Kemerleri bağla Türkiye! İşte vergi paketinin tamamı: Bu Porsche ile Bentley otomobili hangi gelirle aldın?
Filistin'in devlet olarak Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyelik talebi BMGK'da yapılan oylamada ABD'nin vetosuyla reddedildi. ABD "İlkelerimiz değişmedi" diyerek vetoyu savunurken İsrail "New York'ta tek taraflı zorlamayla barış gelmez" dedi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sürerken 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarihi bir oylamaya gitti. Geçici üye olan Cezayir tarafından konseye sunulan ve 2012’den beri BM’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsünde olan Filistin’in tam üyeliğini öngören tasarı reddedildi.
Beş daimi üye (ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya) ve 10 geçici üyeden oluşan konseyde 12 üye “evet” oyu verirken 2 üye “çekimser” kalmayı tercih etti. ABD ise tasarıyı veto etti. Böylelikle tasarı konseyde kabul görmedi.
“BM Genel Kuruluna Filistin’in tam üye olarak kabul edilmesi tavsiye edilir” ifadesinin yer aldığı karar tasarısına ilişkin oylamada İngiltere ve İsviçre “çekimser” kalırken, Rusya, Çin, Fransa, Cezayir, Malta, Ekvator, Guyana, Slovenya, Sierra Leone, Mozambik, Güney Kore ve Japonya “evet” oyu kullandı.
Tasarının onaylanması için beş daimi üyeden hiçbirinin veto etmemesi, en az dokuz üyenin de “evet” oyu vermesi gerekiyordu.
Washington uzun zamandır Filistin devletinin İsrail ve Filistinliler arasında müzakere edilmiş bir barış anlaşmasından sonra kurulması gerektiğini savunuyor.
ABD’nin BM Büyükelçi Yardımcısı Robert Wood oylamadan önce yaptığı açıklamada “İlkelerimiz değişmedi” dedi: “Mesele iki devletli bir çözüme ulaşmanın en iyi yolunun ne olduğunu düşündüğünüzle ilgili. Ve bizim görüşümüze göre şu anda bu oylamayı yapmak bunu sağlamaz.”
Tartışma sırasında Wood, ABD’nin Gazze’de “acil ve sürdürülebilir bir ateşkes” için çalıştığını söyledi ve İsrail’i Gazze’deki sivil yaşamı korumak için daha fazlasını yapmaya çağırdı. Hamas’ı ateşkes görüşmeleri sırasında İsrail’in önerilerini reddetmekle suçladı.
Wood “İsrail ile komşuları arasındaki ilişkilerin normalleşmesini ve Filistinliler ile İsraillilerin barış içinde yan yana yaşayabilmeleri için iki devletli çözüme yönelik siyasi bir ufku savunmak üzere doğrudan diplomasiye de devam edeceğiz” diye konuştu ve ekledi: “İki devletli çözüme yönelik inandırıcı ve geri dönüşü olmayan adımlar atmaya kararlıyız.”
Tel Aviv yönetimi de karara karşı çıktı. Ocak ayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu uzun zamandır Filistin devletine karşı olduğunu bir kez daha yinelemişti. Netanyahu o zaman Gazze üzerindeki “tam İsrail kontrolünden taviz vermeyeceğini” söylemişti.
Oturum sırasında İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, Filistin’in başvurusunu ve Güvenlik Konseyi’nin bu başvuruyu değerlendirme kararını eleştiren ateşli sözler sarf etti.
Kararın “herhangi bir taraf için sıfır olumlu etkisi olacağını” söyleyen Erdan “Önümüzdeki yıllarda sadece yıkıma neden olacak ve gelecekteki diyalog şansına zarar verecektir” diye ekledi.
“Filistinliler için tek çözüm Yahudi devletinin varlığının sona erdiği bir çözümdür. Bir çatışmayı bu şekilde çözemezsiniz” diyen İsrailli temsilci “Bu şekilde daha fazla kan dökülmesini, daha fazla şiddeti ve daha birçok 7 Ekim’i garanti altına alırsınız. Bir anlaşmaya ancak müzakere masasında varılabilir, burada New York’ta tek taraflı bir şekilde zorlayarak değil” diye konuştu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Birleşmiş Milletler’deki (BM) Temsilcisi Ziyad Ebu Amr da oylama öncesinde yaptığı konuşmada Filistin’i tam üye olarak kabul etme çağrısı yaparak bunun iki devletli çözüme uluslararası toplumun katkısı anlamına geleceğini söyledi.
Filistin halkına karşı yapılan tarihsel haksızlığın yaklaşık yüz yıldır devam ettiğine işaret eden Ebu Amr, Filistinlilerin “tüm halklar gibi kendi kendini yönetme, özgürlük, güvenlik, barış içinde bağımsız şekilde yaşama arzusunu taşıdığını ve bu uğurda fedakarlık gösterdiğini” ifade etti.
Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) sorunun çözümü için müzakerelerde tarih boyunca eşi görülmemiş tavizler verdiğine dikkati çeken Ebu Amr, Filistin’in 2012’de BM’de üye olmayan gözlemci ülke statüsü kazandığını hatırlattı.
Filistin, 2011’de de BM’ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK’da gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM “daimi gözlemci statüsü”ne kavuştu.
Filistin Yönetimi BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur 2 Nisan’da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup göndererek üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.
Guterres de 3 Nisan’da BMGK’ye mektup yazarak, Filistin’in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.
BMGK ise 8 Nisan’da Filistin’in talebini “Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi’ne” iletmişti. BMGK’ya üyelikle ilgili dönüş yapması gereken komite iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu. Bunun ardından Cezayir, Filistin’in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.
Tel Aviv’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 12 bini çocuk, 8 bin 190’ı kadın olmak üzere 33 binin üzerinde Filistinli öldürüldü, 70 binden fazla kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.
Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 270 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.