Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol kendisini seçen demokrasiye karşı darbe yapmaya kalktı, sıkıyönetim ilan etti, siyaseti yasakladı, ordu sokağa çıktı. Birkaç saat içinde halk ve Meclis direnişe geçti, sıkıyönetim kalktı, ordu kışlasına döndü.
On yıllar boyunca askeri diktatörlük ve baskıcı rejimlerle yönetildikten sonra 80’li yıllarda işleyen bir demokrasi kurmaya başlayan ve bu konuda örnek ülke olarak adlandırılan Güney Kore dün tarihinin en tuhaf siyasi kaoslarından birini yaşadı ama sonunda demokrasi kazandı, en azından bu sabah manzara öyle.
Güney Kore, Türkiye’ye göre 6 saat ileride. Dün, yani salı günü, Güney Kore saatiyle akşam olduğunda (Türkiye’de ise henüz öğleden sonrayken) ülkenin devlet başkanı Yoon Suk Yeol ansızın televizyona çıktı, parlamentoyu fesh ettiğini, ülkede sıkıyönetim ilan ettiğini, geçici olduğunu söylediği bir süre için siyasi partileri ve faaliyetleri de yasakladığını söyledi.
Bu açıklamanın ardından Güney Kore ordusu sokağa çıktı, parlamentoyu bir çeşit muhasara altına aldı. Bu arada başkent Seul’de bizdeki 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi halk sokaklara döküldü ve Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’ü istifaya, sıkıyönetimi de sona erdirmeye çağırmaya başladı.
Yoon Suk Yeol, 2022’de yüzde 1’den az bir oy farkıyla seçilmişti. Çoğu uzmana göre bu seçim Yoon’un başarısından çok ondan önceki devlet başkanının hayli ilerici politikalarına duyulan tepkiden kaynaklanmıştı.
Yoon devlet başkanı olmuştu ama parlamentoda çoğunluk muhalefetin elindeydi ve muhalefet de ona hayatı dar etmek için elinden geleni yapıyordu. Son olarak Meclis Yoon’un bütçesini reddetti, Yoon da aslında buna kızarak kendini seçen demokrasiye karşı bir çeşit darbe girişiminde bulundu.
Ancak bu girişim kısa sürdü. Çünkü Yoon’a kendi partisi bile karşı çıkıyordu. Ordu tarafından muhasara altına alınan Meclis bir biçimde toplandı, 300 üyeli parlamentoda 190 üye sıkıyönetimin kaldırılması yönünde oy verdi. Sıkıyönetim kalsın diyen tek bir oy bile çıkmadı, yani oylama 190-0 bitti.
Bu karar üzerine silahlı kuvvetler sokaklardan çekilmeye başladı, yani daha birkaç saat önce Devlet Başkanı tarafından fesh edildiği açıklanmış olan parlamentonun hala meşru olduğunu, kararlarına saygı duyduğunu gösterdi.
Bu arada Yoon’un en yakın danışmanları ve bakanları birer birer istifa etmeye, onu kararından ötürü eleştirmeye başladı. Ülkede saatler çarşamba sabahını gösterdiğinde Yoon’un kendi demokrasisine karşı darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı, halk parlamento önünde gösteri yapmaya ve Yoon’u istifaya davet etmeye devam ediyordu.
Gelin dünden itibaren yaşanan olaylara yakından bakalım:
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol YTN kanalında canlı yayınlanan konuşmasında sıkıyönetim ilan etti. Yoon muhalif partilerin “ülkeyi krize sokmak için parlamenter süreci rehin almasını” gerekçe göstererek “anayasal düzeni korumak” için böyle bir tedbire başvurmaktan başka çaresinin kalmadığını söyledi. Güney Kore’de en son 1980’de sıkıyönetim ilan edilmişti.
Yoon “Özgür Kore Cumhuriyeti’ni komünist Kuzey Kore’nin yarattığı tehditten korumak, halkımızın özgürlüğünü ve mutluluğunu gasbeden Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırmak ve özgür anayasal düzeni korumak için sıkıyönetim ilan ediyorum” dedi. Konuşmasında hangi özel tedbirlerin alınacağını söylemedi. Ancak kısa süre sonra haber ajansı Yonhap, parlamento ve siyasi partilerin faaliyetlerinin yasaklanacağını, medya ve yayıncıların da ordu kontrolü altında hareket edeceğini yazdı.
Sıkıyönetim ilanının ardından Güney Kore ordusu, “toplumda karışıklığa neden olabilecek” siyasi toplantıların askıya alınacağını ilan etti. Yonhap’a göre sıkıyönetimi ihlal eden kişiler savcılık izni olmaksızın tutuklanabilecek. Ayrıca ordu grevdeki doktorların 48 saat içinde işlerine dönmesi gerektiğini söyledi. Binlerce doktor, hükümetin tıp fakültelerindeki öğrenci sayısını artırma planları nedeniyle aylardır grevdeydi.
