İsrail-Hamas savaşının ABD’deki kurbanı: 6 yaşındaki çocuk öldürüldü
Trump'ın kabineyi belirleme sürecinde şimdiye kadar açıklanan isimler Türkiye'yi zor bir dört senenin beklediğine işaret ediyor. Zira dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik danışmanı olarak açıklanan kişiler Erdoğan'ı eleştiren kişiler.
ABD’yi ocak ayından itibaren yönetecek isim belli: Donald Trump. Seçimi ezici bir üstünlükle kazanan Trump, bundan 8 yıl önce ilk kez başkan seçildiği döneme göre bir hayli farklı hareket ediyor.
ABD’de Başkanlık seçimi Kasım ayında yapılıyor ama seçilen başkan 20 Ocak’ta yenin edip göreve başlıyor. Arada geçen döneme ise ‘Geçiş dönemi’ adı veriliyor. Bu dönemde yeni gelen başkan bir yandan mevcut hükümetten bir dizi bilgilendirme brifingi alıyor, bir yandan da kendi kabinesini ve birlikte çalışacağı yakın üst düzey ekibi belirliyor.
Trump 2016’da seçildiğinde birlikte çalışacağı ekibi belirlemekte bocalamış, resmen başkan olarakl göreve başladıktan haftalar sonra hala bazı önemli koltuklara atama yapmamıştı. Bu kez ise oldukça farklı. Florida’daki evi Mar-a-Lago’da karargah kuran Trump oldukça hızlı başladı. En önce, Beyaz Saray’da kendisine bir numaralı yardımcı olarak görev yapacak olan ‘Chief of Staff’ını seçti.
Bu terim, Türkçeye genellikle ‘Özel Kalem Müdürü’ olarak çevriliyor ama Chief of Staff, Amerikan sisteminde Beyaz Saray bürokrasisini ve danışmanlar ordusunu Başkan adına yöneten, başkan adına Kongre ile ilişkileri yürüten, hatta zaman zaman dış politika ve güvenlik konularında da görüşleri etkili olan bir isim. Bu anlamda Beyaz Saray hiyerarşisinde aslında yeri Başkan’ın hemen ardından ikinci sırada.
Trump ilk döneminde ‘Chief of Staff’ını üç kez değiştirmek zorunda kalmış, hiçbiriyle de iyi anlaşamamıştı. Beyaz Saray’da Trump’la birlikte bu görevde bulunan son kişi olan John Kelly onu ‘faşist’ diye nitelemişti.
Trump bu kez Beyaz Saray tarihinde bir ilki gerçekleştirdi ve bu kritik göreve bir kadını, Floridalı siyasi stratejist Susie Wiles’ı seçti. Wiles, 2020’de başkanlıktan ayrıldıktan sonra Florida’ya yerleşen ve günlerini golf oynamakla geçirmeye başlayan Trump’ı bir kez daha aday olmaya ikna eden isim.
Onun seçilmesiyle geçiş dönemi de hızlandı. Bunun için de Mar-a-Lago’da kendi “durum odası”nı oluşturdu. O odada etrafı potansiyel adayların profillerini gösteren TV monitörleriyle çevrili. Bu ekranlardan olası adayları ve artılarını, eksilerini anında görebiliyor. Süreç yeni başladı ve şimdiye kadar basına yansıyan ve yansımayan bazı sürpriz isimler masada.
Trump’ın yeni döneminde Birleşmiş Milletler (BM) eski temsilcisi Nikki Haley’nin olmamasını bazıları olumlu gördü. Çünkü Haley temsilcilik döneminde İsrail’in en şiddetli savunucularından biri olarak öne çıkmıştı. Ama yerine konuşulan isim de ondan çok farklı değil, hatta Gazze savaşının başlarında önde gelen iki üniversitenin rektörünün istifasında da yine bu isim rol oynamıştı: Elise Stefanik.
