Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesinde ‘Filistin’ çıkmazı: Riyad’dan ‘Batı Şeria’yı ilhak etmeme’ şartı
İsrail'in Lübnan'a kara operasyonunun ölçeğinin genişletilmesi tansiyonu yükseltirken Hizbullah yöneticisi Nasim Kasım ilk kez ateşkese işaret ederek "Meclis Başkanı Nebih Berri'nin liderliğinde ateşkes çabalarını destekliyoruz" dedi.
Ortadoğu’da sular durulmuyor. İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan gerginlik son günlerde de Lübnan’da yankı bulan hava saldırılarıyla tırmanışını sürdürdü. İsrail ordusu Hizbullah’ı hedef alan operasyonlarına hız kesmeden devam ettiğini duyururken bölgeye daha fazla asker gönderme kararı aldı. Çatışmalar ikinci yılına girerken bölge halkı sürekli tetikte yaşamanın ağırlığını omuzlarında hissediyor.
Salı sabahının ilk ışıklarıyla birlikte İsrail jetleri Beyrut’un güneyindeki Hizbullah kontrolündeki mahallelere bomba yağdırmaya başladı. Bu mahalleler Hizbullah’ın kalbi sayılıyor ve patlamaların sesi şehrin dört bir yanında yankılanıyordu. İsrail tarafından yapılan açıklamaya göre Hizbullah da boş durmamıştı. Lübnan topraklarından İsrail’in kuzeyine, Hayfa ve Celile bölgelerine 105 roketlik saldırı düzenlenmiş, bunların çoğu savunma sistemleri tarafından etkisiz hale getirilmişti. Ancak birkaç roket İsrail topraklarına isabet etmişti.
Roketler ateşlense de Hizbullah’ın Genel Sekreter Yardımcısı Nasim Kasım ilk kez ateşkese işaret ederek “Meclis Başkanı Nebih Berri’nin liderliğinde ateşkesin sağlanması için sürdürülen çabaları destekliyoruz. Ateşkes kesin olarak sağlandığında ve diplomasi bu ateşkese ulaşabildiğinde diğer tüm ayrıntılar tartışılacak ve kararlar ortaklaşa alınacaktır” dedi. Bu arada Hizbullah’ın yeni lideri hâlâ resmen duyurulmadı, ama Kasım yakında duyuruyu yapacaklarını söyledi.
Beyrut’ta halk ise savaşın soğuk nefesini enselerinde hissetmeye devam ediyordu. İsrail jetlerinin bombardımanıyla yerle bir olan mahallelerden yükselen toz ve duman tüm kenti sarmıştı. İnsanlar her patlamada kendilerini daha da küçülen dünyalarının içinde bir köşeye sığınırken buluyordu. Bir yıldır süren bu çatışmalar bir halkın sabrını ve umutlarını kemiren bir girdaba dönüşmüştü.
İsrail’in Lübnan’daki operasyonları Gazze’deki savaşı başlatan 7 Ekim Hamas saldırısının birinci yıl dönümünden hemen sonra geldi. İsrail ordusu Lübnan’ın güneybatısındaki askeri varlığını güçlendirdiğini, bölgeye bir tümen daha gönderdiğini açıklarken, Lübnan devlet medyası da Tir ve Arabsalim gibi şehirlerin bombardımana maruz kaldığını duyurdu. Savaş dört cephede de tüm şiddetiyle sürerken her iki taraf da geri adım atmaktan uzak görünüyordu.
Bu arada Gazze’deki çatışmalar da tüm hızıyla devam ediyordu. İsrail pazartesi günü Gazze’nin kuzeyindeki bölgelerde yaşayan sivillerin tahliye edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuştu. Salı günü ise Gazze’nin merkezindeki Bureyc kampında İsrail tarafından düzenlenen bir hava saldırısında bir aile hedef alınmış, aralarında çocukların da bulunduğu 12 kişi hayatını kaybetmişti. Sivil savunma ekipleri, saldırıda çadırlarda yaşayan yerinden edilmiş insanların da zarar gördüğünü açıkladı. İsrail ordusu bu saldırının “terörist unsurları ortadan kaldırmak” amacıyla yapıldığını savundu.
Lübnan’dan gelen saldırılar da durmak bilmiyordu. İsrail ordusu gün içinde Lübnan’dan gelen yaklaşık 105 roketin Hayfa ve Celile’yi hedef aldığını açıkladı. Lübnan’dan gelen bu saldırılar bölge halkını yeniden korku dolu bir günle baş başa bırakmıştı. Kiryat Yam ve Kiryat Motzkin’de iki bina doğrudan isabet alırken acil servisler yaralıların tedavisi için seferber olmuştu. 71 yaşındaki bir kadın şarapnel yarasıyla hastaneye kaldırılırken, diğer yaralılar ise kaçmaya çalışırken aldıkları yaralardan ötürü tedavi altına alınmıştı.
