İsrail’in iddiası: Türkiye’den Gazze’ye gelen gemide alçı torbasında 16 ton patlayıcı malzeme bulduk
İsrail'in Gazze'de 256 gündür devam eden savaşında 37 binden fazla Filistinli öldü. Bu can kayıplarında en az 60 sülale 10'dan fazla ferdini kaybetti, en az üç ferdini kaybeden ailelerin sayısıysa 2500.
İsrail’in Gazze işgali 256 gündür devam ediyor. Bu süre boyunca Gazze yalnızca bir haftalık ateşkes sırasında vurulmadı. Şimdi Refah’ta günde 11 saatlik ateşi durdurma kararı verilse de Gazze’nin diğer taraflarında saldırılar devam ediyor. Bir örneği de daha geçen hafta rehine kurtarma operasyonu sırasında 250’den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği Nuseyrat mülteci kampına düzenlenen gece saldırısıydı. Bir gecede iki ayrı saldırıda 17 kişi öldürüldü. Saldırının gerçekleştiği yer ise Refah’tan tahliye edilen evsiz ailelerin sığındığı evlerdi. Ölenlerden beşinin aynı aileden olduğu ortaya çıktı. Savaş bugüne kadar 37 binden fazla Filistinliyi dünyadan kopardı. En önemli ayrıntı da Amerikan haber ajansı AP’nin yaptığı haberde saklı: En az 60 Filistinli sülalenin onlarca ferdi yok oldu.
AP mevcut durumu “İsrail daha önce bir benzeri görülmemiş şekilde Filistinli ailelerin tamamını öldürüyor. Bu fiziksel yıkım ve kitleler halinde yerinden edilmekten çok daha yıkıcı bir kayıp” diye anlatıyor. Örneğin Yusuf Salem’in 173 akrabası sadece aralık ayında birkaç gün içinde İsrail’in hava saldırılarında öldürüldü. Bahar geldiğinde ölen akrabalarının sayısı 270’e yükseldi.
Yusuf Salem’in ailesi bir örnek. AP’nin yaptığı araştırma sonucunda öğrendiği bilgilere göre savaşın en kanlı dönemi olan ekim ve aralık ayındaki bombalı saldırılarda bazen aynı kandan gelen dört kuşağın öldürüldüğü en az 60 Filistinli aile var. Bu ailelerin yaklaşık dörtte biri o kanlı dönemde 50’den fazla akrabasını kaybetti. Kayıpların çok fazla yaşanması nedeniyle kayıt çıkarma ve bilgi paylaşımı yapma zaten zorlaşırken bazı ailelerde bu kayıpları belgeleyecek neredeyse kimse kalmadı.
Yusuf Salem soyunun tamamen unutulmaması için ölüm haberleri doğrulandıkça akrabalarının hayatlarıyla ilgili bilgilerin yer aldığı elektronik bir tablo oluşturdu. Ayrıca sabit diski de ölenlerin fotoğraflarıyla dolu. “Amcalarım yok oldu. Babalar, anneler, çocuklar, torunlar…” Savaş çıkana kadar son 20 yılda ailesinden sadece 10 kişi İsrail saldırılarında öldürülmüştü. Savaş birkaç ayda geride neredeyse kimsenin kalmadığı bir tablo çıkardı. Salem ise İstanbul’da yaşıyor, İsrail’in hava saldırılarından uzakta.
Gazze’de akrabalık, çekirdek aile denen kavramdan çok uzak. Çoğunlukla üç ya da daha fazla katlı binaların oluşturduğu sitelerde sülalenin tamamı yaşıyor. Akrabalar birbirinin borçlarını ödüyor, okullara destek veriyor. Çoğu zaman bir sülalenin adı bir bloğa, hatta bir mahalleye verilebiliyor. George Washington Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan ve Gazze’deki yönetimin tarihini inceleyen Ilana Feldman resmi yönetimin kararları tartışmalı olduğunda Gazze’deki sülalelerin devreye girerek düzenin sağlayıcıları konumuna geldiğini belirtiyor. Kimi zaman da şiddetin kaynağı olabiliyorlar.