Başkan pazar gecesi New York Post gazetesine ABD’nin BM büyükelçisi olarak Cumhuriyetçi Temsilci Elise Stefanik’i aday göstereceğini teyit etti. Seçilmiş başkan gazeteye “Elise inanılmaz derecede güçlü, sert ve akıllı bir Önce Amerika savaşçısı” dedi.
🎈Trump’ın sadık destekçilerinden olan Stefanik 2021’de başkanı eleştiren Liz Cheney’nin yerine Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi Konferansı’nın başkanlığını üstlenerek alt mecliste en üst düzey dördüncü Cumhuriyetçi oldu.
Ama biz Stefanik’i üniversite protestolarında tanıdık. ABD’nin önde gelen üç üniversitesi Harvard, MIT ve Pensilvanya Üniversitesi’nin (UPenn) rektörleri geçen yıl öğrencilerin kampüslerde Filistin yanlısı protestolar düzenlemesi nedeniyle Temsilciler Meclisi’nde siyasetçilerin karşısına çıkıp hesap vermek zorunda kalmıştı. O protestolarda en hatırlanan soru Stefanik’ten gelmişti. Siyasetçi rektörlere “Yahudi soykırımı çağrısı yapan öğrencilerin disipline verilip verilmeyeceğini” sordu.
Rektörler kem küm etti, UPenn rektörü Elizabeth Magill “Sözler eyleme dökülürse taciz olur. Bağlamına göre karar verebiliriz ancak” diye diplomatik bir yanıt verdi. Yanıt Magill’e pahalıya mal oldu, yatırımcılar ve fakültelerin bastırmasıyla kısa sürede istifa etmek zorunda kaldı. Magill’in istifasını uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından Harvard rektörü Claudia Gay’in de istifası izledi. Yani Stefanik’in sorusu öyle ya da böyle iki rektörün sonunu getirdi.
Axios’un haberine göre Trump dışişleri bakanı olarak Florida Senatörü Marco Rubio’yu seçti. Rubio zaten başkanın başkan yardımcısı listesinde de olan isimlerden biriydi. İstediği sonucu elde edememiş olsa da kampanya boyunca Trump’ı desteklemeyi sürdürdü.
2011 yılından beri Senato’da çalışan Rubio 2016’da başkanlığa adaylığını koymuş ama bu o kadar uzun sürmemişti. Rakiplerine isim takmayı seven Trump o zaman Rubio’ya “Küçük Marco” lakabını takmıştı. Trump başkan seçildikten sonra ikilinin husumetlerinin üstüne bir çizgi çekilmiş oldu. Trump kararından dönmezse Rubio ABD tarihinin ilk Latin kökenli dışişleri bakanı olacak.
🎈Rubio Ukrayna’ya 95 milyar dolar yardım yapılması için nisan ayında yapılan oylamada olumsuz oy kullanmıştı. İşgal sırasında Rusya’nın kontrolüne geçen toprakların Moskova’da kalması anlamına gelse bile savaşı sona erdirmek için taraflar arası müzakere çağrısı yapmıştı.
🎈Latin siyasetçi Ukrayna’nın aksine Gazze’deki savaşta Amerika’nın İsrail’e koşulsuz destek vermesi gerektiğini savunuyor. Geçen yılın sonlarında Filistinli sivillerin öldürülmesi hakkında ne düşündüğü sorulduğunda “Bence Hamas yüzde 100 suçlu” demişti.
🎈Rubio özellikle Türkiye, Çin, İran, Venezuela ve Küba’ya karşı sert tavır takınmasıyla biliniyor. ABD’nin Çin’e karşı daha agresif davranması gerektiğini açık açık söyleyen senatörlerin başında geliyor. Çin’deki insan hakları ihlallerini ele almak için kurulmuş ortak Kongre-İcra Komisyonu’nun eşbaşkanlığını yapmıştı.
