Müttefikler D-Day’in 80. yılında bölündü: Nazilerden çok Rusya’ya vurdular

Fransa'da D-Day'in 80'inci yıldönümü için 20'den fazla ülke lideri Fransa'ya geldi. Hepsinin konuşmasının ortak noktası demokrasiydi. Demokrasinin tehlike altında olduğunu vurgulayan liderler birlik mesajları verdi.

Dünya 6 Haziran 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı
Fotoğraf: Emmanuel Macron/X

İkinci Dünya Savaşı’nın gidişatını değiştiren adım olan Normandiya çıkarmasının başlangıcı olan 6 Haziran 1944’ü anımsatan müzeler, anıtlar olduğu gibi duruyor. O zamanların anısını yaşatmaya devam ediyorlar. Ancak bu yıl Fransa’da yapılan kutlamalarda sadece gaziler değil, savaş sırasında hayatını kaybedenler, savaşamadan Naziler tarafından yerleri keşfedildiği için öldürülenler de hatırlatılıyor. Savaşta kazıcı olarak görev yapan Harry Billinge 2019 yılında “Bana teşekkür etmeyin, kahraman olduğumu söylemeyin. Kahraman değilim, sadece şanslıydım. Hâlâ buradayım. Gerçek kahramanlar savaşta öldü ve ben onları yaşadığım sürece hatırlayacağım” demişti.

İşte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tören turunu Normandiya çıkarmasının başladığı sabah Fransız komandolarının indiği ancak başarıya ulaşamadan öldüğü Plumelec köyünde başlatarak tam da bunu amaçlıyordu. Tıpkı Normandiya çıkarması sırasında olduğu gibi yağmurun atıştırdığı köyde toplanan kalabalığa konuşan Macron “Müttefiklerin cesareti ve kararlılığı ülkemizin kurtuluşunda büyük rol oynadı. Onların kahramanca eylemleri tarihimizde silinmez bir iz bıraktı” dedi.

Müttefikler sahile çıkarken. Fotoğraf: ABD ordusu

Avrupa aşırı sağın yükseldiği, Rusya’nın Ukrayna işgalinde zemin kazandığı ve göçmenlere nefret politikasının alıp başını gittiği bir dönemde. Avrupa’nın faşist dönemine ilk elden şahit olan ve faşizmin yıllarca kıtada f’sinin bile geçmemesini sağlayacak adımı atan gazilerin sayısı gittikçe azalırken hikayeler de unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. D-Day’in 80’inci yılına 200’den az gazi katılıyor. Sadece gaziler değil ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski dahil 20 devlet başkanı da tören için oradaydı.

SSCB’nin zaferi silinmek isteniyor

Ancak geçmişi hatırlamanın bir sınırı var. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı en büyük savaşı veren ülkelerin başında gelen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) halefi Rusya törenlere davetli değil. Çünkü Batı Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’yı “modern dönemin Nazisi” olarak görüyor. Halbuki savaşta en çok kaybı veren ülkelerin başında da dönemin SSCB’si geliyor. Nazi Almanyası’nın saldırısı altında 25 milyondan fazla SSCB askeri ve sivil yaşamını kaybetti. Bu arada bu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in törenden ilk dışlanması değil. Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde de 70’inci yıldönümü kutlamalarına davet edilmemişti. Çünkü Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak etmişti.

Fransa’daki uluslararası törenlere katılamayanlar arasında Kral Charles da var. Ama onun katılamama sebebi sağlığı. Charles bugün eşi Camilla ile İngiltere Savunma Bakanlığı ile Kraliyet Lejyonu’nun Ver-sur-Mer’deki İngiliz Normandiya Anıtı’nda düzenlediği anma etkinliğine katıldı. Bu kanser teşhisi konan Charles’ın ilk yurtdışı ziyareti olması açısından önem taşısa da Omaha Sahili’nde diğer devlet başkanlarının katıldığı törene gidemedi. Onu Veliaht Prens William temsil etti.

D-Day ve sonrasındaki Normandiya çatışmalarında 22 binden fazla İngiliz hayatını kaybetmişti. Ver-sur-Mer’de konuşan Charles “Normandiya’nın sahillerinde, denizlerinde ve göklerinde silahlı kuvvetlerimiz görevlerini alçakgönüllülükle ve kararlılıkla yerine getirdi. Çoğu evine dönemedi. D-Day’de ve takip eden diğer savaşlarda çoğunu kaybettik. O kritik dönemde görev yapan herkese en derin minnetlerimizi iletiyoruz” dedi.

