Avrupa nereye? Türkiye nerede?

Yeni bir Avrupa kurulur; Türkiye de orada yerini alır. Kurulur mu? Alır mı? Mümkün. Mümkün ve de dünya düzeni ve her iki taraftaki vatandaşlar için faydalı. 

Dünya 24 Eylül 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Avrupa Birliği Avrupa Birliği

Avrupa Birliği ile ilişkilere bakarken zaman zaman durumun fotoğrafını çekmek gerekir; her uluslararası ilişkiler konusunda olduğu gibi. Ve her uluslararası ilişkiler analizi ve bunu jeopolitik akla dönüştürmek için gerekli olduğu gibi, fotoğrafın ötesinde, filme bakmak doğru olur. Dünden bugüne ve yarına tüm değişim parametreleri ile, eğilimleri ile. 

Sonuçta AB ile ilişkiler söz konusu olduğunda, denklemin temel etkenleri yarının Avrupası, Türkiyesi ve küresel ortamı: x1, x2, x3. 

Hepimizin en “sevdiği” türden üç bilinmeyenli, “keyifli” bir matematik denklemi. 

Dünya nereye?

En “kolay” olanından başlayalım. Küresel değişim. 

Evet Dünya hızla değişiyor, hep olduğu gibi zamanların başlangıcından beri. 

Bu zamanların en önemli bahislerinden biri ABD ve Çin arasındaki rekabet. Bu rekabetin odağında dünya finansal sistemi, ticaret ve teknoloji var. 

Kuantum bilgisayarı mega-devrimi, yeşil enerji teknolojileri, kritik madenler, hipersonik ve siber silahlar, uzay rekabeti ve de farklı iki toplumsal yaşam vizyonu var. 

Aynı zamanda hızla yükselen ve geniş Batı dünyasına yakınlaşan Hindistan; daralan Rusya, değişen Suudi Arabistan, genç Afrika… 

Biyolojik, finansal, dijital virüsler; dezenformasyon virüsü, karbondioksit virüsü… Gelir dağılımı dengesizlikleri, göçler, güvenlik ve özgürlük dengeleri, demokrasilerin sorunları, otoriterlerin uygarlığa tahribatları… 

Kehanet olanaksız fakat değişen dünyada stratejik etkisi güçlü bir Avrupa önemli. Bu yönde daha etkili bir kurumsal düzen ve daha geniş güvenlik, ekonomi, hukuk, mevzuat standartları coğrafyasına gereksinim olacağı da makul asgari tespit.

Türkiye’nin denklemi

AB-Türkiye ilişkileri denkleminin diğer bilinmeyeni Türkiye. 

Üyesi olduğu Avrupa Konseyi mevzuat ve içtihadına sahip çıkan, çok daha güçlü bir hukuk devleti ve özgülükler toplumu olabilen bir Türkiye yarının Avrupasında etkili olur; müzakere gücü yüksek olur. 

Sadece Avrupa’da değil, 21. yüzyılda dünyada güçlü bir Türkiye için demokrasi elzem. 

Diplomasi, güvenlik, terörle mücadele, ticaret, yatırımlar, turizm, teknoloji, bilim, kültür, vize gibi her alanda en belirleyici güç kaynağı saygın bir demokrasi olmak Türkiye için. 

Tabii hukuk devleti ve insan hakları atılımlarıyla eşzamanlı olarak güvenilir ekonomik yönetim, başta anayasa, yargı, eğitim, vergi, istihdam ve tarım olmak üzere yapısal reformlar… 

Demokrasi, ekonomi ve toplumsal kalkınma ülküleriyle ilerleyen bir Türkiye’nin Avrupa’da her dosyasında müzakere dengeleri lehine değişir. Tarih laboratuvarında test edilmiş bir gerçek bu.

Brüksel etkisi

Diğer etken: hangi Avrupa? 

Küresel düzende Japonya, Güney Kore ve Vietnam’dan Latin Amerika’ya dünyada diğer ülkelerle en çok ve derin ekonomik anlaşmalara sahip ekonomik güç Avrupa Birliği. 

Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ile kurduğu Ticaret ve Teknoloji Konseyi ile transatlantik boyutta bir ekonomik alan için ilerleme kat ediliyor. Dünyanın en kalabalık ülkeleri Hindistan ve Çin ile de yoğun ekonomik ilişkileri var. AB 21. yüzyılda uluslararası ekonomide bir standartlar gücü merkezi olarak etkili olmaya devam ediyor. 

Avrupa pandemi krizinden finans, ticaret, sağlık, dijital dönüşüm, siber güvenlik, yapay zekâ ve iklim değişikliği politikalarını güçlendirerek çıktı. 

Rusya ve enerji krizinde de AB ortak bir dış politika geliştirmeyi başardı. Diğer taraftan Avrupa Birliği çok önemli sorunları aşmak zorunda. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası tetiklenen enerji krizini yönetirken, yeni enerji tedarik kaynaklarını çoğaltmaya ve temiz enerji teknolojilerini geliştirmeye çalışıyor. Enflasyon yüzde 10 altına indi fakat henüz kontrol altında değil. Göçmen politikaları, terörizmle mücadele, seyahat vizesi ve bir çok dış politika dosyasında siyaset tutarlılığı zayıf. 

