Suriye’de kanlı Esad rejiminin düşmesi kimseyi üzmedi, çok sayıda ülke dün ‘İyi ki gitti’ anlamında açıklamalar yaptı. Ama yerine gelen İslamcılardan da hemen herkes kaygılı. Yorumlarda Türkiye’nin Suriye’de kazanan taraf olduğu vurgusu öne çıkıyor.
Suriye’yi 1963 yılından beri Baas Partisi demir bir yumrukla yönetiyordu. Hafız Esad bu parti içinde bir darbeyle bundan 50 yıldan fazla zaman önce iktidarı tek başına eline almıştı, ama hanedanı iki kuşak bile süremedi, oğlu Beşar Esad ve ailesi dün sabaha karşı saatlerinde bir uçağa binip Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı.
Esad rejiminin sona ermesine dünyada kimse üzülmedi. Üzülen varsa bile bunu açıkça söylemedi, onun yerine ‘Suriye halkının kararı’ dedi. Ama pek çoğu Esad’dan sonra nasıl bir yönetim oluşacağı konusunda kaygı açıklamaktan da geri kalmadı.
Bazı tepkiler şöyleydi:
Birleşmiş Milletler: BM Genel Sekreterinin Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen ‘Bugün Suriye tarihinde parlak bir gün’ diye başladı açıklamasına, ülke tarihindeki karanlık dönemin çok derin yaralar açtığına dikkat çekti, ‘Ama şimdi ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyiz. Yeni gelen yönetim Suriye’ye barışı, huzuru, insan haysiyetini geri getirsin, bütün Suriyelileri kapsasın.’
ABD: Başkan Joe Biden eli kanlı Esad diktatörlüğünün sona ermesinden ve Suriyelilerin kendi kaderlerine sahip çıkmasından memnuniyetini dile getirdikten sonra ekledi: ‘Ama terör örgütlerine, aşırılığa fırsat verilmemeli.’
Fransa: Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron X’de yazdığı mesajında ‘Barbar devletin sona ermesinden memnunum’ dedi ve Suriye’ye iyi dileklerini iletti: ‘Bu belirsizlik döneminde Suriye’ye barış, özgürlük ve birlik dilerim.’
Avrupa Birliği: AB’nin üst düzey dış politika temsilcisi Kaja Kallas, Esad diktatörlüğünün sonunun uzun zamandır beklenen olumlu bir gelişme olduğunu söyledi, ‘Bu ayrıca Esad’ın destekçileri olan İran ve Rusya’nın ne kadar zayıf olduğunu gösterdi’ dedi.
İran: Esad rejiminin son dakikaya kadar en büyük destekçisi olan İran’ın Dışişleri Bakanlığı biraz soğuk bir mesaj yayınladı, ‘Suriye’nin geleceğini belirlemek tamamen Suriyelilerin hakkı olmalı, dış müdahale ve baskılar olmamalı’ dedi.
İsrail: Başbakan Binyamin Netanyahu, Suriye’deki rejim değişimine Hizbullah’ı zayıflatarak yardımcı olduklarını söyledi, ‘Esad rejimi İran’ın kurduğu cephenin anahtar ülkesiydi, şimdi bu düştü’ dedi.
Suudi Arabistan: Krallığın Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada Esad rejiminin sona ermesinin olumlu ve tatmin edici bir adım olduğunu söyledi. ‘Şimdi Suriye’nin birliğini ve halkının uyum içinde yaşamasını sağlama zamanı’ dedi.
Ukrayna: Dışişleri Bakanı Andrii Sibiha, Esad’ın düşmesinin Rusya ile işbirliğinin ve Putin’e güvenmesinin doğal sonucu olduğu görüşünde; ‘O her zaman kendisine güvenenlere ihanet etti’ diyerek Putin’i hedef aldı.
Afganistan: Taliban rejimi Suriye’deki bazı muhalif grupları ve ‘Suriye halkını’ kutladı, ‘Devrimin barışçıl, birleşik ve istikrarlı bir sistem yaratmasını’ diledi.
Birleşik Arap Emirlikleri: Başkan Şeyh Muhammed bin Zayed’in dış politika danışmanı Enver Gargaş, Esad’ı suçladı, ‘Kendisine çeşitli Arap ülkelerinden uzatılan eli tutmadı’ dedi.
Ürdün: Kral Abdullah ülkesinin Suriye halkının yanında olacağını ve onların seçimlerine saygı göstereceğini söyledi. ‘Şimdi güvenliği ve istikrarı sağlamak en önemli konu’ dedi.
Katar: Dışişleri Bakanlığı Suriye’de kurumların mutlaka korunması ve böylece ülkenin kaosa düşmekten kurtarılması gerektiğini bildirdi.
Almanya: Başbakan Olaf Scholz, Esad’ın düşmesini ‘iyi haber’ olarak niteledi, ülkede kanun düzen hakimiyetinin bir an önce sağlanıp dini ve etnik azınlıkların haklarının korunmasını istedi.
Batı basını Suriye’de yaşanan hızlı gelişmeleri neredeyse her gün çok sayıda haber analiz ve yorumla değerlendiriyor. Geçen haftadan beri bu analiz ve yorumlarda Türkiye adı hep öne çıkıyordu, dün sabah Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte bu kez ‘Suriye’de kazananlar kaybedenler’ hesapları yazılmaya başlandı.
The Wall Street Journal’da Yaroslav Trofimov imzalı analizde Suriye’deki bu sonuçtan Türkiye’nin kazançlı çıktığı, buna karşılık Rusya ve İran’ın kaybettiği yazıldı.
Analizde Ortadoğu’da dengelerin bir kez daha değiştiği vurgulandı, her şeyin şimdi yönetime gelen asilerin nasıl bir yönetim oluşturacaklarına, ülkedeki büyük azınlıklar olan Kürtleri ve Alevileri içine alıp almayacağına bağlı olduğu yazılı.
The New York Times’ta yazan gazetenin tecrübeli dış politika muhabiri David E. Sanger da benzer şekilde Ortadoğu’da değişen güçler dengesini hatırlatıyor. Sanger’e göre Esad’ın düşmesi temelde İran’ın bölgedeki etkisinin son bir yılda çok sınırlanması, hatta kırılmasıyla ilgili.
The Guardian’da Patrick Wintour ise Şam’ın düşmesinin Rusya’yı kenara itip Türkiye’yi öne çıkardığını söylüyor.
Hafta sonu Doha’daki Doha Forumu’nu izleyen İngiliz gazeteci Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un görüşmelerine tanık olmuş, onların forumda yaptıkları konuşmaları dinlemiş ve vücut dilleri dahil pek çok şeyi kıyaslamış. Ona göre Türkiye’nin eli artık çok daha güçlü.