Refah’ta gergin bekleyiş: İsrail baskınında 94 Filistinli öldü, iki esir kurtarıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan İSEDAK 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı'ndaki Gazze odaklı konuşmasında "Gazze kabası" dediği İsrail lideri Netanyahu'nun eski Sırp lider Milosevic gibi yargılanması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 39’uncu Bakanlar Oturumu Açılış Programı’nda Gazze odaklı bir konuşma yaparak hem İsrail’in saldırılarına sert tepki göstermeyen Batı’yı eleştirdi, hem de İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ileride “savaş suçlusu” olarak yargılanacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Gazze’nin yalnız bırakılması halinde saldırıların diğer bölgelere de sıçrayabileceğine dikkat çekti.
İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes biter bitmez Gazze yeniden bombalanmaya başladı. Ölü sayısı 15 bini aştı, can kayıplarının yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Haber alınamayan sivil sayısı ise 6 bin 500’ü geçti. Saldırılarda yalnızca Gazzeli siviller değil, bölgede yaşananlar hakkında dünyayı bilgilendirmeye çalışan gazeteciler ve eldeki imkanlarla sonuç almaya çalışan yardım örgütleri çalışanları da öldürülüyor.
Erdoğan “Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor. Avrupa’sından Amerika’sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştüğü acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail’e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul, ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor” dedi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres savaşın başında “Bu durup dururken çıkmış bir savaş değil, Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz bırakılıyor” demiş ancak İsrail’den büyük tepki görmüş, istifası istenmişti. Erdoğan konuşmasında samimi bulduğunu söylediği Guterres’in çabalarının “bizzat güvenlik konseyi üyeleri tarafından sabote edildiğini” söyledi.
ABD’de ise Başkan Joe Biden’ın İsrail politikası eleştiri hedefinde. Bir yandan İsrail’in Gazze’deki saldırılarına devam etmesi için silah yardımında bulunan Biden’ın diğer yandan “Siviller ölmesin ama ateşkes de ilan edilmesin” minvalindeki açıklamaları hükümet içinde de büyük tepki topladı, 500’den fazla ABD’li kamu çalışanı Biden’a ateşkes çağrısı içeren bir mektup gönderdi. BM Genel Kurulu’nda 121 ülkenin ateşkes ilan edilmesi için verdiği kararın “kadük” yani değerini yitirmiş olduğunu söyleyen Erdoğan “Maalesef 40 çekimser oyla birlikte 161 ülkenin iradesi yok sayılıyor. Sadece bu tablo bile iki milyarlık Müslüman alemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kafidir. Bir tarafta ‘savaş dursun, daha fazla kan akmasın’ diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail’in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var ve bu 3-5 ülke ne zaman ‘tamam’ derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması ne de insanlığa umut olması mümkün değildir” dedi.
Uluslararası basın kuruluşlarının Gazze’de öldürülen gazeteciler için sessiz kaldığını söyleyen Erdoğan “Oysa bunlar bize, hepimize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail’in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdadır. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail’in safında yer alan her kişi, kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur” diye konuştu.
Pek çok basın kuruluşu savaşın başından bu yana taraflı yayın yapmakla suçlanıyor. Bu basın kuruluşlarının en çok eleştirildiği noktalardan biri de gazeteci ölümleri verilirken öldürenin kim olduğunun net şekilde belirtilmiyor olması. Mesela savaşın başlarında İngiliz haber ajansı Reuters’ın Lübnanlı muhabiri Lübnan sınırında İsrail saldırısında hayatını kaybettiğinde ajansın bu konuda net bir haber yapamaması tepki toplamıştı.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin Riyad’da düzenlediği ortak zirve sonucunda kurulan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da bir parçası olduğu Dışişleri Bakanları Temas Grubu’nun başta Çin, Rusya ve BM Güvenlik Konseyi olmak üzere pek çok görüşme gerçekleştirerek Gazze’deki duruma dikkat çektiğini söyleyen Erdoğan İsrailli yöneticilerin savaş suçlarından sorumlu tutulması gibi daha başka önlemlerin de alınması gerektiğini söyledi.
Nükleer silah endişesini dile getiren Erdoğan “Bu meselenin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı? Var ama sorarsan ‘yok’ diyorlar” dedi. Otzma Yehudit Partisi’nden Miras Bakanı Amichai Eliyahu bir ay önce Kol Berama Radyosu’na verdiği demeçte Gazze Şeridi’ne atom bombası atılmasının “olasılıklardan biri” olarak değerlendirildiğini ve sivillere yapılmasına izin verilen insani yardımın kısıtlanması gerektiğini söyleyerek nükleer savaş olasılığı endişesine yol açmıştı.
Erdoğan ayrıca “Gazze kasabı” olarak nitelendirdiği Netanyahu’nun eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic gibi yargılanması gerektiğini söyledi. Milosevic’in cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde 1995 yılında Srebrenitsa’da sadece birkaç gün içinde en az 8 bin 372 Boşnak katledilmişti. Savaş sonrası Milosevic ve “Bosna kasabı” Sırp komutan Ratko Mladic dahil soykırımdan sorumlu tutulan tüm yetkililer Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Milosevic yargılama sırasında ölürken Mladic müebbet hapisle cezalandırılmıştı.
“Farklı hevesler peşinde koştuğunu” söylediği İsrailli yöneticilere seslenen Erdoğan “Gazze, Filistin toprağıdır. Gazze, Filistinlilerindir. Ebediyen de öyle kalacaktır. İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız. Bugün Gazze’yi işgal edenlerin yarın Arz-ı Mev’ud hezeyanıyla başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz” dedi.
Erdoğan’ın “Arz-ı Mev’ud” dediği şey “vaadedilmiş topraklar” ve kimi din alimine göre bu bölge Hz. Musa’nın Mısır’dan çıkıp Kudüs’e gelene kadar dolaştığı tüm toprakları kapsıyor. Kimi âlimlere göre ise de bu topraklar Yakubî Diyarı, Şuayb Şehri olarak geçiyor ve sınırı Harran bölgesine kadar uzanıyor. Erdoğan bu sözleriyle İsrail’i kimse durdurmazsa saldırıların Gazze dışına da taşabileceğini ima ediyor. İsrailli yetkililerin bu niyetini artık saklamadığını söyleyen Erdoğan “Gazze kasabı Netanyahu meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını ve yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze’yi ve Filistin’i savunmak demek Kudüs’le birlikte Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u savunmak, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir” vurgusunu yaptı.