Hizbullah ise Hayfa ve Kiryat şehirlerine düzenledikleri bu saldırının “büyük bir roket operasyonu” olduğunu duyurdu. Çatışmaların her iki taraf için de ne zaman ve nasıl sona ereceği belirsizliğini korurken, bölge halkı bir kez daha savaşın en acı yüzüyle karşı karşıya kalmıştı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Fransa ve Katar’ın Lübnan’ın başkenti Beyrut’a gönderdiği 27 tonluk yardım malzemeleri arasında ilaçlar, tıbbi malzemeler ve temel ihtiyaç ürünlerinin bulunduğu belirtildi.
Açıklamada Fransa’nın 29 Eylül’de Lübnan’a yaklaşık 12 tonluk yardım malzemesi gönderdiği kaydedilerek, “Fransa, sivil halkın güvenliğinin sağlanması gerektiğini hatırlatıyor ve bölgede gerilimin tırmanışının sona ermesi için çalıştığını yineliyor.” ifadesine yer verildi.
Bakanlık bölgedeki vatandaşlarına ilişkin yaptığı diğer açıklamada da önceliklerinin Lübnan ve bölgedeki durum karşısında vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olduğunu vurguladı.
Açıklamada durumu hassas olan 50 Fransız vatandaşının Lübnan’dan Fransa’ya tahliye edildiği belirtilirken, Fransa’nın vatandaşlarına Lübnan’a seyahat etmemeleri yönündeki uyarısı yinelendi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller günlük basın toplantısında Hizbullah’ın İsrail’e karşı ateşkes çağrısını yorumladı. Miller, İsrail’in Hizbullah’ın askeri yeteneklerini bazı açılardan önemli ölçüde gerilettiğini belirterek, “Bugün çıkıp ateşkes çağrısında bulunmaları Hizbullah’ın geri planda olduğunu, yeteneklerinin gerilediğini bildiğini gösteriyor” dedi.
Hizbullah’ın bir yıldır Gazze’yi içermeyen bir ateşkesi kabul etmediğini söyleyen Miller, şimdi Hizbullah’ın Gazze’den bağımsız bir ateşkes talep etme noktasına geldiğini dile getirdi. Miller ayrıca Hizbullah’ın ateşkes çağrısının neyi kapsayıp kapsamadığıyla ilgili, “Hizbullah sadece bir ateşkes mi istiyor, yoksa Litani Nehri’nin ötesine çekilmeyi de kabul ediyor mu? Bu tam olarak uygulayacaklarını söylemedikleri bir şey” diye konuştu.
Hizbullah’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararını kısmen reddettiğini belirten Miller “Bu kararın şartları uyarınca Hizbullah’ın silahlarını bırakması ve Litani Nehri’nin ötesine çekilmesi gerekiyordu.” ifadesini kullandı.
Matthew Miller diplomatik çözümden yana olmakla birlikte İsrail’in ‘Hizbullah’ın kapasitesini düşürme çabalarını’ desteklediklerini savunarak “Sonuçta bu Lübnan halkı için bir fırsattır. Bizim her zaman istediğimiz şey Lübnan halkının liderlerini, hükümetlerini seçebilmesi ve bu süreçte veto hakkıyla devletten bağımsız güç kullanan bir terör örgütüne yer bırakılmamasıdır” dedi.
Öte yandan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ile The Grayzone isimli bağımsız basın kuruluşunun muhabiri Liam Cosgrove arasında ABD’nin İsrail’e destek vermeyi sürdürmesi konusunda tartışma yaşandı. Basın toplantısında söz alan Amerikalı gazeteci Cosgrove, ABD Başkanı Joe Biden ve yönetiminin Ukrayna ve Gazze’de uyguladığı politikaları sert dille eleştirdi. Cosgrove, “Bu yönetim son bir yıldır Gazze’de bir soykırımı finanse etti ve siz her gün orada bunun hesabını vermeyi reddediyorsunuz” diye konuştu.
The Grayzone muhabiri, Miller’in kendisini susturma girişimi üzerine “İnsanlar buradaki saçmalıklardan bıktı. Yani bu bir soykırım ve Ukrayna’da nükleer savaş riskiyle karşı karşıyasınız” dedi.
İnternet üzerinden yapılan yayının kesildiği sırada yaşanan tartışmanın detayları sosyal medya platformu X’teki paylaşımlardan takip edilebildi.