Kaçırılan Firavun II. Ramses heykeli Mısır’a döndü
Kızıldeniz'deki gerilim Mısır'ın kıyılarına da vurdu. Ülkenin Kızıldeniz'e sahili olan Dahab kenti yakınlarında bir dron düşürüldü.
İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaş dünya siyasetini de ticaretini de yeniden şekillendirmeye devam ediyor. Son günlerde İran destekli Husilerin hedef aldığı kargo gemileri dünyanın en yoğun ticari trafiğine ev sahipliği yapan Kızıldeniz’i terk etme eğiliminde. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kurduğu Refah Muhafızı Operasyonu da beklenen etkiyi gösteremedi.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Mısır’ın Kızıldeniz’e sahili olan Dahab kentinde patlama sesleri duyuldu. İngiltere merkezli haber ajansı Reuters’ın aktardığına göre patlamanın kaynağı Dahab yakınlarına düşen bir dron.
Dronun nereden geldiği ya da kimlerce fırlatıldığı henüz bilinmiyor.
Mısır’da yayın yapan Al Qahera haber kanalı görgü tanıklarına dayandırdığı haberinde “Uçan bir cisim Dahab kıyılarının aşağı yukarı iki kilometre uzağına düştü” dedi. Görgü tanıkları Reuters’e Dahab yakınlarında denizden patlama sesi duyulduktan sonra bir cismin suya düştüğünü ve herhangi bir hasar veya yaralanmaya yol açmadığını söyledi.
Bu ekim ayı başında Gazze savaşının başlamasından bu yana Kızıldeniz’in karşısındaki Mısır’ın kıyı kentlerinde yaşanan ilk saldırı değil.
Aralık ayı başında Dahab gerilimin yükseldiği bölgelerden biri olmuştu. Mısır hava kuvvetleri aralık ayı başında da bölgede şüpheli bir dron düşürdüğünü duyurmuştu. 27 Ekim’de Kızıldeniz’in güneyinden gelen iki insansız hava aracı (İHA) Taba ve Nuweiba’da düşmüştü. İHA’lardan biri Akabe Körfezi’nde Mısır hava sahası dışında hedef alındı ve enkazın bir bölümü Nuweiba’da ıssız bir alana, kalanı Taba’ya düştü. 16 Aralık’ta da Mısır Hava Kuvvetleri Dahab kıyısının yaklaşık bir buçuk kilometre açıklarında Mısır karasularında uçan bir nesneyi düşürdü.
Geçen hafta Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri İngiliz mevkidaşı ile yaptığı basın toplantısında Husilerin Kızıldeniz’den geçen gemilere saldırılarına devam ederken Mısır’ın deniz seyrüseferini güvence altına almak için Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkelerle koordinasyon halinde olduğunu söylemiş, ancak ABD öncülüğünde kurulan Refah Muhafızı Operasyonu’na katılıp katılmayacağı sorusunu yorumsuz bırakmıştı.
Yemen’deki Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi 14 Kasım’daki televizyon konuşmasında Kızıldeniz’de İsrail gemilerini hedef alabileceklerini söylemişti. Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri de 19 Kasım’da X sosyal medya hesabından İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne saldırılarına tepki olarak İsrail bandıralı her gemiyi hedef alacaklarını duyurmuştu. Ardından Husiler Babu’l Mendep Boğazı’nda “Unity Explorer” ve “Number Nine” adlı iki İsrail gemisine İHA ve füze saldırısı düzenlemişti. CENTCOM ise 4 Aralık’ta X sosyal medya platformundan Kızıldeniz’in güneyindeki uluslararası kara sularında üç ticari gemiye dört saldırı düzenlendiğini açıklamıştı. Bölgede güvenlik durumunun kötüleşmesinin ardından dünyanın en büyük konteyner şirketi İtalyan-İsviçre ortaklı Mediterranean Shipping Company (MSC), Maersk, Alman taşımacılık şirketi Hapag-Lloyd, Fransız gemicilik şirketi CMA CGM ve İngiliz enerji şirketi BP Kızıldeniz’deki tüm seferlerini askıya almıştı. Maersk gemilerinin rotasını Babu’l Mendeb Boğazı yerine Ümit Burnu’na yönlendirmiş, uzun yolculuğun getirdiği ekstra maliyetleri karşılamak için ek taşıma ücreti talep etmişti.
Husilerin saldırıları Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin yapıldığı Süveyş Kanalı’ndan geçişleri tehlikeye atıyordu. Kızıldeniz’de ticari gemilerin uğradığı saldırılar ve şirketlerin peş peşe aldığı kararlar küresel ekonomide yeni bir “tedarik zinciri krizi” endişesini artırmıştı. Tedarik zinciri krizinin dünyada emtia ve mal fiyatlarını artırarak yeni bir küresel enflasyon dalgası yaratmasından endişe ediliyordu.
ABD yönetimi 6 Aralık’ta Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası “Deniz Görev Gücü” kurulması için görüşmeler yaptıklarını bildirmiş, 18 Aralık’ta “Refah Muhafızı Operasyonu (OPG)” adında çok uluslu bir misyonun oluşturulduğunu duyurmuştu.
ABD tarafından kurulan OPG için 20’yi aşkın devletin destek vereceği Pentagon tarafından açıklansa da koalisyona verilen destekte muamma sürüyor. Birçok Avrupa devleti Kızıldeniz’deki güvenlik konusunda mevcut deniz anlaşmalarını tercih ettiğini açıklarken destek veren sekiz ülke de isminin gizli kalması talebinde bulunmuştu. (Ülkeler ve verdikleri tepkilere dair ayrıntılı haberimiz için tıklayınız.)
Avrupa ülkelerinde durum buyken aralarında Mısır’ın da olduğu birçok Arap ülkesi de ABD’nin öncülük ettiği OPG için sessizliğini koruyor. Bu sessizliği bozup koalisyona katılan tek Körfez ülkesi Bahreyn.
Uzmanlara göre Arap ülkelerinin OPG’ye katılmaması için birden fazla sebep var. Başlıcaları Husilerle gerilimi tırmandırmamak ve İsrail’e destek verir pozisyona düşmemek.