İsrail’in yarattığı kanlı tablo: 130’dan fazla BM çalışanı, 69 gazeteci öldürüldü
İsrail'in Lübnan'da süregelen saldırıları hem Lübnanlılar hem de Suriyeliler için güvenlik alarmlarını çaldırdı. 310 bin kişi Lübnan'dan Suriye'ye ulaşırken bir kısmının Esad kontrolündeki bölgeleri geride bırakarak kuzeye gittiği görüldü.
İsrail hem perşembe günü hem de bu sabah saatlerinde Lübnan’ı, Gazze’yi ve Batı Şeria’yı ateş altında tuttu. Diğer yanda da bu cephelere İran’ın eklenip eklenmeyeceği var. Orada ortalık iyice karışıyor çünkü İsrail’in gözü iyice karartıp nükleer ya da petrol tesislerini hedef alması ABD’nin bile istemediği kaçınılmaz bir sorun yaratır.
Örneğin Lübnan son bir haftadır alıştığı üzere yine gece saatlerinde hava saldırılarına uğradı. İsrail savaş uçakları, Hizbullah’ın önde gelen liderlerinin toplantı yaptığına inandığı Lübnan’ın güneyini vurdu. Burada amaçlanan şey, Hasan Nasrallah’ın ölümünün yarattığı liderlik boşluğunu doldurması beklenen kuzeni Haşim Safiyuddin’i ortadan kaldırmaktı. Bunda başarılı olup olmadığı belli değil ama zaten ekonomik krizin boyunduruğu altındaki Lübnan’da belli bir şey var ki o da Beyrut’un bile artık güvenli olmadığı.
Lübnan Çevre Bakanı Nasır Yasin Lübnan’da İsrail saldırıları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanların sayısının 1,2 milyona ulaştığını açıkladı. Şu an özellikle Beyrut ve Lübnan Dağı’nda 870’ten fazla sığınak devrede, ancak okullar çoktan kapasitesini aşmış durumda.
Fransız haber ajansı AFP’ye göre evini terk edenlerin büyük kısmı Lübnan içinde yerini değiştirse de 310 bini Suriye’ye gitti. Bunların büyük kısmını da 2011’deki iç savaştan kaçan Suriyeliler oluşturuyor. El Cezire haber editörü Saad Abedine, Lübnan’dan Suriye’ye gidenlerin 72 bininin Lübnanlı olduğunu söylüyor. Lübnan ve İsrail arasında 2006’da patlak veren 33 gün savaşlarıyla bir kıyas yapacak olursak o zaman Lübnan’dan Suriye’ye gelenlerin sayısı 250 bindi. Son olaylardan önce BM, Lübnan’da kayıtlı 774 binden fazla Suriyeli olduğunu söylemişti. Bu da Lübnan’ı Türkiye’den sonraki en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan ülke yapıyor.
46 yaşındaki Mustafa da eşi ve üç çocuğuyla birlikte ülkesine dönenlerden biri. Mustafa Suriye’nin kuzeyindeki Rakka’dan 2013 yılında, IŞİD’in bölgeyi ele geçirmesinin ardından kaçmıştı. “Üstümüzdeki kıyafetlerle kaçtık” diye anlatan Mustafa, “Şimdi Lübnan’da da aynısı oluyor. İsrail’in bombardımanı altında canımızı kurtarmak için kaçmak zorunda kaldık” dedi. Mustafa ve ailesi Lübnan’ın güneyindeki Wazzani’ yaşıyordu.
