetçinin alamadığı oyu almayı başardı.
Andersson’u politik detaylara ve ideolojilere hakim, çok yetenekli bir iletişimci olarak tanımlayan Husu “AB koşullarında böyle bir şeyi hiç görmedik” dedi.
Danimarka’da sonuçlar daha da belirgindi; Yeşiller yüzde 17’den fazla oy oranıyla sonuç listesinde ilk sırada yer alırken Sosyal Demokratlar yüzde 15.6 ile ikinci sırada yer aldı. Bu oranlar her iki partiye de Brüksel ve Strazburg’da bulunan parlamentoda üçer sandalye kazandırdı.
Ancak Yeşiller için kıta genelinde yıkıcı bir gece oldu ve parti 19 sandalye kaybetti. Partinin AfD’nin fazladan altı sandalye kazandığı Almanya’da sadece dokuz sandalye kaybı oldu.
İsveç’te ulusal parlamentodaki en büyük sağcı parti olan ve iki yıldır hükümeti destekleyen popülist İsveç Demokratları, bir milletvekili kazanmasına rağmen dördüncü oldu.
İsveç Sol Parti adayı Jonas Sjöstedt sonucu Avrupa için “umut ışığı” olarak nitelendirdi.
Ancak Profesör Wind aşırı sağcı rakibi Marine Le Pen’in Rassemblement Nationale’ine (Ulusal Birlik Partisi / RN) iktidar şansı verebilecek erken seçiminin risklerle dolu olduğu konusunda Macron’u uyardı.
“Aşırı sağ Almanya ve Fransa’da çok derinlere indi. Bu büyük ülkelerle ilgili sorun, AB’nin Ukrayna Savaşı’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik politikaları üzerinde çok daha fazla etkiye sahip olacak olmalarıdır” dedi.
Fransa’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisi RN yüzde 31,37 oy alarak birinci olmuş, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Rönesans ise yüzde 14,60 ile ikinci sırada yer almıştı. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Macron parlamentoyu feshederek erken seçim kararı aldığını duyurmuştu. Ülkedeki hukukçular Macron’un imzaladığı erken seçim kararnamesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu.
RN’nin erken genel seçimler için merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi (LR) ile ittifak kurmayı planlıyor ve bu kapsamda LR’den onlarca adaya destek vereceği bildirildi. RN Başkanı Jordan Bardella France 2 kanalındaki açıklamasında, erken genel seçimlerde zafer kazanmayı hedeflediğini söyledi.
Bardella seçimleri kazanmak amacıyla vatansever siyasi grupları RN etrafında birleşmeye davet ettiğini hatırlatarak, “(LR Başkanı) Eric Ciotti’nin bu çağrıya olumlu yanıt vermesinden memnuniyet duyuyorum” dedi. Fransız politikacı RN ile LR arasında seçimlerde bir anlaşma olacağını açıklarken partisinin LR’li adayları destekleyeceğini belirtti.
Ancak Ciotti’nin aşırı sağ ile ittifak kurma niyeti partisi içinde tepkilere yol açtı. BFMTV’nin haberine göre 269 LR’li siyasetçi imzaladıkları bir bildiriyle aşırı sağla ittifak kurmak isteyen Ciotti’nin artık kendilerini temsil etmediğini ifade ederek derhal istifa etmesini istedi.
Ciotti Fransız televizyonuna verdiği demeçte seçim öncesinde aşırı sağcıların ittifak teklifine olumlu yanıt vererek “Kendi kimliğimizi koruyacağımız bir ittifaka ihtiyacımız var” demişti.