🇰🇷 Things are escalating in Seoul, South Korea. People of Seoul are chanting shut down Martial Law, OVERTHROW THE DICTATORSHIP. pic.twitter.com/kjzgymIop5
— DD Geopolitics (@DD_Geopolitics) December 3, 2024
Başkan konuşmasında Kuzey Kore’den doğrudan bahsetmemekle birlikte iç siyasetteki sorunlardan bahsetti. Esasında bu adım, parlamentoda çoğunluğa sahip olan ancak şu anda muhalefette bulunan Demokrat Parti’nin bazı üst düzey savcıların görevden alınması için önerge vermesinin ve bütçe teklifinin reddedilmesinin ardından geldi.
Yoon’un kararı kendi partisi içinden de tepkiyle karşılandı. Muhafazakâr partinin lideri Han Dong Hoon, kararın yanlış olduğunu söyleyerek “halkla birlikte duracaklarının” sözünü verdi. 2022 cumhurbaşkanlığı yarışında Yoon’a kılpayı yenilen muhalefet lideri Lee Jae Myung da Yoon’un kararının “anayasaya aykırı” olduğunu söyledi.
Meclis Başkanı Woo Won Şik’in ofisi kısa süre sonra şöyle bir açıklama yaptı:
“Değerli vatandaşlarımız, başkanın sıkıyönetim ilanına cevaben ulusal meclis anayasal prosedüre uygun gerekli tedbirleri alacaktır.
Vatandaşlarımızdan meclise güvenmelerini ve durumu sakince takip etmelerini rica ediyoruz. Tüm milletvekillerinden derhal ana meclis salonunda toplanmalarını talep ediyoruz.
Asker ve polis güçlerini sakin olmaya ve pozisyonlarını korumaya davet ediyoruz.”
Parlamentoda toplanan milletvekilleri oybirliğiyle sıkıyönetim kararnamesine karşı oy kullandı. Meclisin 300 üyesinden 190’ı olağanüstü gece oturumunda oy kullanmaya gitti ve tamamı sıkıyönetime karşı olduğunu deklare etti. Meclis Başkanı Woo “Başkan sıkıyönetim kararını derhal kaldırmalıdır. Sıkıyönetim ilanı geçersizdir. Halkımız rahat olsun. Meclis halkla birlikte demokrasiyi savunacaktır” dedi.
CNN International’a göre ordu milletvekillerinin oylamasının ardından parlamento binasından ayrılmaya başladı. Askerler sıkıyönetim ilanından kısa süre sonra binaya gelmişti. Yonhap haber ajansına göre meclis başkanı da askerlerin çekilmesinden sonra parlamento binasından ayrıldı. Kore gazetesi Chosun Ilbo’nun haberinde de bazı birliklerin mecliste beklemeyi sürdürdüğünü ancak bazılarının teçhizatlarını bıraktığını yazıyor.
İlerleyen saatlerde Yoon sıkıyönetimi kaldıracağını açıkladı. Kabinesi de bu kararı onayladı. Parlamento binasının dışında toplanan kalabalık, yeni açıklamayı sevinçle karşıladı. Ancak küçük muhalif partilerden birinin başındaki Ço Kuk “Bu iş burada bitmedi. İnsanları şoka soktu. Başkan tehlikeli biri. Demokrasiyi ve anayasayı tehlikeye attı” dedi.
Yoon’un sadece birkaç saat süren tuhaf darbe girişimi, sonunda onun karar değiştirmeye zorlanmasıyla bitmiş gibi gözüküyor ama aslında Güney Kore’nin yeniden ‘normal’e dönmesi zaman alacak.
Çünkü halk hala sokakta ve bazıları Yoon’un görevden alınmasını, hatta tutuklanmasını talep ediyor. Dün milyonlarca üyesiyle süresiz grev başlattığını açıklayan ülkenin en büyük işçi sendikası bu kararından henüz vazgeçtiğini açıklamış değil.
Beyaz Saray Güney Kore’deki durumu “yakından takip ettiğini” açıkladı. Güney Kore’de şu anda 28 bin 500 Amerikan askeri var. Şu anda Angola’da bulunan ABD Başkanı Joe Biden, sıkıyönetim ilanıyla ilgili doğrudan açıklama yapmadı. Uzmanlar iki ülke arasındaki ittifak hesaba katıldığında bu sessizliği şaşkınlıkla karşılıyor. Dış politika alanında çalışan kişiler de bunun “şok edici” bir gelişme olduğunu söyledi.
Pentagon ise Güney Kore ordusuyla temaslarının sürdüğünü söyledi.