En önemlisi, AB ve genelde Batı demokrasileri 21. yüzyılda çetin bir sınavdan geçiyor. Aşırı popülist akımlar, dezenformasyon ve gelir dağılım bozukluğu gibi çok önemli zafiyet alanları söz konusu.

Esnek entegrasyon çemberleri

Kıtada 47 üye ülkenin katıldığı geniş bir aidiyet çemberi adımı olan Avrupa Siyasal Topluğu girişimine Ankara’nın da  olumlu yanıtı doğru oldu. 

İlk zirve 6 Ekim 2022 Prag’da sonraki 1 Haziran 2023’te Moldova’da toplandı. Daha sonra sırada 5 Ekim 2023’te Grenada ve 2024’te İngiltere var. 

Türkiye bu konuda en az üç girişimde bulunabilir: en üst düzey katılım; bir an önce 2024’ün ikinci zirvesine ev sahipliği önerisi; ve de en önemlisi bu yeni siyasal çerçevenin içini enerji, yeşil dönüşüm, siber güvenlik, yapay zeka ve göç gibi alanlarda somut politika ve uyumlu mevzuat önerileri ile geliştirmek.

Sonuçta, Avrupa’da farklılaştırılmış entegrasyon düzeni, yani esnek üyelik eksenleri oluşuyor. Son olarak Avrupa entegrasyon sürecinin ana ekseni olan Berlin-Paris devreye girdi ve 18 Eylül 2023 tarihli çalışma belgesi yayınlandı. 

Özetle AB’nin nasıl hem kurumsal açıdan derinleşeceği hem de coğrafi olarak genişleyeceği sorusu hukuksal düzenlemeler dahil ayrıntıları ile irdeleniyor. Yeni bir mesele değil. Avrupa’da soğuk savaş düzeni biterken 1989-1991 yılarında dönemin AB Komisyonu Başkanı Jacques Delors önderliğinde gelişen bir kurumsal tasarım söz konusu. Brüksel’de o dönem çırak uzman olarak bu çalışmalara dahil olma fırsatı buldum. Değişken geometrili, farklılaştırılmış entegrasyon sistemi bir çok siyasal iniş çıkış, kriz, fırsat ve hukuksal reform aşamalarından geçti. Bugün 21. yüzyılın farklı küresel ortamında yeni bir algoritma sürümü ile halen gündemde, evrim içinde.

Bu konunun ayrıntılı hukuksal ve teknik derinliği var. Bir çok senaryo olası. Bazıları mevcut AB antlaşmalarının reformunu gerektiriyor. Zorlu bir süreç. Üye sayısı çoğalan bir AB’de halen bazı alanlarda karar alabilmek için üye ülkelerin oybirliği koşulu en sıkıntılı konu. 

Halihazırda fiilen mevcut olan ve daha iyi kurumsal düzenleme gerektiren genel şema şöyle: Avrupa’da merkezde Euro bölgesi var. Onun da içinde yer aldığı Avrupa Birliği federal bir yapı olma yolunda. Bunların da ötesinde bu birliğin tam üyesi olmayan fakat ekonomi ve mevzuat açılarından yakın entegrasyon içindeki ülkelerin çemberi beliriyor. Tabii çemberler arasında geçişkenlik kuralları berrak. Hatta AB üyesi olmadan Euro sistemi ile özel bir bağ tesisi bile gündeme gelebilir. En geniş çember ise Atlantik’ten Hazar’a geniş Avrupa coğrafyası. Esnek konfederal yapı. Her yönden genişleyen küresel ortamda daralmayacak bir Avrupa’nın güvencesi.

Türkiye ne yapmalı?

Türkiye AB’ye tam üyelik hedefini asla ama asla müzakere konusu yapmamalı. Veya bugünkü koşullarda kendine has bir özel statü müzakeresi tuzağına düşmemeli. 

Avrupa’da siyaset içeriğini güçlendirmeli. Özellikle enerji, güvenlik, göç ve yeşil dönüşüm gibi alanlarda katkı sağlamalı. Sadece Avrupa değil, dünyadaki gelişmelere önderlik yapmalı. 

Eşzamanlı olarak, mevcut gümrük birliğini ticaret ötesinde, yeşil dönüşüm, dijital ekonomi ve sosyal politikalar alanlarını da dahil ederek güncellemeli. 

Uzun yıllar icra kurulu üyesi olduğum Avrupa özel sektörünün temsil kuruluşu BusinessEurope Avrupa’nın küresel rekabet gücü için önerileri arasında bu konuya önem veriyor. 

Bir çok ülkede siyasi destek var. Türkiye pandemi sonrasında küresel tedarik ağlarındaki çeşitlenme ve yakınlaşma eğilimlerini değerlendirmekte daha da geç kalmamalı.

