Bir Brexit dramı: İngiltere İngiliz’den ülkeye giriş için 11 bin sterlin istiyor
Şaşırtıcı bir gerçek ortaya çıktı: İngiltere'ye denizden botlarla giren mülteciler içinde en kalabalık grubu İranlılar ve Vietnamlılar'dan sonra Türkler oluşturuyor. Bu yılın ilk 6 ayında 3 bin Türk vatandaşı İngiltere'ye kaçak girip mülteci oldu.
Bir süredir aşırı sağcı ve göçmen karşıtı gösterilerle mücadele eden İngiltere’de yeni gündem mülteciler. İşçi Partili Başbakan Keir Starmer, British Channel olarak bilinen Manş Denizi’ndeki kanaldan ada ülkesine küçük botlarla giriş yapan göçmen sayısına dikkat çekti. Starmer, yasadışı geçişleri azaltmayı hedefleyen yeni bir plan açıkladı. Bu plan, insan kaçakçılığı yapan bazı çetelere daha ağır yaptırımların uygulanacağına işaret ediyor.
Kanal, Fransa ve Güney İngiltere’nin Atlantik Okyanusu üzerinde birbirine en yakın noktalarının arasında yer alıyor. Dünyanın deniz trafiği en yoğun bölgesi olan Kanal, aynı zamanda Avrupa üzerinden yasa dışı yollarla İngiltere’ye gelmek isteyen göçmenlerin de ana güzergahı.
Bu senenin ilk 7 ayını kapsayan verilere göre yaklaşık 20 bin kişi, Kanal üzerinden İngiltere’ye ulaştı. 2023 yılında bu sayının neredeyse 30 bin olduğu anımsanırsa, artışın hükümeti endişelendirmesi şaşırtıcı değil. 2018’den beri İngiltere’ye Kanal yoluyla ulaşanların sayısı 130 binden fazla. Botla İngiltere’ye varanların yüzde 83’ü erkeklerden oluşuyor.
Uluslararası Göç Kurumu, 6 senede en az 180 kişinin bu göç yolunu kullanırken öldüğünü bildirdi. İngiltere’de 2024 yılı boyunca 97 bin kişi iltica talebinde bulundu. Bu taleplerin çoğu son yıllarda Afganistan, Somali ve Irak’ta yaşanan siyasi krizlerden kaynaklanıyor. Ancak Türkiye kaynaklı artış da dikkatlerden kaçmıyor.
İngiltere’den bu yıl içerisinde ülkelerine geri gönderilenlerin sayısı neredeyse 8 bin.
Afganistanlı sığınmacılar ve mülteciler Kanal yoluyla İngiltere’ye gelenlerin başında. Sıra İranlılar, Vietnamlılar, Türkler ve Suriyeliler diye devam ediyor. Yani ekonomik kriz ve mülteci sorunundan bunalan Türkler, mültecilik sıralamasında Suriye ve Irak’ı geride bırakmış durumda. BBC’de yer alan habere göre Iraklılar da bu listede Suriyelilerin arkasında kalıyor.
2024 yılının haziran ayına kadar neredeyse 3 bin Türk, Kanal üzerinden İngiltere’ye ulaştı. İngiltere ve Türkiye, ağustos ayının başında insan kaçakçılığını önlemek için bir anlaşma dahi imzalamıştı. İki ülkenin insan kaçakçılığının önüne geçebilmek için istihbarat paylaşmaya dair yaptığı anlaşma, Türk mültecilerin ülkeye geri gönderilmesini içermiyor. Göçten sorumlu Bakan Robert Jenrick, haziran ayında Türkiye’ye yaptığı ziyarette “istihbarat paylaşımı ve dostluğumuz oldukça önemli. İnsan kaçakçılığına son vermeliyiz” demişti.
Özellikle 2011’de patlak veren Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye büyük bir mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya başladı. Mültecilerin AB ülkelerine geçişini önlemesi için eski Almanya Başbakanı Angela Merkel sayesinde yüklü bir ödeme de aldı. Ancak milyonlarca göçmene ev sahipliği yapan Türkiye’de birçok sorunun önüne de geçilemiyor. Bunlardan en büyüğü de kuşkusuz insan kaçakçılığı. Durum o kadar vahim bir hale gelmiş durumda ki insan kaçakçılığına siyasilerin dahi ismi karışmaya başladı. Haziran ayının başında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Güven Adıgüzel’in oğlu Tunahan Adıgüzel’in adı da bir insan kaçakçılığı olayına karışmıştı. Adıgüzel’in terör örgütü PKK üyeleriyle beraber insan kaçakçılığı yaparken yakalandığı iddia edilmişti. Ardından baba Adıgüzel “Partimin bu süreçten zarar görmemesi için MHP’den istifa ediyorum” diyerek görevini bırakmıştı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in suikastından sorumlu Eray Özyağcı da suçlamaların ardından kaçak yollarla Yunanistan’a geçerken yakalanıp sınır dışı edilmişti.
Türkiye’den bir şekilde Avrupa ülkelerine geçmeyi başaran mülteciler, AB ülkelerindeki sağcı eğilimlerin de fitilini ateşledi. Avrupa devletleri, son senelerde yükselen aşırı sağcı eğilimlere sahne olmaya başladı. İtalya’da aşırı sağcı Giorgio Meloni’nin başbakan olabilmesi, Almanya’da Nazilerle ilişkilendirilen aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) oy oranını hatırı sayılır biçimde yükseltmesi ve İngiltere’de son haftalarda sokakları birbirine katan aşırı sağcıların gösterileri bu eğilimin en açık örneklerinden bazıları.
Avrupa’da aşırı sağın yükselişindeki en temel dayanak, mülteci karşıtlığı. Ortadoğu’da İsrail’in Gazze işgali, Rusya ve Ukrayna arasında üç yıldır devam eden savaş da mülteci krizinin tetikleyicisi. Savaş, yoksulluk, politik açmazlar ve kıtlık, kitlesel göçlere sebep oluyor. Doğu’dan başlayıp Batı’da son bulan bu göç hareketliliği, kaçınılmaz bir tartışmaya da neden oluyor o da: Demografik yapının değişmesi endişesi.
İngiltere, 2023 yılında en yüksek sayıda iltica başvurusu alan beşinci ülkeydi. Almanya, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine iltica başvurusu yapan sığınmacıların neredeyse çeyreğine ev sahipliği yapıyordu. 160 bin ile İspanya, 145 bin ile de Fransa bu sırayı takip ediyordu. Almanya, yüzde 62 gibi bir oranla yüksek bir iltica kabul oranına sahip. İngiltere ile benzer demografik özellikler taşıyan Fransa ise gelen başvuruların yalnızca yüzde 31’ini kabul etti.