Yayın ekranı… Filenin Sultanları Tayland’da sahne alıyor
Japonya'da genç işçiler idarecilerin psikolojik baskılarıyla mücadele etmek ve maaşlarının kesilmesinin önüne geçmek için "istifa acenteleri"ne başvurmaya başladı. Çünkü patronları işlerinden ayrılmamaları için ellerinden geleni yapıyor.
Şimdi size Japonya’da bir işçinin bir gününün resmini çizelim: Sabah dokuzda iş başına oturuyor, akşam en erken dokuzda çıkıyor. Yani şanslıysa. Bu 12 saatlik çalışma süresi idareciler tarafından çalışanların yapabileceği “minimum mesai” olarak kabul ediliyor. Çoğu zaman çalışanlar gece 11, 12’lere kadar ofiste kalabiliyor.
CNN International’a konuşan Yuki Watanabe de (gerçek adı bu değil) bu şekilde çalışan Japonlardan biri. Yoğun temposu öyle bir hal almış ki sağlık sorunları baş göstermeye başlamış. İşi bırakma kararı alan Watanabe’nin önünde bir engel vardı: Ülkenin adı çıkmış tepeden inmeci çalışma kültürü.
İşten zamanında çıkmak ya da biraz izin almak zaten zorken, istifa etmenin ne kadar zorlu olabileceğini tahmin edersiniz. “Biz bir aileyiz” çalışma modeli, Türkiye’ye özel değil anlayacağınız. Bir çalışan istifa etmeye kalkıştığında bu “saygısızlık” olarak yorumlanabiliyor. En ekstrem durumlarda patronlar istifa mektuplarını yırtıp atarak çalışanları kalmaya zorluyor.
Watanabe de işte bu sebeple bir süre istifa etmekten çekinmiş. Ama sonra bu çıkmazdan nasıl çıkabileceğinin yolunu bulmuş: Bir istifa acentesine başvurmak. Bu acenteler lüks bir akşam yemeği fiyatına çalışanların stressiz bir şekilde istifa etmelerini sağlıyor. Nasıl mı? İşçilerin yerine istifaları vererek.
Aslında bu sektör Covid-19 pandemisinden önce de vardı ama bu kadar yaygın değildi. Karantina boyunca evden çalışan işçilerin işine en bağlı olanının bile kariyerini gözden geçirmesine neden oldu. Ülke genelinde kaç tane istifa acentesi olduğu bilinmiyor. Ama bu acentelerden biri olan Momuri’nin operasyon müdürü Şiori Kavamata sadece geçen yıl 11 bine yakın kişinin kendilerine başvurduğunu söylüyor.
Momuri Tokyo’nun en işlek bölgelerinden birinde 2022 yılında faaliyete geçti. İsmi de çaresiz müşterilerine hitap eder şekildeydi. Japonya’da Momuri “Artık baş edemiyorum” anlamına geliyor. Şirketin tam zamanlı çalışanlardan aldığı ücret 22 bin yen (150 dolar), yarı zamanlı çalışanlardan ise 12 bin yen (82 dolar) alıyorlar. Yaptıkları iş de çalışanların istifalarını vermelerini, şirketleriyle pazarlığa gitmelerini ve ortada bir yasal anlaşmazlık varsa avukat tavsiye etmeyi kapsıyor.
Kavamata ülkedeki iş kültürünün bir parçası olarak “Bazıları istifa mektupları üç kez yırtıldıktan ve diz çöküp yalvarmalarına rağmen istifaları kabul edilmediğinde bize geliyorlar. Bazen bizi ağlayarak arayıp işlerinden ayrılıp ayrılamayacaklarını soruyorlar. Biz de onlara bunun bir işçi hakkı olduğunu söylüyoruz” diye anlatıyor CNN’e. Kavamata kendilerine en çok başvuran kişilerin küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde çalışan kişiler olduğunu söylüyor. En savunmasız olanlar gıda sektöründe çalışanlar. Onları sağlık ve bakım sektöründe çalışanlar izliyor.
Japonya’daki uzun mesailer uzun zamandır dünya genelinde de bilinen bir şey. Hatta sosyal medyada ara sıra metrolarda bayılıp kalan Japonların görüntüleri de düşüyor. İşçi haklarına aykırı bu çalışma saatleri, amirlerin baskılarından kaynaklanıyor. Bu şirketler “kara firmalar” olarak biliniyor. Durum öyle içinden çıkılamaz bir hale gelmiş ki Tokyo’daki Hitotsubashi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde insan kaynakları profesörü Hiroşi Ono, hükümetin iş arayanları uyarmak için etiğe önem vermeyen bu şirketleri ifşa etmeye başladığını söylüyor. Listenin yayınlanmaya başladığı 2017’den bu yana ülke genelinde 370’ten fazla işletme kara listeye alındı.
Aşırı çalışmanın insan sağlığı üstündeki etkilerini yadsımamak gerekiyor. Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı’na göre 2022 yılında 54 kişi çok çalışmanın tetiklediği beyin ve kalp rahatsızlıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Örnekler üstünden gidelim: Devlet yayın kuruluşu NHK’de çalışan 31 yaşındaki siyaset muhabiri, uzun saatler çalışmaktan kaynaklı olarak 2017 yılında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti. Ölümünden önceki ay 159 saatten fazla mesai yapmıştı. Beş yıl sonra bugün, Kobe’deki bir hastanede çalışan 26 yaşındaki bir doktor bir ayda 200 saatten fazla mesai yaptıktan sonra intihar ederek canına kıydı.
Ölü sayıları 20 yıl öncesine göre azalsa da (o zaman ölü sayısı 160 olarak kayıtlara geçmişti) iş yerinde ruhsal stres yaşadıkları için tazminat isteyen işçilerin sayısı giderek artıyor. 20 yıl önce bu sayı 341’ken şimdi 2683.
Peki bu istifa acenteleri neden son yıllarda daha revaçta? Bazı durumlarda işverenler istifayı aldıktan sonra çalışanın o ayki emeğinin ücretini vermeyi reddediyor. Acenteler bu noktada devreye girerek bunun yasa dışı olduğunu bildiriyor. Bazı şirketler daha da sorun çıkararak “çalışanın ani istifası nedeniyle zarar ettiğini ve bu yüzden tazminatı hak ettiğini” iddia edecek kadar ileri gidebiliyor.