4 liraya Hırvatistan’da ev sahibi olmak istemez misiniz?
Avrupa Birliği'nin (AB) istatistik kurumu Eurostat'a göre, AB nüfusu 2020'den bu yana yarım milyondan fazla azaldı. Bu, yıllardır süren büyümenin ardından çarpıcı bir değişikliğe işaret ediyor.
AB’ye üye ülkelerde Ocak 2020’de 447.49 milyon kişi yaşıyordu. 2021 yılına gelindiğinde bu miktar 447 milyona kadar geriledi, 2022’de ise 446.74 milyon kişi kaldı. Bu da toplamda 585 binlik bir küçülme anlamına geliyor.
Bu düşüşün nedenleri değişiklik gösterse de temel sorun daha fazla insanın ölüp daha az bebeğim doğması. Her ikisinin de sorumlusunun Covid-19 olduğu söylenebilir. Salgının en güçlü olduğu 2020’de yaşlılar art arda hayatlarını kaybederken, gençler ise dışarıya çıkıp yeni insanlarla tanışacağına evlerine kapanmak zorunda kaldı. Evli çiftler ise ekonomik kaygılarının artması nedeniyle çocuk yapmayı ya erteledi ya da bundan tamamen vazgeçti.
Covid-19 salgını başlayıp da kıtada ölüm kasırgası yaratana kadar AB’de mütevazı da olsa bir büyüme yaşanmıştı. 2001’de 429.24 milyon olan toplam nüfus, 2020’ye gelindiğinde 447.49 milyona yükselmişti. Bu da yüzde 4’lük bir artış anlamına geliyor.
Avrupa’nın azalan nüfusu bir bakıma dünyanın geri kalanını nelerin beklediğinin bir ön göstergesi diyebiliriz. Nüfusbilimciler eskiden aşırı nüfus artışından korkarken, şimdi yapılan tahminler küresel nüfus artışının 2100 yılına kadar büyük ölçüde dengeleneceğini, ardından da muhtemelen kalıcı bir düşüş yaşayacağını gösteriyor. Çin’in nüfusunun geçen yıl 1960’lardan bu yana ilk kez düşmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Bu küresel nüfus azalışının refaha mı yoksa ekonomik krize mi yol açacağı hakkında herkesin bir tahmini vardır elbet. Ama özellikle ekonomik kriz tahmininin kanıtları daha şimdiden yüzünü gösteriyor: Avrupa’da birçok ülke azalan nüfusu dengelemek için göçmenlere kucak açma çağrısında bulunsa da bazı ülkeler katı göçmen karşıtı yasalarını uygulamaya koymaya başladı bile.