Özetle ve tekrarla

Ancak demokrasi ve ekonomisi iyi yönetilen bir Türkiye dış politikada etkili olur. 

Türkiye hem Batı dünyasının içinde güçlenmeli hem de Doğuya ve Güneye, stratejik pusulada her küresel yöne daha açık bir ülke olmayı başarmalı. 

Bu bakış açısında zincirleme olumlu gelişmeler birbirlerini destekler. 

Bir taraftan Avrupa Birliği sürecinde ilerlemli. Yüksek demokratik, ekonomik ve sosyal standartlar ile, yatırım ortamı ile, bilim ve teknoloji ve de toplumsal yaşamın her alanındaki ilerlemeler ile dünyada saygın, güvenilir ve etkili olmalı böylece. Bu sayede sadece Batıda değil, Doğuda ve tüm dünyada diplomasiden yatırımlara, finanstan kültürel ilişkilere her alanda çekim gücünün hızla artar. 

Simetrik olarak, Türkiye’nin dünyanın geri kalanı ile ilişkileri derinleştikçe, bu sefer Avrupa’da daha etkili, güçlü bir ülke olur. Katma değeri yüksek ihracat, istihdam ve teknoloji yaratan yatırımlar, nitelikli turizm ve  kültürel etki ile yıldızlaşır.

Bu formül çok net. “Avrupa mı Avrasya mı?” gibi ikilemler yersiz. Türkiye Avrupa’nın Avrasya açılım merkezi olarak dünya siyaseti ve ekonomisinde yükselir.

Bu vizyon doğrultusunda Türkiye’nin AB ile ilişikleri denkleminde parametreler değişir. Demokrasi ve ekonomi yönetimi saygın bir ülke olarak Avrupa’nın geleceğinde söz sahibi olan ve daha adaletli, kalkınmış ve yeşil bir dünya için değer yaratan bir ülke olur.

Yeni Avrupalar, yeni dünyalar kurulmaya hep devam eder; doğal olarak Türkiyesiz olmaz.

Birkaç kaynak:

Kemal Derviş, “Turkey and Europe, a New Perspective”, IAI, 2013: 

https://www.jstor.org/stable/pdf/resrep09869.7.pdf

Haluk Tükel, “Türkiye’nin yeni jeopolitik konumlanmasında Euro’nun yeri”, T24, 2023

https://t24.com.tr/yazarlar/haluk-tukel

Bahadır Kaleağası

  • “A New Dimension in a Europe of Variable Geometry”, EUSA Conference, 1995

http://aei.pitt.edu/6951

  • “Scenarios for Europe’s Future”, GMF, 2013

https://t.co/i79o6lIcBY

  • “Europe’s Geostrategic Sovereignty and Turkey”, Atlantic Council, 2021

www.atlanticcouncil.org/wp-content/uploads/2021/03/Europes-Geostrategic-Sovereignty-and-Turkey.pdf

Franco-German Working Group, “Reforming and Enlarging the EU for the 21st Century”, Paris-Berlin 2023

https://www.politico.eu/wp-content/uploads/2023/09/19/Paper-EU-reform.pdf

…………

Dr. Bahadır Kaleağası. Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı; Galatasaray Üniversitesi’nde Avrupa Birliği’nin uluslararası ekonomik ilişkileri, küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınma dersleri veriyor. Ayrıca Brüksel Enerji Kulübü onursal başkanı, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR), Atlantik Konseyi ve Küresel İlişkiler Forumu (GİF) üyesi, Argüden Yönetişim Akademisi, Yönetim Kurulunda Kadın Derneği, Yanındayız Derneği, Kalangos Vakfı, Berlin Bosphorus Girişimi ve Forum İstanbul yönetim kurulu üyesi, bir çok şirket, startup ve sivil toplum kuruluşunun danışmanı. Kaleağası daha önceki akademik ve çalışma yaşamında AB Jean Monnet ve NATO burslarını kazandı, Brüksel Üniversitesi’nde (ULB) uluslararası ilişkiler teorileri, AB’nin karar alma sistemi ve küresel ekonomik ilişkileri derslerini verdi; Harvard, Georgetown ve Kudüs üniversitelerinde ziyaretçi akademisyen ve AB Komisyonu’nun Stratejik Araştırmalar biriminde araştırmacı oldu. TÜSİAD’ın Brüksel’de AB temsilciliğini kurdu; uluslararası koordinatörü (Brüksel, Washington, Pekin, Şangay, Londra, Berlin, Paris, Dubai/Körfez ve Silikon Vadisi/San Francisco) ve en son Genel Sekreter ve Yönetim Kurulu Üyesi görevlerinde bulundu. Ayrıca Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu-BusinessEurope İcra Kurulu Üyesi ve OECD ve B20/G20 delegesi olarak görev yaptı. Uluslararası ilişkiler, AB ve sürdürülebilir kalkınma konularında birçok makale ve kitabı var.

[email protected] 

www.kaleagasi.net

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.