Demokrat Parti’nin 2017’de göreve gelen lideri Moon Jae In, Kuzey Kore ile ilişkileri normalleştirme yolunda çok kritik adımlar atmıştı. Moon ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un Moon ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un birkaç kez yüz yüze görüştü. İlk zirveleri 27 Nisan 2018’de sınır köyü Panmunjom’da gerçekleşti. Bu tarihi görüşmede Kore Yarımadası’nda barışı sağlamave nükleer silahsızlanma yönünde ortak bildiriye imza atılmıştı.
İkinci zirve 26 Mayıs 2018’de yine Panmunjom’da yapılmıştı. Ama en önemlisi 18 Eylül’de başlayan üçüncü zirveydi. Zira Moon Jae In Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’ı ziyaret eden ilk Güney Kore lideri olmuştu. 20 Eylül’de sonlanan zirvede her iki lider de barışa ulaşmak için işbirliği taahhütlerini tekrarlamıştı. Aslında barışa en çok yaklaşılan an da bu olmuştu. Malum, iki ülke teorik olarak hâlâ savaşta ancak Yoon dönemine kadar her ikisi de bir gün birleşecek kardeşler olduklarını düşünüyordu.
Moon dönemindeki gelişmeleri mümkün kılan şeylerden biri dönemin ABD Başkanı Donald Trump’tı. Çünkü Trump, Kim ile diyalog yolunu açmıştı. Oysa Biden döneminde Kuzey Kore ile ilişkilere yeniden duvarlar örüldü. ABD, Güney Kore ve Japonya ile sık sık askeri tatbikatlar yaptı. Buna ek olarak Moon döneminde Güney Kore ve Japonya arasındaki ilişkiler buz kesmiş haldeydi. Ne var ki Yoon döneminde aradaki sorunlar bir kenara bırakıldı ve Japonya ile ilişkileri yoluna sokma adımları atıldı. Bunun sonucunda ABD, Güney Kore ve Japonya arasında Camp David’de güvenlik anlaşması imzalandı.
Bu anlaşma Kuzey Kore’nin kendini tehdit altında hissetmesine neden oldu. Rusya’ya yakınlaşıp NATO’nun beşinci maddesine benzer bir anlaşmaya imza atan Kuzey Kore, uzaya casus uydu gönderdi, Güney Kore’yi düşman ülke ilan etti. Bu da Güney’i artık kardeş olarak görmediğini ve dolayısıyla nükleer silahlarla saldırmanın meşru sayılacağı anlamına geliyor.
Güney Kore ve Japonya için en kritik konu ABD seçimleriydi. Çünkü seçimi Trump kazanırsa yaptıkları güvenlik anlaşmasının geçerliliği tehlikeye girmiş oluyordu. Nihayetinde Trump ilk döneminde Kim ile yakın ilişkiler kurmuş, seçim kampanyası sürecinde de Kim’den iyi bir şekilde bahsetmişti. “Önce Amerika” düşüncesindeki Trump’ın bir politikası da para almadan hiçbir ülkeye yardım etmemek.
Ayrıca Yoon Suk Yeol hükümetine halkın bakışı da oldukça bölünmüş durumda. Nisan ayındaki ara seçimlerde Yoon’un partisi ezici bir yenilgi almıştı. Son anketler de Güney Korelilerin yüzde 70’inin Yoon’un yaptığı işi onaylamadığını gösteriyor. Bir kere Japonya’ya yakınlaşma konusu birçoğunun hoşuna gitmiyor. Sebebi de Japonya’nın sömürge döneminde yaptıklarının sorumluluğunu tam olarak üstlenmemesi. İkinci olarak Yoon göreve gelirken birçok ekonomik reform vaadinde bulunmuştu. Ancak bu vaatleri karşılık bulmadı, hayat pahalılığı arttı, işsizlik, konut sorunları çığ gibi büyüdü.
Ayrıca Yoon döneminde iki büyük olay meydana geldi. Bunlardan biri göreve gelmesinden sadece aylar sonra Itaewon’daki Cadılar Bayramı kutlamasında izdiham çıkmış, 159 kişi hayatını kaybetmişti. Halk bu izdihamdan yetkilileri sorumlu tutmuştu. Bunun dışında Yoon’un eşi Kim Keon Hee’nin Dior çantası olay olmuştu. Buna göre Kim 2200 dolar değerindeki Dior çanta hediyesini kabul etmişti ama ülkenin yolsuzlukla mücadele yasası 750 doların üstündeki hediyeleri kabul etmesini yasaklıyor.
Buna ek olarak iktidarın kadın hakları toplumsal cinsiyet eşitliği konularında ilerici adımlar atmaması da tepki çekiyor. Son dönemde erkeklerin sosyal medyayı kadınları taciz etmek için nasıl kullandığı ortaya çıkmasına rağmen iktidar bu konuda hızlı adım atmakta yetersiz kaldı.