Suriyeli haber sitesi Zamanalswl Esad yönetimine muhalif olan ama birbiriyle de çatışma halindeki Özgür Suriye Ordusu ile Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrol ettiği bölgeleri birbirinden ayıran Avn El Dadat geçişinden yüzlerce ailenin geçtiği görülüyor. O görüntüler doğrulanamamış olsa da Beyaz Miğferler (White Helmets) yaklaşık 1700 Suriyeli sivilin Suriye’nin kuzeybatısındaki Avn El Dadat’tan geçtiğini söyledi. Sınırdan geçenlerin çoğunun kadın, çocuk ve yaşlı olduğunu söyledi. Bunlardan bazıları hasta ve yardıma muhtaç kişiler. Videolarda bu kişilerin yürüyerek yol katettikleri görülüyor. Dolayısıyla çok daha fazla Suriyelinin kuzeye gelebileceği düşünülüyor.
Thousands of Syrians who’ve fled violence in #Lebanon have made it to opposition-held NW #Syria — after traveling on foot & refusing to settle in #Assad regime areas.
Extraordinarily illustrative of a clear reality — Syrians won’t return to the regime. pic.twitter.com/T8ODjhHCsW
— Charles Lister (@Charles_Lister) October 3, 2024
Beyaz Miğferler’e bağlı ekiplerin sınırı geçen 10 kadar aileye ilkyardımda bulunduğunu söyleyen kuruluş, “Suriyeliler Lübnan’ın güneyinden kaçtı kaçmasına ama bu kez de Suriye rejiminin, Rusya’nın ve müttefikleri olan milislerin amansız saldırılarına uğrayan bir bölgeye geldiler. Bu bölge, zorlu kış yaklaşırken ve rejimle müttefiklerinin ortalığı kızıştırma girişimleriyle daha da kötüleşen bir krizle boğuşurken ciddi insani zorluklar ve zayıf altyapıyla karşı karşıya” dedi.
Around 1,700 Syrian civilians fleeing the war in Lebanon have crossed through the Aoun al-Dadat crossing into northwest #Syria. Most are women, children, the elderly, including patients and individuals with special needs. Our teams provided first aid to around 10 families upon… pic.twitter.com/KSoC8KBbgs
— The White Helmets (@SyriaCivilDef) October 3, 2024
Bazıları Lübnan’dan kaçanların Suriye’nin kuzeyine sığınmasını Esad yönetiminden kaçış olarak yorumladı. İç savaş sırasında Esad yönetiminin uluslararası hukuka aykırı eylemlerde bulunması bunun nedenini açıklamak için yeterli. Mesela 2013’te Şam’ın doğusundaki Doğu Guta’da sarin gazı kullanılmış, yüzlerce sivil bu gazla öldürülmüştü. BM raporları Esad yönetiminin kimyasal gaz saldırılarıyla bağlantısı olduğunu doğrulamıştı. Buna ek olarak 2017’de de Han Şeyhun’da da klor ve sarin gazı kullanılmıştı.
Esad şimdilerde ülkeden kaçanlar için af kararı çıkarıyor. Son olarak geçen ay alınan bir kararla 16 Kasım 2023 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili af çıktı. Bununla birlikte silah kaçakçılığı gibi ağır suçları işleyenler affın dışında tutuldu. Kararnamede affa dahil olanlardan idam cezası almış olanların cezalarının ömür boyu hapse çevrileceği, müebbet hapis cezası olanların ise 20 yıla indirileceği ifade ediliyor.
Ancak Suriyeliler için asıl mesele Esad’ın bu aflarının ne kadar etkili olacağı. Ülkenin büyük bir kısmını Rusya ve İran’ın desteğiyle kontrol altına alan Esad uzun süredir aflar ilan ediyor. Fakat çatışmalardan ve askerlikten kaçan pek çok kişi bu aflara rağmen geri döndüklerinde misilleme ile karşılaşmaktan korkuyor.
Nihayetinde Esad iktidara geldiğinden beri muhalif olarak gördüğü kişileri keyfi olarak gözaltına alan, geniş çaplı işkence ve kötü muameleye maruz bırakan bir lider. Eskiden rejime fotoğrafçı olarak hizmet etmiş Caesar kodlu bir kişi 2014’te işkence görmüş 11 binden fazla mahkumun 55 binden fazla fotoğrafını sızdırmıştı.