Refah işgali 45 yıllık barış anlaşmasını tehlikeye soktu: Mısır İsrail’deki büyükelçisini çekmeyi düşünüyor
ABD'nin New York kentinde "Noel Baba" olarak geçimini sağlayan ve aynı zamanda danışmanlık yapan 70 yaşındaki Ken Dorph Gazze'deki savaşta İsrail'i eleştirdiği için işinden oldu. Yaşadıklarını basına anlatan Dorph'un hikayesi büyük yankı uyandırdı.
7 Ekim’de İsrail ve Filistinli gruplar arasında başlayan savaşın ardından ABD’de Filistin destekçilerine karşı cadı avı başlatıldığını, bazı grupların siber savaş yürüterek organize şekilde hareket ettiğini yazmıştık. Bu grupların savaşta İsrail’in politikalarını eleştiren, Filistin’e destek çıkan yüzlerce kişinin işinden olmasına neden olduğu ortaya çıkmış, İsrail ordusuyla bağlantıları deşifre edilmişti.
Savaşın İsrail dışında yarattığı atmosfer böyleyken ABD merkezli yayın kuruluşu CNN işinden edilen bir Amerikalının hikayesine odaklandı. New York’ta yaşayan Ken Dorph geçimini kentin balina avcılığı kasabası Sag Harbor’da çeşitli etkinliklere “Noel Baba” kılığıyla katılarak sağlıyor.
I criticized the war in Gaza. Then I was fired from my job as Santahttps://t.co/R8Qt4QW2L2@jkuttab @RamiKhouri @DannyPostel pic.twitter.com/tLtrpxa42c
— Nader Hashemi (@naderalihashemi) December 24, 2023
Aynı zamanda danışmanlık da yapan 70 yaşındaki Dorph Gazze’deki savaşı eleştirdiği için Noel Baba olarak çalışmasının engellendiğini, işinden olduğunu anlatıyor. Gelin büyük yankı uyandıran hikayesini kendi ağzından dinleyelim:
Geçen yıl New York’un şirin balina avcılığı kasabası Sag Harbor’da yenilenmiş bir Art Deco sinema salonu olan Sag Harbor Sineması’na Noel Baba olarak davet edildim. 30 yılı aşkın süredir bu küçük kasabada yaşıyorum. Sag Harbor’ın balina avcılığı DNA’sının ve hassas, bağımsız karakterinin bana uygun olduğunu gördüm. Bu küçük yer Betty Friedan’dan John Steinbeck’e kadar bir dizi sanatçı, entelektüel ve bağımsız düşünüre ev sahipliği yapmış.
Noel Baba olmayı çok sevdim ve doğuştan yetenekli olduğum söylendi. Küçüklerle sohbet etmeye bayılıyordum ve rolü tamamen benimsemiştim. Onlara hep Noel Baba size çok iyi çocuklar olduğunuzu söyleyecek derdim. Herkes için Noel Baba olmaya çalıştım. Yerel hahamın küçük kızı elfler tarafından yanıma getirildiğinde ona Noel Baba’nın herkesi sevdiğini söyledim. Keyifli bir sohbet yaptık. İspanyolca konuştuğumda Guatemalalı ebeveyninin gözleri büyüdü. Ancak küçükler hiç tereddüt etmedi: ‘Claro, Noel Baba İspanyolca konuşuyor.’
Yerel bir gazete benimle Noel Baba olarak harika bir röportaj yaptı, muhabirler Noel Baba’nın Krampus’la (popüler Yılbaşı Kâbusu filminin ana karakteri) karşılaşıp karşılaşmadığı ve Noel Baba’nın en sevdiği kurabiyelerin neler olduğu gibi saçma sorular sordu. Sag Harbor Ticaret Odası sonra beni kendi Aziz Nick’leri (Noel Baba figürüne ilham kaynağı olan Aziz Nikolaos) olarak işe aldı. Adını Hollandalı Sinterklaas aracılığıyla bizim Noel Baba’mıza miras bırakan orijinal Aziz Nikolaos günümüz Türkiye’sinde yaşamıştır. Batı kültürlerinde bizim Noel Baba’mız bu tohumu alıp İskandinav gelenekleriyle harmanladı.
1930’larda İsveç doğumlu sanatçı Haddon Sundblom İskandinav yüzünü ünlü Coca Cola reklamları için model olarak kullandı ve görünümü sağlamlaştırdı. Elbette günümüzde Noel Baba siyahi, transseksüel ya da Çinli olabilir ancak çocukların aklında kalan imaj klasik Noel Baba’dır. Noel Baba özeldir, çocukların hayallerine cevap veren nazik bir dede, sihirbazdır. İşte bu yüzden bu karakteri canlandırmayı çok sevdim.
Ancak Noel Baba’nın ruhu kendi kültürler arası keşif ve sosyal yardım yolculuğumla ilgili başka nedenlerden dolayı benimle konuşuyor. On yıllardır alışılmadık bir konumdayım. Bir yandan Yahudi kültürüne duygusal olarak bağlıyım ve bir Yahudi devleti arzusuna derinden sempati duyuyorum. Brooklyn’de Aşkenaz Yahudilerinin çoğunlukta olduğu bir konut projesinde büyüdüm. Toplama kamplarından kalma dövmeleri olan komşular tanıyordum. Stuyvesant Lisesi’ne ve ardından Binghamton’da New York Eyalet Üniversitesi’ne gittim, ikisi de oldukça büyük bir Yahudi öğrenci nüfusuna sahipti. Yahudi kültürü birçok açıdan duygusal bir bağ hissettiğim bir kültürdü ve hâlâ da öyle.
