‘Sivilleri öldürmek zorunda kalıyoruz’ diyen Clinton’a tepkiler büyüyor
İsrail, Lübnan'daki saldırılarında hastaneler dahil sivil altyapıları da hedef almaktan kaçınmazken akıllarda bir soru beliriyor: İsrail'e neden sadece Hizbullah karşı koyuyor? Lübnanlılar ölürken ordu ne yapıyor?
İsrail’in Lübnan işgali tüm şiddetiyle sürüyor. Saldırılardan sivillerin sığındığı hastaneler bile kurtulamazken ve UNIFIL barış gücü dahi hedef alınırken Lübnan ordusunun bu saldırılara sesini çıkarmaması gün geçtikçe daha çok dikkat çekiyor.
Lübnan Sağlık Bakanlığı İsrail’in dün doğudaki Baalbek ve Bekaa Vadisi’ne düzenlediği hava saldırılarında beş hastanenin zarar gördüğünü açıkladı. Yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ağır hava saldırıları nedeniyle geçen hafta Beyrut’un güneyindeki kliniklerini kapamak, kuzeydeki bir diğer kliniklerinde de faaliyetlerini geçici olarak durdurmak zorunda kaldıklarını söylüyor.
İsrail ordusu şimdiye kadar Lübnan’da en az 50 sağlık görevlisini öldürdü. Bu sağlık görevlilerinin Hizbullah ya da bir diğer Şii parti Emel’e bağlı olduğu söyleniyor. Ancak hukukçular iddia edilen bağlantıların sağlık görevlilerinin uluslararası hukuk kapsamında koruma altına alınan statülerini etkilemediğinin altını çiziyor.
Lübnan Sağlık Bakanlığı İsrail’in dün ülkenin üç farklı yerine düzenlediği saldırılarda en az 15 kişinin öldüğünü, 37 kişinin de yaralandığını söylüyor. Hedef alınan yerlerden biri daha önce hiç vurulmamış kuzeydeki Deir Billa kasabası. Buradaki saldırılarda iki kişinin öldüğü, dört kişinin yaralandığı ve ceset parçaları bulunduğu söylendi. Beyrut’un kuzeyinde çoğunlukla Hıristiyanların yaşadığı dağlık bir köy olan Maaysra’da dokuz kişi öldü, 15 kişi yaralandı. Son olarak Beyrut’un güneyindeki Şuf bölgesindeki Barja’da da dört kişi öldü, 18 kişi yaralandı.
Tüm bunlar olurken İsrail’e sadece Lübnan Hizbullahı karşı koyuyor. İsrail ordusu Hizbullah’ın dün İsrail’e yaklaşık 320 top mermisi attığını söyledi. Bu saldırılar sonucunda İsrail’in kuzeyindeki bazı kasabalarda alarma geçildi. Oysa İsrail’in saldırıları sadece Lübnan halkıyla sınırlı kalmış değil. Birleşmiş Milletler’in (BM) Lübnan’daki barışı koruma misyonu UNIFIL de saldırı altında. İsrail ordusunun perşembe ve cuma günleri UNIFIL karargahına açtığı ateş sonucunda dört BM askeri yaralandı.
İsrail’in bu saldırıyla kasten UNIFIL mevzilerini hedef aldığı iddia edilmişti. UNIFIL misyonuna katılan 40 ülkeden oluşan bir grup ortak açıklama yayınlayarak İsrail’in son saldırılarını kınadı ve tüm taraflara barış gücü askerlerinin güvenliğini sağlamaları çağrısı yapıldı. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de dün İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde UNIFIL’in hedef alınmasından duyduğu endişeyi aktardı.
