‘Çocuğun ortak velayeti’ yasası Japonya’yı ikiye böldü
Japonya'da 1966'da bir fabrika müdürü ailesiyle bıçaklanarak öldürüldü, evleri ateşe verildi. O dönem polisler eski boksör İwao'yu tutukladı. İdam cezasına çarptırılan İwao'yu hapiste tutan kanıtlarda boşluklar vardı; tam 58 yıldır ben masumum diyor.
Japonya’nın orta kesimlerinde kalan Şizuoka’da 30 Haziran 1966 günü sabah saatlerinde bir miso fabrikasının genel müdürünün evinde yangın çıktı. Yangın söndürüldükten sonra yöneticinin, eşinin ve iki çocuklarının cesetleri bulundu. Ailenin ölümüne sebep olan yangın değildi, hepsi bıçaklanmıştı.
Fabrikada yatılı olarak çalışan ve eski bir boksör olan İwao Hakamada aileyi öldürdüğü, evlerini ateşe verdiği ve 40 bin TL’ye tekabul eden 200 bin yen nakit para çaldığı şüphesiyle tutuklandı. İki yıl sonra da cinayet ve kundakçılıktan suçlu bulunarak idama mahkum edildi. Ancak İwao suçu kabul etmiyor. 50 yıla yakın hapis yatan İwao dünya genelinde idamını en uzun bekleyen mahkum oldu.
Japonya hüküm giymiş mahkumların uzun yıllar idam beklediği bir ülke. İwao’nun davasıysa 2014 yılında karmaşık bir hal aldı; işçinin suçlu olduğu hükmüne varan mahkeme bazı kanıtların güvenilir olmadığına karar vererek serbest bırakılmasına karar verdi. Sonra da üst mahkeme İwao’nun yeniden yargılanmasına karar verdi. İwao üst mahkemenin kararının ardından gökyüzünü yeniden gördü, şu anda da kız kardeşinin yanında ama hukuki savaşı bitmedi. Çünkü masumiyetini henüz kanıtlayabilmiş değil, cinayet ve kundaklama suçlamalarından daha tam olarak aklanmadı.
Geçen ay yapılan son duruşmada polislerin duruşmada sunduğu kanıtların “uydurulmuş olabileceği” gündeme geldi. İwao’nun avukatları miso fıçısından çıkarılan kanlı giysilerde yapılan DNA testlerinde kanın mahkuma ait olmadığını kanıtladıklarını söyledi. İwao polise verdiği ifadede suçu itiraf ettiğini, ama bunu günde 16 saat süren sorgulamaların etkisi olduğunu söyledi bugüne kadar. Ne var ki idama mahkum edilmesinden neredeyse 60 yıl sonra bugün, özellikle başka ülkeler idam cezasını kaldırırken savcılar İwao’nun idamını istemeye devam ediyor.
İwao’nun aktardığına göre yangının söndürülmesine de yardım etmişti ancak hem 1966 ağustosundaki itirafı ve pijamalarında az miktarda kan ve benzine rastlanması tutuklanmasına neden oldu. Oysa avukatları İwao’nun suçu itiraf etmesi için 23 gün boyunca günde 16 saat, toplam 264 saat sorgulandığını söylüyor. Ayrıca bu sorgulamalar sırasında İwao ne su içebildi, ne de tuvalete gidebildi. Duruşmalar sırasında İwao polisin itiraf alabilmek için kendisini tekmelerle ve sopalarla dövdüğünü söyledi ve itirafını geri çekerek suçsuz olduğunu savundu.
Savcılar yangından 14 ay sonra Ağustos 1967’de miso fabrikasındaki tanklardan birinde beş parça kanlı giysiyi kanıt diye sundu. Giysilerin katile ait olduğunu savunan savcılar polisin kıyafetlerde kurbanların kanına rastladığını söyledi. Yetkililere göre İwao aileyi bu giysilerle öldürmüş, sonra da yangını çıkarmak için pijamalarını giymişti. İwao’nun suçsuz olduğuna inananlar cinayet silahı olduğu iddia edilen meyve bıçağının kurbanları öldürmeye yetecek keskinlikte olmadığını, tutuklamayı haklı göstermek için kullanılan pijamaların birdenbire kaybolup yerine kanlı kıyafetlerin getirildiğini söyleyerek davada birçok boşluk olduğunu savundu. Üstelik kıyafetler İwao’nun giyemeyeceği kadar küçüktü. Savcılar ise kıyafetlerin miso tankında küçüldüğünü iddia etti.