🎈2019 yılında Trump’ı Venezuela’ya ağır yaptırımlar uygulaması için ikna eden siyasetçilerden biriydi. Rubio o zaman New York Times’a Maduro için “Kazanamayacağı bir savaşı tercih etti. An meselesi. Bilmediğimiz tek şey bunun ne kadar süreceği ve barışçıl mı kanlı mı olacağı” demişti. Venezuelalılar yaptırımdan çok zarar görmüş olsa da Maduro hâlâ iktidarda.
🔴Amerikan Senatosu’ndan 54 senatörün üç yıl önce Erdoğan hükümetini insan hakları ihlalleriyle ve muhaliflere baskı uygulamakla suçladığı mektupta imzası olan siyasetçilerin başında geliyordu. En önemlisi de Rubio bu mektubun yazılmasına öncülük eden Cumhuriyetçi isimdi.
🔴Latin siyasetçi ayrıca Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonlarını da sık sık eleştirmişti. ABD’nin Suriye’de müttefiki olan Kürt grupların korunması gerektiğini savunmuş, Türkiye’nin operasyonlarının bölgedeki istikrara zarar verebileceğini söylemişti.
🔴Rubio zamanında FETÖ’cü basketbolcu Enes Kanter için de paylaşımlar yapmıştı. Bu paylaşımlarından birinde Kanter ile görüştüğünü söyleyip “Enes Kanter Avrupa’da basketbol oynayamıyor çünkü Türk hükümetinden ölüm tehditleri alıyor” demişti.
Beyaz Saray hiyerarşisinde Chief of Staff kadar önemli bir başka makam Ulusal Güvenlik Danışmanlığı. Bakmayın isimde ‘danışman’ geçmesine, o kişi bakanlıklar üstü görev yapan, ABD’nin genel dış politika ve güvenlik stratejisini başkan adına belirleyen isim. Anayasal görevler olan Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı’ndan daha üstün değil belki ama çoğu zaman onlara başkan adına talimat verecek konumda. Ayrıca CIA, NSA gibi bütün istihbarat örgütleri de doğrudan ona bağlı.
Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği kişiyse Florida Temsilcisi Michael “Mike” Waltz. Eski bir Yeşil Bereli olan Waltz’ın ismi zaten kabine tahminlerinde geçiyordu. Eşi Julia Nesheiwat da ilk Trump yönetiminde iç güvenlik danışmanı olarak görev almıştı.
🎈Temsilciler Meclisi’nde Silahlı Hizmetler, İstihbarat ve Dışişleri Komitesi’nin üyesi olan 50 yaşındaki Waltz Çin’e karşı sert bir tutuma sahip olmasıyla biliniyor.
🎈İran’ın önde gelen komutanlarından Kasım Süleymani’nin 2020’de öldürülmesinin ardından Beyaz Saray’a çağrılıp bilgilendirilen az sayıdaki Cumhuriyetçi siyasetçiden biriydi Waltz.
🎈Zamanında Afganistan’daki muharebelerde rol oynayan Waltz, Başkan Joe Biden’ın askerleri çekmesine şiddetle karşı çıkmıştı. Çekilmeden günler sonra da “Mevcut hükümet dahil hiç kimse bana biz Afganistan’da olmadan terörle mücadelenin doğru yolunu gösteremez” demişti. Trump döneminde de Afganistan’dan çekilme planına karşı çıkmış, Taliban El Kaide ile işbirliği yapmayacağını garantilemeden bölgedeki askerlerini çekemeyecekleri yönünde bir yasa tasarısı sunmuştu.
🔴Ankara için de iyi düşünceler beslediği söylenemez. Zira 2019’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın malvarlığının araştırılmasının talep edildiği yasa tasarısına öncülük eden kişiydi.
🔴Mike Waltz ayrıca PKK’nın uzantısı YPG’li Kürtlere IŞİD’e karşı savaştıkları için teşekkür maiyetinde özel vize programı uygulanmasını istemişti.