Peki tüm dünya ayaklanmışken Lübnan ordusu ne yapıyor? Beyrut’tan Financial Times’a yazan Heba Saleh “Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin zayıflığı ordusu işgalcilere karşı savunma yapamayacak kadar zayıf ve parçalanmış bir ülkenin göstergesidir. Ordu Lübnan’daki en güçlü askeri kuvvet değil. Bu unvan Güney Lübnan’ı kontrol altında tutan Hizbullah’a ait” diyor. Beyrut merkezli The Policy Initiative düşünce kuruluşunun başkanı Sami Atallah, FT’ye “Lübnan ordusu diğer ordulardan farklı. Kendi topraklarını savunacak kaynaklara sahip değil. İşlevi daha çok iç istikrarı sağlamak” diyor.
1990’da sona eren 15 yıllık iç savaşın ardından ülkedeki mezhepsel gerilimi azaltma görevini üstlenen ordunun insan gücü 80 bin civarında. FT hava kuvvetleri bile olmayan ordunun ne Hizbullah’a ne de İsrail’in saldırılarına karşı koyabileceğini iddia ediyor. Bu bağlamda İsrail ile sıcak çatışmadan kaçınan ordu kendi görevlerini sivillere destek vermekle sınırladı. Ancak UNIFIL’i bile hedef almaktan çekinmeyen İsrail, saldırılara başladığından beri dört Lübnan askerini öldürdü.
“Lübnan ordusunun zayıflaması ülkenin çalkantılı tarihinin ve iç siyasetindeki karmaşık mezhepsel yapının bir yansıması” diye yazan dergi iç savaş sürecinde birçok askerin milis güçlerine katılmak için orduyu terk ettiğini de anlatıyor. FT savaş bittiğinde bile çok mezhepli ordunun güçlenmesinin rakip hizipler tarafından istenmeyen bir şey olduğunu söylüyor. ABD’deki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden Aram Nerguizian, son dönemde hiçbir Lübnan hükümetinin ordunun güneydeki gücünü artırabilecek kadar bile savunma harcaması yapmadığını söylüyor. Nerguizian “Ordunun arkasını yaslayabileceği bir sığınak ağı yok. Ordu mevzilerinin çoğu açıkta ve kolayca hedef alınabilir durumda” diyor.
Ülkedeki ekonomik kriz de ordunun gücünü zayıflatan etkenlerden biri. Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren emekli Tuğgeneral Sami Rammah kriz başladığından beri emekli maaşının dört bin dolardan 500 dolara düştüğünü söylüyor. ABD ve petrol zengini Katar, Lübnanlı askerlerin 100 dolara kadar düşen maaşlarını finanse etmek için devreye girdi. Ayrıca askerlere geçimlerini sağlayabilmeleri için ikinci bir işte çalışmalarına da izin veriliyor.
Burada ordunun finansmanında ABD’nin de rol alması, Lübnanlı askerlerin İsrail’e karşı devreye girmesini zorlaştıran etkenlerden biri olarak görülebilir.
Bununla birlikte kamuoyu yoklamaları Lübnan halkının güvendiği kurumlar arasında ordunun üst sıralarda olduğunu gösteriyor. Ağır bombardıman altında olan yerlerde yaşayan Şiilerin yer değiştirerek diğer mezheplerden kişilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlere gitmek zorunda kalması ordunun barış gücü olarak ağırlığını ortaya koymasını gerektiriyor.
Ayrıca ordunun tamamen güçsüz olduğunu söylemek de yanlış olur. ABD’den gelen yardımlar sayesinde ordu terörle mücadele edebilecek kadar güç kazandı. Özellikle 2017’de Suriye’deki iç savaş sırasında ülke sınırlarının IŞİD’e karşı korunmasında ordu da görev aldı. Ordu ayrıca İngiltere, Kanada ve ABD’nin desteğiyle Suriye sınırı boyunca sınır alayları kurdu. Ancak Hizbullah’ın hakim olduğu güney sınırında bu alaylardan yok. Hizbullah askerlerini İsrail sınırından 30 kilometre ötedeki Litani Nehri’nin kuzeyine çekerse ordunun yetki alanı genişleyecek. Ordunun eğitilmesine yardımcı olan İngiltere, bu durumda sınır savunmasını güçlendirmek için 10 milyon dolar taahhüt etti.