İzmirde silahlı bıçaklı kavga: Dört yaralı, beş tutuklu
İngiltere'nin İşçi Partisi hükümeti UNRWA yardımlarına devam etme kararının ardından şimdi de silah ticareti konusuna el attı. İngiltere, İsrail'e silah ihracatı yapan 350 şirketten 30'unun ihracat lisansını askıya aldı.
İngiltere’de Temmuz ayında gerçekleşen seçimler, İşçi Partisi’nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Dış politikada büyük değişikliklere gidileceğinin altını çizen yeni hükümet bu değişimin sinyallerini Gazze ve İsrail üzerinden veriyor. İlk önce, önceki muhafazakâr hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA’ya kestiği yardımlara devam edeceğini açıklayan İşçi Partisi hükümeti, şimdi de İsrail’e silah satışına el attı. Dışişleri Bakanlığı, yapılan incelemede İngiltere’nin silahlarının uluslararası hukukun ihlalinde kullanılabileceğine dair ‘açık bir risk’ bulunduğunu açıkladı. Bu nedenle Londra, İsrail’e silah ihracatının bir kısmını askıya aldı. Bakanlık söz konusu kararın iki aylık bir inceleme ardından alındığını vurguladı. Yapılan incelemenin İsrail’in Gazze’deki çatışmada izlediği yolla ilgili endişeleri ortaya çıkardığı ve kararın özellikle Filistinli tutuklulara yapılan muamele ve Gazze’ye yardım tedarikiyle ilgili endişelerle ilgili olduğu kaydedildi.
İncelemenin sonucunda İngiltere silahlarının bölgedeki yıkım ve katliamda ne kadar kullanılmış olacağına dair bir sonuç elde edilemese de Dışişleri Bakanlığı, yıkımın boyutu ve 40 bini aşkın Filistinlinin ölmesinin büyük endişe yarattığını söyledi.
Ancak İngiltere, İsrail’e en fazla silah gönderen ülkeler arasında. Haliyle çok fazla anlaşma ve ihracat lisansı da söz konusu. Yeni hükümetin aldığı bu karar da 350 ihracat lisansının yalnızca 30’unu kapsıyor. Yani 30 lisans şimdilik “iptal”
Dışişleri Bakanı David Lammy yaptığı açıklamada söz konusu kararda F-35 savaş uçağı bileşenlerinin hariç tutulduğunu belirtti. Yetkililer, F-35 bileşenlerinin muaf tutulmasının nedeninin küresel bir programın parçası olmaları ve İngiltere’nin ABD’ye gönderilen bu bileşenler üzerinde tek taraflı kontrole sahip olmaması olduğunu söylüyor. Konunun İsrail ve ABD’deki hassasiyetinin farkında olan Lammy, kararın öfkeden çok üzüntüyle alındığını vurgulayarak, sonucun tam bir silah ambargosu anlamına gelmediğini belirtti. Bakan, Margaret Thatcher kadar ileri gitmediklerini de sözlerine ekledi.
Lammy Avam Kamarasında yaptığı açıklamada, askıya alma kararının öncelikle Filistinli mahkumlara yapılan muamele ve Gazze’ye insani yardım ulaştırılmasına getirilen kısıtlamalarla ilgili kanıtlara dayandığını söyledi. Kararın Anglo-İsrail ilişkilerinde bir çöküşe yol açması konusunda endişeli göründüğü ifade edilen bakan, kendisini “liberal ve ilerici bir Siyonist” olarak tanımlayarak şunları söyledi: “İsrail’in uluslararası insancıl hukuku ihlal edip etmediği konusunda hakemlik yapmadık ve yapamayız. Bu ileriye dönük bir değerlendirmedir, masumiyet ya da suçluluğun tespiti değildir.”
Dışişleri Bakanı, “İsrail’in Gazze’deki eylemleri büyük sivil can kaybına, sivil altyapıda yaygın tahribata ve büyük acılara yol açmaya devam ediyor” dedi. Ancak hemen ardından şöyle devam etti: “İsrail’in düşmanca davranışlarına ilişkin iddialar konusunda kesin bir sonuca varmak pek çok durumda mümkün olmamıştır.”
Ancak İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, karardan dolayı derin bir hayal kırıklığı yaşadığını söyledi ve ekledi: “Bu karar yedi farklı cephede savaştığımız bir dönemde, vahşi bir terör örgütü tarafından başlatılan bir savaşta alındı. Hamas tarafından Gazze’deki tünellerde soğukkanlılıkla infaz edilen altı rehinenin yasını tuttuğumuz bir zamanda… Tam da 101 rehineyi eve getirmek için mücadele ettiğimiz bir zamanda.”
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, İngiltere’nin kararının kendisini “hayal kırıklığına uğrattığını” belirterek, “terör örgütü Hamas’a ve İran’daki destekçilerine çok sorunlu bir mesaj” gönderdiğini söyledi.
İngiliz şirketleri İsrail’e nispeten az miktarda silah ve parça satıyor. Bu yılın başlarında hükümet, İsrail’e yapılan askeri ihracatın 2022 yılında 42 milyon sterlin olduğunu açıklamıştı. İngiltere’nin attığı bu adım, ABD’de Biden yönetimi ve Donald Trump’a yakın bazı Cumhuriyetçilerle gerginliğe neden olabilir. Washington yönetimi, Netanyahu’nun ateşkese zorlanması için silah satışı gibi büyük kozların baskı unsuru olarak kullanılması yönündeki bir baskının altında. Bu durum Kasım ayındaki seçimlerden sonra da değişecek gibi görünmüyor.
Avrupa’da sadece Belçika ve İspanya silah ambargosu uygulama yönünde adım atmıştı.