Mahkeme polisleri sorgulama stratejileri için eleştirerek İwao’nun itirafını kısmen dikkate almasa da tarihler 11 Eylül 1968’i gösterdiğinde üç yargıçtan oluşan heyet İwao’yu suçlu bularak ölüm cezasına çarptırdı. Kararın ardından Haponya Profesyonel Boks Birliği boksörlere karşı önyargı olduğunu, masumiyet karinesine aykırı davranıldığını söyledi. Tüm tepkilere rağmen yüksek mahkeme 11 Kasım 1980’de İwao’nun ölüm cezasını onadı. İwao ise ifadesini bir daha hiç değiştirmedi, oğluna “Sana babanın kimseyi öldürmediğini kanıtlayacağım. Bunu en iyi bilenler de polisler ve yargıçlar. Demir zincirleri kırıp sana döneceğim” mesajı yolladı.
Dönemin adalet bakanı İwao’nun suçluluğundan emin olamadığı için ölüm emrini imzalamayı reddetti. Tüm idam mahkumları gibi İwao da yıllarca hücrede tutuldu. Ne gardiyanlarla konuşmasına izin verildi ne de ziyaretçi kabul etmesine. 48 yıllık hapsinin 30 yılını hücre hapsinde geçirdi İwao.
Artık 88 yaşında olan İwao fiziksel ve zihinsel hastalıklarla mücadele ediyor. Yeniden yargılanmasının sonuçlarını eylül ayında öğrenecek. Akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle son duruşmasına çıkarılmadı.
G7 ülkeleri arasında bir tek ABD ve Japonya hâlâ idam cezası uyguluyor. Japonya’da idam cezasına karşı olanlar için İwao’nun yarım yüzyılı aşan acı macerası ülkenin mahkumlara uyguladığı “insanlık dışı, acımasız ve aşağılayıcı” muameleyi gözler önüne seriyor. İwao’nun kız kardeşi Hideko Hakamada çarşamba günü Tokyo’da gazetecilere “Artık hedef görünürde. Bu hiç bitmeyen bir süreç gibiydi. Mücadeleyi sadece kardeşimin iyiliği için değil, haksız yere suçlanarak hapsedilen diğer insanlar için yapıyorum. Eskiden idam cezası aklıma bile gelmezdi. Sonuçta bu ceza oldum olası vardı. Ama kardeşimin başına gelenler yüzünden artık idam cezasına karşıyım” dedi.
İwao’nun savunma avukatı Hideyo Ogawa ise “Son 10 yıl boyunca İwao’yu görmek ölüm cezasının insana neler yaptığını görmemi sağladı. Sanki bizimle değil kendi dünyasında gibi. Yanlış bir mahkumiyet kararı insan üzerinde böyle etkiler bırakıyor işte. Günümüz toplumunda bunun yaşanmasına izin verilmemelidir” dedi.
Japonya’da mahkemeye taşınan ceza davalarının yaklaşık yüzde 99’u mahkumiyetle sonuçlanıyor ve yeniden yargılama çok sık rastlanan bir durum değil. İwao yeniden yargılanma hakkı elde eden bir avuç idam mahkumundan biri. Kendisinden önceki yeniden yargılamalar beraatle sonuçlandığı için bunun da olumlu sonuçlanma ihtimali var. İwao 1973 kasımında annesine ve kız kardeşine yazdığı mektuplardan birinde “Ben haksız yere hüküm giymiş bir idam mahkumuyum. Bedenime nüfuz eden bu kederle yaşamak zorunda bırakılıyorum. İdamdan duyduğum sonsuz korku yüzünden kalbim tarif edemeyeceğim kadar soğumuş durumda. Bedenim buz gibi bir fırtınaya tutulmuş gibi titriyor” diye yazmıştı.
Kız kardeşi ise geçen ayki son duruşmada bunun kardeşinin adını temize çıkarmak için son şansları olduğunu söyledi: “Ben 91 yaşındayım, kardeşim de 88. Hayatımızın sonuna yaklaştık. Mahkemeden İwao’nun son günlerini insancıl bir şekilde yaşamasına izin vermesini istiyorum.”