Normandiya’ya inmeden önce paraşütçüler. Fotoğraf: Birleşik Devletler Ordusu Sinyal Birlikleri

Bir ABD meselesi: Sarsılmazlığın sarsılabilirliği

D-Day’i hatırlamak Avrupa’da birliği, beraberliği yeniden hatırlamak demek bu liderler için. Özellikle de ABD Başkanı Joe Biden açısından Avrupa’yı esir alan çatışma hali, Soğuk Savaş döneminin bir eseri olan ve zamanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından “beyin ölümü gerçekleşmiş” olarak nitelendirilen NATO’yu yeniden canlandırmak için fırsat oldu. Yine de ABD’nin Batı’daki “sarsılmaz” denen liderliğinin sarsılmanın eşiğinde olduğu bir dönemden geçildiği ortada. Avrupa, ABD’de iktidarın el değiştirme endişesinden dolayı, diğer bir deyişle Donald Trump korkusundan kendi içinde güçlenmenin yollarını arıyor. Herhangi bir savaşın içinde olmayan Çin neredeyse her alanda ABD’yi yakalamaya hazır; ABD ve ABD’nin başını çektiği IMF ve Dünya Bankası gibi uygulamalardan dolayı beli bükülen ülkeler Batı’ya alternatif olan BRICS gibi oluşumlara yönelmiş durumda. Bazı ülkeler ABD’nin değil Çin’in kapısını çalmaya başladı bile.

Savaşta ölen Amerikalıların mezar ve anıtlarının olduğu Colleville-sur-Mer’de düzenlenen törene katılan Biden mesajını vermeyi unutmadı: “Amerika’nın ülkeleri birleştirme konusundaki eşsiz yeteneği gücümüzün inkâr edilemez kaynağıdır. Yalnızlık politikası 80 yıl önce de çözüm değildi, bugün de değil.” Biden Rusya ile SSCB’nin yendiği Nazi Almanyası arasında bağlantı kurarak “80 yıl önce kahramanlarımızın savaştığı karanlık güçleri biliyoruz. Onlar hiç yok olmadı. Saldırganlık ve açgözlülük, baskın gelme arzusu ve kontrol, sınırı zorla değiştirme çabası. Bunlar her zaman olan şeyler. Diktatörlükle özgürlük arasındaki savaşı hiç bitmiyor” dedi.

Biden Normandiya’da savaşan her Amerikalının kahraman olduğunu söyledi: “Her biri ölme ihtimalinin bilincinde olarak bu cesaret gerektiren göreve katıldı. Şüphelerini geride bırakarak uğruna savaşmaya değer şeyler olduğunu bilerek harekete geçtiler. Özgürlük uğruna savaşmaya değer. Demokrasi uğruna. Amerika uğruna. Dünya uğruna. O zaman da, şimdi de, daima. Burada demokrasimizin taşıdığı ideallerin dünyanın geri kalanındaki orduların kombinasyonundan daha güçlü olduğunu kanıtladık.”

Kanada lideri Trudeau ise Courseulles-sur-Mer’deki törende “Demokrasi hâlâ tehdit altında. Sınırları yeniden çizmek isteyen saldırganların tehdidi altında. Demagoji, yanlış bilgilendirme, dezenformasyon ve dış müdahale tehdidi altında. Hepimiz her gün demokrasiyi savunmaya devam etmeliyiz. Bunu gelecek nesillere ve ortak özgürlüğümüz için büyük fedakârlıklarda bulunan kadın ve erkeklere borçluyuz” dedi.

Benzer bir demokrasi mesajını da Fransa Başbakanı Gabriel Attal, Kanadalı askerleri anma töreni için toplandıkları Juno Plajı’nda “Ben savaş bilmeyen bir nesilden geliyorum. Annesi babası savaş görmemiş bir nesilden geliyorum. Özgürlük ve hürriyetin şemsiyesi altında büyümüş bir nesilden geliyorum. Tarih bugün ve yarının derslerini veriyor bize. Her zamankinden daha çok bu dersleri öğrenmeli ve yumurta Avrupa’nın kapısına dayanmadan harekete geçmeliyiz” dedi.

Avrupa'nın karanlığa gömüldüğü dönemde 'en uzun gün' hatırlanıyor: Bugün D-DayAvrupa’nın karanlığa gömüldüğü dönemde ‘en uzun gün’ hatırlanıyor: Bugün D-Day

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.