Sonra 19 yaşında Fas’a gittim. Bu gezi hayatımı değiştiren yurtdışındaki ilk yılımın bir parçasıydı. Yıllarımı Arap dünyasında önce öğrenci sonra da profesyonel olarak geçirdim. İyi derecede Arapça biliyorum ve Irak, Yemen, Suriye, Filistin toprakları ve Libya dahil olmak üzere Amerikan silahlarıyla yıkılan ülkeler dahil Ortadoğu’nun hemen her yerinde çalıştım.
Ortadoğu’da Arap dünyasından insanlarla derin ve kalıcı bağlar geliştirdim. Bölgedeki deneyimim nedeniyle de sık sık bu konuda konuşmam istenir. Hamas’ın korkunç saldırısı ve İsrail’in buna verdiği yıkıcı yanıtın ardından birçok arkadaşım ve komşum ne düşündüğümü sordu. 28 Ekim’de Sag Harbor’da yerel bir kilisede “Filistin-İsrail: Ne Olacak?” başlıklı bir konuşma yaptım. Tepkiler büyük ölçüde olumluydu.
Yaklaşık bir ay sonra yerel sinagogda İsrail hakkında “Zor Soruları Yanıtlamak” konulu bir konferansa bu kez dinleyici olarak davet edildim. İlgi çekici başlığı göz önüne alındığında daveti bir “zeytin dalı” olarak algıladım. Belki de narsist bir şekilde, Ortadoğu konusundaki eşsiz uzmanlığım nedeniyle özellikle davet edildiğimi düşündüm.
Daha fazla yanılmış olamazdım. Konuşma bilgilendirmekten ziyade Binyamin Netanyahu hükümetini ve Filistinlilere yönelik şiddetini sorgulayan zor soruların nasıl savuşturulacağına dair talimatlar vermeyi amaçlıyor gibiydi. Sunumdaki yanlışlıklara karşı çıkmak için konuşmacıyla yüzleştim ve konuşma bittiğinde hayal kırıklığına uğradığımı söyledim. Yararlı bir konferans değildi, kulağıma propaganda oturumu gibi geldi.
Bölgede barışın sağlanmasına yardımcı olmak için ihtiyaç duyulan “zor sorulara” uzaktan yakından değinilmediğini belirttim. Sunum binlerce Filistinlinin Amerikan silahlarıyla öldürüldüğü bir dönemde gerçek bir tartışma yapmak için kaçırılmış bir fırsattı.
Birkaç gün sonra Sag Harbor Ticaret Odası’ndan kürklü kırmızı takım elbisemi, geniş siyah kemerimi ve çıngıraklarımı teslim etmem gerektiğini bildiren bir e-posta aldım; Noel Baba olamayacak kadar açık sözlü olduğuma karar verilmişti. Yıkılmıştım. Köyde itfaiye arabasıyla neşe ve ihtişamla gezme şansını kaybettiğim için üzülmekle kalmadım, başka bir hayatta başka bir karakter olarak konuştuğum için kendimi allak bullak hissettim.
Bir gazeteci arkadaşım New York Times’la, bir muhabir de benimle temasa geçti. Biraz düşündükten sonra “Ne de olsa burası küçük bir kasaba” diyerek olanları paylaşmam gerektiğine karar verdim. Gazete hikayemi yayınladı ve hikaye tüm dünyada yankı buldu. Hikayenin ortaya çıkmasından bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nin her yerinde ve sınırların ötesinde Noel Baba olmaya davet edildiğimi söylemekten mutluluk duyuyorum.
After fact-checking two Israel lobby propagandists during a public event at a Sag Harbor synagogue, a local man named Ken Dorph was stripped of his usual role as Santa Claus by the city’s chamber of commerce
You’re a mean one, AIPAC Grinchhttps://t.co/zkOBBeNPuT
— Max Blumenthal (@MaxBlumenthal) December 20, 2023
Bu tartışma şaşırtıcı olmayan bir şekilde, İsrail ve Filistin halkı hakkında aşağılamadan nasıl ve ne şekilde konuşabileceğimiz konusundaki tartışmayı daha da alevlendirdi. Yerelde yarattığı kötü niyetin iyi niyete dönüşeceğini ümit ediyorum.
Noel Baba olmayan benliğimle yürüttüğüm danışmanlık işimden de bildiğim üzere ne kadar açık ve bilinçli tartışırsak en iyi çözümlere ulaşma ihtimalimizin o kadar artacağına inanıyorum. Umarım bu kaide sözüm ona çetin Ortadoğu coğrafyası için de geçerlidir.
İsrailliler ve Filistinliler arasındaki trajik ilişki bir kasırga ya da bir deprem değil. Bu insan yapımı bir sorun ve insan yapımı çözümleri olabilir. Aslında bunu çözebilecek olanlar sadece biz insanlarız.