Muğrabi ailesi aralık ayındaki tek bir saldırıda 70’ten fazla ferdini kaybetti. Ebu Necas ailesi ekim ayındaki saldırılarda aralarında en az iki hamile kadının da olduğu 50’den fazla kişiyi kaybetti. Doğmuş ailesi ise bir camiye düzenlenen saldırıda en az 44 ferdini kaybetti. Sonraki haftalarda 100’den fazla aile üyesi daha öldürülecekti. Okaşa ailesi için 31 Ekim’deki bombardımanda dede, çocuk ve torunlar dahil en az 33 üyesinin öldürülmesi “büyük bir felaketti.” Gazze’de yaşamayan 61 yaşındaki Abdülcevad Okaşa “Biz büyük bir aile değiliz” diyor. Mayıs ayına kadar ailenin en az 57 üyesi öldürülmüş.
Ebu el Kumsan ailesinin 80’den fazla üyesi de hayatını kaybetti. Hüsam Ebu el Kumsan Libya’da yaşıyor. Gazze’deki akrabaları hayatta kalma mücadelesi verdiği için ailenin verdiği kayıpları kayıt altına alma görevini üstlenmiş. “Rakamlar şok edici” diyor. 2014’te yaşanan ve 51 gün süren savaşta en az üç ferdini kaybeden ailelerin sayısı 150’den azdı. Oysa Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre bu savaşta ocak ayına kadar yaklaşık 1900 aile birçok ferdini kaybetti. Bunların 300’den fazlası daha savaşın ilk ayında 10’dan fazla üyesini kaybetti.
Gazze’de yaşayan bağımsız araştırmacı ve ekonomist Ömer Şaban Gazze’deki 400 bin ailenin ayrım gözetilmeden yok edildiğini söylüyor. “Herkes hedefte, sınıf fark etmeksizin. Yoksullar, Bedeviler, çiftçiler, iş insanları, milliyetçi ama siyasetle bağlantısı olmayan varlıklı aileler arasında hiçbir ayrım yapılmıyor” diyor. Şaban’ın ailesinden dokuzu kadın çok sayıda ölü var: “Bunun toplumsal yapıyı hedef alan bir savaş olduğu açıkça görülüyor.”
Şaban Gazze halkının savaş bittikten sonra kayıplarını aramak ve enkaz altındakileri çıkarmak için aylarca vakit harcayacağını söylüyor ve “Cesetleri bulurlarsa evrak işlerinin peşine düşecekler. Onların orada yaşayan insanlar olduğunu kanıtlamak için de ölüm ve doğum belgesi, mezuniyet belgesi, arazi ya da ev tapuları gibi belgeler aramaya başlayacaklar” diye ekliyor.
Gazze savaşını takip eden Cenevre merkezi EuroMed İnsan Hakları Gözlemcisi Başkanı Rami Abdu savaş bölgesindeki araştırmacılarının mart ayında en az üç ferdini kaybeden Filistinli ailelerinin sayısının 2500’den fazla olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Abdu “Sanki bir köyün ya da mezranın tamamı yok olmuş gibi” diyor.
Ailelerin yok olma raddesine gelecek şekilde her kuşaktan bireyinin öldürülmesi, İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasının önemli bir parçası. Buna ek olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarmak istiyor.
Üst düzey İsrailli bir yetkili aralık ayındaki açıklamasında “ordunun her Hamas militanına karşı iki Filistinli sivili öldürdüğünü tahmin ettiklerini” söyledi. Bu oran ordu sözcüsü Jonathan Conricus tarafından “son derece olumlu” olarak nitelendirilse de uzmanlar önceki savaşlara göre İsrail’in saldırganlığının çok daha yüksek olduğunu söylüyor. Newcastle Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Craig Jones’a göre 7 Ekim saldırılarına duyulan öfke ve iç siyasetin de etkisiyle standartlarda apaçık gevşeme var.
İsrail bu aya kadar 15 bin Hamas savaşçısını öldürdüğünü düşünüyor ama bu konuda hiçbir kanıt göstermedi. Ayrıca Hamas savaşçısından kastının Hamas’la bağlantılı kurumlarda çalışan kişiler olup olmadığı da belirsiz.
Uluslararası Af Örgütü’nde silah araştırmacısı olarak çalışan Brian Castner Gazze’deki savaş suçlarını soruşturmanın bombardımanların hızı, bağımsız kuruluşların bölgeye erişimindeki kısıtlamalar ve adli kanıt eksikliği nedeniyle karmaşık olduğunu söylüyor. Af Örgütü, ekim ayından beri incelediği en az 16 İsrail saldırısının doğrudan sivilleri hedef aldığına, hukuka aykırı ve asker-sivil ayrımı gözetmediğine, 159’u çocuk 370 sivilin öldürüldüğünü ve “ailelerin paramparça edildiğine” dair kanıtlar buldu.